Ya bugün?
Ne yazık ki bugün, deprem kuşakları üzerinde, altı fay hatları ile örülü şehirlerimizde ki riskli binalarda yaşamak zorunda bırakılan vatandaşlarımıza beton mezarlıklarında çökün-kapanın demek, onlara ‘Kader planınıza şimdiden boyun eğin’ demekle eş değerdir.
1- İmar affı.
2- Vergi affı.
Birincisi kentleşmeyi mahvediyor, ikincisi ekonomiyi.
En son başlatılan imar affının adı daha çekici olsun diye, “imar barışı” oldu ve bu ülkede kaçak ve kontrolsüz yapılar devlete gelir kapısı haline getirildi. Sapasağlam duran binalarla olduğu gibi çökmüş yapıların yan yana olmasının ne anlama geldiğini değerlendirebilmek için uzman olmaya gerek yok. Gerçek bütün çıplaklığı ile kendisini gösteriyor.
Çöken aslında binalar değil, Türkiye’deki kuralsızlık ve denetimsizlik...
Gün elbet siyaset günü değil. Ancak Marmara, İzmir, Düzce depremleri ders olmadı, gelin bu ders olsun.
Giderek artan afetsellik, giderek artan kentsel sorunlar ve yoğun nüfus artışının etkisiyle, risk azaltma stratejileri ülkemizdeki tüm şehirlere empoze edilmelidir. Şöyle bir söz vardır; “Afetler unutulunca başa gelir” dolayısıyla biz de Eskişehir Kent Konseyi olarak düzenlenen Eskişehir Teknik Üniversitemiz ile düzenlediğimiz “Uluslararası Afet ve Dirençlilik Kongresi idRc 2019” gibi çalışmalarımız ile dirençli bir toplum, dirençli kentler oluşması için öncelikle her an afet olabileceği gerçeğini unutturmamaya çalışmaktayız. Çünkü gerçekçi düşüncenin sonucu olarak bizlerin yapması gereken bu afetlere karşı daha hazırlıklı olmak, afetler sonrasında ise rutin hayatımıza en kısa zamanda dönebilmektir. Bu bağlamda kentimizin dirençliliğini arttırmanın kolektif bir çalışma gerektirdiği bilinci ile de hareket etmekteyiz. Yakın zamanda ülkemizde yaşadığımız yangın, deprem ve sel felaketleri de göstermektedir ki kentlerimiz her zamankinden daha fazla doğal afet riskinin altındadır. Günlük hayatta yaşanılacak ve hayatın olağan akışını olumsuz etkileyebilecek diğer riskleri de buna eklersek, kentlerin kendi özgün yapılarına uygun, geniş katılımlı eylem planlarının derhal hazırlanması, hazırlanmış olanların güncellenmesi ve acil durumlarda eyleme dönüşebilecek kapasitede olması hayati önemdedir.
Sözlerime son vermeden önce sunu da belirtmek isterim ki; felaket büyük ve bu kadar acı kayıpların yaşanmasında kimin kusuru, ihmali varsa hepsi yargı önüne çıkarılarak, hesaplarını adalet önünde vermeliler.
Geçmiş olsun Türkiyem... Yaşamını yitiren insanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, acılı ailelere, milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum.
.