Çok farklı bir anlatım ile uzayıp giden ve Alice Harikalar diyarında olarak bilinen bu roman gerçekte fantastik kurgu türünde bir romandır. İlk kez 1865 de yayınlanmış ve sonrasında birçok film ve belgesele konu olmuştur. İçtiği sular ve yediği mantarlar ile boyu uzayan ve kısalan Alice’in yeni diyarında hayvanlar konuşmakta, iskambil kartları canlı olarak dolaşmaktadır. Gözyaşları göl olabilmekte, hiçbir şey her daim göründüğünden farklıdır. Böyle bir durumu tarif etmek bir yazar için son derece zordur. O zaman bu romanın yazarı kimdir ve nasıl bir akılla gerçeklerin karmaşıklaştığı bu dünyayı hayal edebilmiştir?
Romanın yazarı Lewis Caroll’dur. Asıl ismi Charles Lutwidge Dawson (1832–1898) olan yazar kayıtlara göre, hayatı boyunca migren, epilepsi, sağırlık ve dikkat eksikliği hastalıkları ile uğraşmıştır. Aynı zamanda bir matematikçi olup, bu alana ait 11 eseri vardır. Çevresi tarafından çok üretken olarak bilinen Carroll, dakikada 20 kelime, yedi buçuk dakikada 150 kelimelik bir sayfa ve iki buçuk saatte 12 sayfa yazabilmektedir. Bununla beraber hayatı boyunca hiçbir zaman tutumlu olamamış, para ile ilgilenmemiştir. Düzden yazdığı her cümleyi hızla tersten de yazabilme yeteneğine sahip olması gelecekte benzer kişiler ile ilgili Harikalar Diyarında Sendromu (AIWS) adı verilen farklı bir hastalık tanımına da neden olmuştur. Bu kişiler de algı bozukluğu, cisimleri gereğinden fazla küçük ya da büyük görme yani beden algısında çarpıtma, ses ve zaman algısında bozulma tariflenmiştir. Bireyler kendi beden parçalarını veya çevrelerindeki nesneleri, olduğundan farklı algılamaktadırlar. Şekil, boyut, hareket veya renk gibi; nesnelere ya da kendimize dair farkındalık oluşturmamıza katkı sağlayan özelliklerde bozulmalar meydana gelmektedir. Hastalar, mikropsi yani nesneleri olduğundan daha küçükmüş gibi algılama, makropsi yani eşyaları olduğundan daha büyük görme, teleopsi yani eşyaları kendinden daha uzaktaymış gibi algılama ve pelopsia yani nesneleri kendine çok yakında görme gibi deneyimler yaşamaktadır. İşitsel halüsinasyon, garip müzik ve sesler duyma yaygındır. Sendromun çocuklar arasında daha yaygın olduğu bilinmektedir ve nadir hastalıklar arasında değerlendirilmektedir. Yapılan klinik bir çalışmaya göre migren hastalarının yaklaşık %15 kadarının bu sendromu yaşadığını düşünülmektedir. Bilinen bir tedavisi bulunmamaktadır. Migren veya epilepsi ilaçları kullanılabilir.
Roman, kişinin kendi yaşadığını diğer insanlar için bir örnekleme olarak aktarıldığı, 70’den fazla dile çeviri yapılan nadir efsanevi eserlerden biridir. Uzun olmak ile beraber okuyucuya çok önemli mesajlar verirken, zihnini de oldukça oyalar. Roman içinde, yazarın Alice üzerinden söyledikleri kendi yaşadıklarının bir yansımasıdır. Örneğin;
· Garip, ucube ya da deli değilim. Sadece benim gerçekliği sizinkinden farklı.
· Kendimi açıklayamıyorum efendim, çünkü kendimde değilim.
· Bu sabah kim olduğunu biliyordum ama o zamandan beri birkaç kez değiştim.
Romana ait sinema filmleri de çok sayıda seyirci ile buluşmuştur. Son iki örneği 2010 ve 2016 yılında çevrilen filmlerde, Johnny Deep, Anne Hathaway, Helena Bonham Carter gibi bilindik oyuncular yer almış olup, IMDb puanı 6.4 olmuştur. 2016 yılında ise aynı oyuncu kadrosu ile devam eden film bir aynanın içinden çekilmiştir. Bu filmin IMDb puanı ise 6.2 olmuştur. Romanı okumanızı ve hayal etmenizi, film ile birlikte ile birlikte de hayallerinizi renklendirmenizi tavsiye ederim.
Hayallerinizin değişmeyen boyutları ile saygılarımı sunarım.