Yazımda “Öğrencilere güzel dinimizi doğru şekilde öğreterek, onların ahlaklı, erdemli, adaletli, kul hakkı yemeyen bireyler olması için eğitim vermek gibi önemli bir misyonu olan ESOGÜ İlahiyat Fakültesi’nin Dekan Yardımcısının bir yerlere gelebilmek için kendi kurduğu atıf oyunuyla etik dışı puanlar toplamaya çalışması bir hayli üzücü” demiştim. Yazımda yaşanan skandalı şu ifadelerle anlatmıştım:
MESLEKTAŞLARINI APTAL YERİNE KOYDU
Aynı Yılmaz Arı’nın ilginç ve bir o kadarda akademik etik sınırlarını aşan eylemleri de var. Arı, sahibi ve baş editör olarak görevli olarak göründüğü “Uluslararası Dorlion Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi” ve kızı Meryem Betül Arı’nın sahibi olarak göründüğü “Sultan İlahiyat Araştırmaları” adında iki akademik dergi kurdu. Bu iki dergi uluslararası indekslere üye oldu. Görünürde bu dergiler için akademik bir niteliğe sahip olduğu izlenimini verse de akademik niteliklerden yoksun bir çok çalışmanın yer aldığı aşikar. Zira ilgili çalışmaların ciddi bir kısmının hakemlik süreçleri uygun biçimde işletilmediği gibi, bir kısmının da yapıldığı izlenimi verilerek yayınladığı öne sürülüyor. Daha acı olan şey, Yılmaz Arı dergilerinde yer verdiği çalışmaların, yazarlarının bir kısmının haberi ve onayı olmadan kendi çalışmalarına atıf işlemi yapmasıdır. Bizzat görüşme imkanı bulduğu yazarlara da ilgili yerlerde kendi çalışmalarına atıf yapmalarına talep ettiği fakültede herkesçe biliniyor. Örneği Dorlion isimli derginin Haziran 2024 sayısında yer alan 14 çalışmanın 13’ünde kendi çalışmalarına toplamda 30 atıf yaparken/yaptırırken, Aralık 2024 sayısında yer verilen 16 çalışmanın 9’unda kendi çalışmalarını toplamda 24 atıf vermiş/verdirmiş. Yılmaz Arı aynı tutumu Sultan adlı dergide de sürdürdü. Sultan Dergisinin Haziran 2024 sayısında yer alan 7 çalışmanın tamamında kendi çalışmalarına toplamda 15 atıf yaptırdı. Aralık 2024 sayısında yer verilen 7 çalışmanın 5’inde kendi çalışmalarına toplam 17 atıf yaptırdı. Arı bugüne kadar “Uluslararası Dorlion Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi” olarak yayınlanan 4 sayıda 63 atıf verdirirken: üç sayısı erişime açık olan “Sultan İlahiyat Araştırmaları” adlı dergide kendi çalışmalarına 34 atıf yaptırdı. Her iki dergiye ait atıf sayısının toplamı 97’dir. İlgili akademisyenin her bir atıftan belli bir sayıda puanlar elde eder. Arı’nın haksız ve usulsüz şekilde bu puanları elde ettiği açık. Aynı zamanda doçentlik kadrosuna atanmak üzere sunması gereken ilgili dosyada bu atıfları kullanılacağı göz önünde bulundurulduğunda ciddi bir haksızlık ve hukuksuzluğun yaşanmasına yol açtığı da açıktır. Doktor Öğretim Üyesi, Doçentlik ve Profesörlük kadrolarına atanmada belli bir puana sahip olma gerekliliği göz önünde bulunduruluyor. Akademisyenler yıllarını vererek puan toplamaya çalıştığı bir ortamda Arı’nın bu yaptığı onlara karşı büyük haksızlıktır. Arı’nın bu şekilde uygunsuz ve etik dışı puan toplayarak atandığının hak ettiğine dair dosya sunması en basit ifade ile tüm akademisyenlerine büyük saygısızlıktır. Üniversite de bir tek kendini uyanık zanneden Yılmaz Arı büyük bir skandala imza atarak; meslektaşlarını aptal yerine koymaya çalıştı.
SKANDALIN ÜZERİ KAPATILMAMALI
Bu 97 atfın 32’si Sultan, 54’ü de Dorlion isimli dergide olmak üzere toplamda 86’sı 2024 yılına aittir. Arı, 2023 yılında bu biçimde verdiği atıfları kullanmak suretiyle Akademik eşvikten usulsüz ve gayr-ı meşru bicinde faydalandığı gibi muhtemelen aynı şekilde 2024 yılı içinde verdirmiş olduğu 86 atfı da gerekçe göstererek, Akademik Teşvikten faydalanma yoluna gidecek. Öğrencilere güzel dinimizi doğru şekilde öğreterek, onların ahlaklı, erdemli, adaletli, kul hakkı yemeyen bireyler olması için eğitim vermek gibi önemli bir misyonu olan İlahiyat Fakültesi’nin Dekan Yardımcısının bir yerlere gelebilmek için kendi kurduğu atıf oyunuyla etik dışı puanlar toplamaya çalışması bir hayli üzücü. Öğrencilerine, meslektaşlarına dürüstlükte örnek olması gereken Yılmaz Arı’nın ESOGÜ ve İlahiyat Fakültesi’nin saygınlığına gölge düşüren, itibarına zarar veren atıf skandalı olayı aydınlatılmalı. Haksız şekilde elde ettiği puanlar geri alınarak, yaşanan hukuksuzluğa son verilmeli. Üniversite Yönetimi ve Yüksek Öğretim Kurumu Yılmaz Arı ile ilgili geniş çaplı soruşturma başlatmalıdır. Bu skandalın üzeri kapatılmamalı. Ne diyeyim? İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı böyle usulsüzlüklerle kul hakkı yiyerek mi geleceğin ilahiyatçılarına örnek olduğunu sanıyor?
NOT:Ciddi sayıda atıf verdirdiği İngilizce olarak yayınlanan (A Crime against Humanity and the Tragedy of Genocioe: An Evaluation That Israel Should BeSued for State Terrorism against Palestinians, Dorlion Akademik Sosyal araştırmaları Dergisi cilt: 1 sayı:2 (2023) s.445-465 makalesinin de yapay zeka kullanılmak suretiyle yazıldığı iddia edilmektedir. Söz konusu çalışma GPT programında taranmak suretiyle açığa çıkartılabilir.
Görünüm’de kaleme aldığım yazı sonrası gelen tepkiler nedeniyle Doç. Dr. Yılmaz Arı görevinden istifa etmek zorunda kaldı. ESOGÜ’de atıf skandalına imza atan Arı ile ilgili yeni iddialar daha geldi.
Üniversite çalışanları tarafından elektronik posta ile gönderilen iddiaları da noktasına ve virgülüne dokunmadan siz okurlarımız için aşağıda aynen yayınlıyorum. ESOGÜ Rektörlüğü bu iddiaları da inceleyerek; bu skandalın üzerinin kapatılmasına izin vermemeli.
İŞTE YENİ İDDİALAR
1-Arı'nın 15 Eylül 2024 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisinde yayınlamış olduğu "Gölgede Kalan Yıkım: İsrail'in Devlet Destekli Terörü ve Soykırım Trajedisi Tarihi" adlı makalesi yapay zeka ile oluşturulmuştur. Mail içeriğinde Yapay Zeka adlı dosyada delili mevcuttur.
2-Yine Arı kurumun gerek resmi internet sitesini gerek sosyal medya hesaplarını kendi reklam ajansı gibi kullanmaktadır. Hatta bu durumla ilgili idari işlerden sorumlu bir arkadaşın yetkilendirildiği bu arkadaşın zırt pırt Arı tarafından rahatsız edilerek kendi reklamını içeren gönderileri paylaşmasını "emrettiği" bilgisini edindim. İlgili sayfaları size sunduğumda ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız.
İlahiyat Fakültesi Haberleri: https://ilahiyat.ogu.edu.tr/Haber/Index
Fakülte Resmi İnstagram Hesabı: https://www.instagram.com/ilahiyatesogu/
3- En sıkıntılı durumlardan birisi de haberinizde de isminden bahsettiğiniz Arı'nın kızı olan Meryem Betül Arı hakkında. Bu yaz yapılan Lisansüstü Giriş Sınavlarında Arı kızını kendi nüfusunu kullanarak lisansüstü eğitim alması için okula kaydettiriyor. Kızının sözlü mülakatı bizzat kendisinin de bulunduğu jüri tarafından değerlendirmeye alınıyor. Ve bu bunu ilk kez yaptığı bir durum da değil, daha önce lisans eğitimi esnasında Arı'nın "asistan öğrenci" diye adlandırdığı iki kız öğrenci yine bu yolla yükseklisansa alınıyor ve şu an hali hazırda Arı'dan yükseklisans yapmaktadır. Hatta bu öğrencilerden birisi Arı'nın diktatörlüğünden öyle bir cesaret alıyor ki Etik Kurulda görev yapan bir profesöre “siz nasıl olurda bizim talep ettiğimiz etik onay formunu onaylamazsınız" diye hesap sorma cüretinde bulunabiliyor. Bunun üzerine profesör kızı odasından çıkarıyor.
4-Biraz da size Arı'nın öğrenci İlişkilerinden bahsetmek isterim. Arı'nın zaten ders anlatmadığı derslerde siyaset yaptığını bir gün fakülteye gelip rastgele öğrencilere sorsanız inkar eden olmayacaktır. Kendisi sosyoloji dışında her iş ile meşgale olmaktadır. Örneğin; Çevre ve Din adında fakültede bir ders var. Normalde teorik olan bu ders Arı için bir reklam dersi niteliği görmektedir. Bu da şöyle olmakta Arı bu dersi alan öğrencilere zorla-danışmanı olduğu Çevre Kulübünün üniformalarını giydirip okul etrafındaki izmaritleri toplatıp öğrencileri fotoğraflıyor bunu da izinsiz bir şekilde reklam olabileceği mecralarda paylaşıyor. https://ilahiyat.ogu.edu.tr/Haber/Detay/195 ilgili görsellere buradan ulaşabilirsiniz. Bu öğrencilerin hiçbiri bu kulübe üye öğrenciler değil tamamı not korkusu ile orada bulunan öğrencilerdir.
4-Haberinizde değindiğiniz bir diğer hususu da açmak isterim. Dekan'ın bir görüntüden ibaret olduğu asıl dekanın Arı olduğu hususu. Arı'nın kendisine atıf yapmak için kurduğu paravan dergilerinde atıf yaptığını fark eden Prof. Dr. Adnan ADIGÜZEL kendisini vaktiyle uyarıyor bu yaptığın doğru değil diyerekten ama Arı doçent olmak için bu atıf ve yayınlara ihtiyacı olduğundan Adıgüzel'i tabiri caizse sallamıyor bildiğini okumaya devam ediyor. Sizin haberden sonra Adıgüzel, Arı'yı bir nebze olsun kurtarabilmek adına teşvik komisyonu ile irtibata geçip Arı'nın komisyona sunmuş olduğu atıfların çıkarılmasını istiyor ki hafta içi şu açıklamayı yapacaklar, "biz zaten komisyona bu atıfları sunmamıştık, buradan herhangi maddi bir kazanç yoktur." Ama bu atıfların asıl yapılmasının nedeni Arı'nın doçentlik için puan şartını sağlaması için ve yazınızda da bahsettiğiniz üzere Arı'ya geçtiğimiz ay tepeden kadro ilanı çıkmış ve bu ilana yerleşebilmesi adına bu puanlara ihtiyacı vardır.
5-Bu Dorlion ve Sultan adlı dergilerde bu usulsüzlüğün döndüğünden tüm akademik kadronun haberi vardı ama en az Arı kadar bu sistemin parçası olan bazı akademisyenler lisansüstü öğrencilerinin yayın şartını (enstitü öğrencinin mezun olabilmesi için en az 1 adet yayın yapmasını istiyor) yerine getirebilmesi adına Arı ile işbirliği tutuyorlar. Öğrencilerini mezun edebilmek adına bu dergilerde yayın yapıyorlar bu yayınlar neredeyse hiç bir hakeme gitmiyor giden makaleler de TR Dizin sürecinde aksama olması için tanıdık hakemlere gönderiliyor sistem üzerinden, sonra bu hakemler telefonla aranarak makalelerin onaylanması noktasında telkin veriliyor. Zaten dergilerde yayınlanan makaleleri incelerseniz makale belli bir tarihte geliyor 2-3 gün sonra makaleye onay çıkıyor. Bu makaleyi ne ara editör okuyor ne ara hakeme gönderiliyor. Ne ara hakem inceliyor da onay alıyor.
"Gölgede Kalan Yıkım: İsrail'in Devlet Destekli Terörü ve Soykırım Trajedisi Tarihi"
adlı makalenin yapay zeka ile oluşturulduğunun delili