Amir Ateş hoca Kadıköy’de çok yakın bir ailenin yanında kalıyordu. Bir akşam yemek hazırlığı yapılırken elektrikler kesilir. Bu arada da evin küçük oğlu Mehmet’te odada oynamaktadır. Birden bire ortalık karanlığa bürününce Amir Hoca küçük Mehmet korkmasın diye kucağına alır ve pencereden baktırmaya başlar. Mehmet’i oyalamaya çalışır. Mehmet bir türlü sakinleşemez. Tam o sırada odadaki piyano bestekârın gözüne ilişir. Tuşlara basmaya başlar. Mehmet’in dikkatini çekmeye çalışırken melodilerin kendisine verilen şiirle özdeşleştiğini fark eder ve hemen şarkıyı besteler. Neredeyse beş dakika içinde şarkı bitmiştir. Hemen notaya alır.
İşte bu şarkı peygamber sevgisi ve çocuk sevgisinin ortak yansımasıdır. Dinlendikçe sevilir. Ödüller alır. Dillerde ve gönüllerde haklı bir yer eden bu şarkı halâ aynı keyifle dinlenmektedir.
Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulur kalplere sevda otağın
Kim bilir hangi gönüldür durağın
Her gören göğsüme taksam seni der
Kimi ateş gibi yaktın beni der
Kimi billur bakışından söz eder
Kim bilir hangi gönüldür durağın