BİR PARTİ ÖZLEDİĞİ İÇİN İKTİDAR OLMAK İSTER Mİ?

Cumhuriyet Halk Partisi, geçtiğimiz hafta Eskişehir örgütü olarak bir toplantı düzenledi. İl ve ilçe başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları katıldı. İl Başkanı Recep Taşel toplantıda yaptığı açılış konuşmasında, CHP olarak iktidarı çok özlediklerini ve bu nedenle, bu toplantıdan sonra sokağa çıkarak Eskişehir'i ayağa kaldıracaklarını söylemiş. Toplantı basına açık mıydı kapalı mıydı bilmiyorum, ancak tüm yerel medyada benzer metinler yer aldığı için sanırım parti tarafından hazırlanan bir metin servis edilmiş ve il başkanının konuşması dışında başka bir ayrıntı verilmemiş.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç toplantıya katılmamışlar. Nedenini bilemiyoruz. Toplantıda İl Başkanı Recep Taşel'in dışında başka kimse konuşma yaptı mı, onu da bilmiyoruz. Belki de partinin iç çalışmalarına ilişkin konular tartışıldığı için basına yansıtılmadı.

“Bizler iktidar olmayı özledik. Bu toplantıdan sonra sokağa çıkarak şehri ayağa kaldıracağız. Bu toplantı sonrasında ilk hedefimiz üye sayısını 2’ye katlamak olacaktır”

Yukarıdaki sözler il başkanı Recep Taşel'e ait. Okuduğumda ilk algım, "annemi çok özledim ziyaretine gideceğim" gibi tuhaf ve sübjektif bir anlam çıkardım ve kendime sordum; bir parti 'özlediği için' iktidara talip olur mu? Ya da bu şekilde söyler mi?

İl Başkanı Taşel konuşmasının içinde hem ülke geneli hem de Eskişehir özelinde yaşanan sıkıntıları, haksızlıkları dile getirmiş gerçi ama konuşmasını bence çürük bir temel üzerine kurmuş. İktidarı özlemiş olmaktan söz etmiş.

Ayrıca toplantıdan sonra sokağa çıkacaklarını ve Eskişehir'i ayağa kaldıracaklarını ifade etmiş. 4 ayı geçkin süredir, "Evinde Kal Türkiye" sloganını o kadar çok duyduk ki, "sokağa çıkacağız" sözü garip bir ironi yarattı bende. Sokağa çıkmak sözündeki teşbihi yani benzetmeyi hadi kabul edelim. İl Başkanı sanırım, herkesle diyaloga gireceğiz, onların bize gelmesini beklemeden biz ayaklarına gideceğiz demek istedi. İletişimin temel dayanağı "önemli olan ne söylediğiniz değil, karşınızdakinin ne anladığıdır" düsturu gereğince, "evlerinde oturan yüzde 50'yi zor tutuyoruz" fantezisini anımsatıyor ister istemez. Yani sokak, direk bir karmaşayı ve artık dayanılmaz noktaya gelen sıkıntıları sokakta çözmeye çalışmayı çağrıştırmıyor mu?

Şimdi gelelim İl Başkanının en can alıcı sözüne; "bu toplantı sonrasında ilk hedefimiz üye sayısını 2’ye katlamak olacaktır..."

Bu vaadin sonuçlarını merakla beklemekle birlikte, üye sayısını arttırmak konusunda neden "bu toplantı sonrası" seçiliyor? Bu, zaten tüm partilerin il örgütlerinin temel görevi değil midir?

Bir de şu mesele var, geçtiğimiz Şubat ayında yapılan il kongresinde takınılan tavır, şu anki yönetimin üye sayısını arttırmaktan çok "sadık ve her söyleneni yapan üye" isteğinin daha ön planda olduğunu gösteriyor. Ayrıca o kongrede yaşananlar, partinin yarısı demek olan Tepebaşı Bölgesindeki üyeleri fazlasıyla rencide etti. Uygulanan yönteme Odunpazarı üyelerinin bile bir kısmı karşı çıktı, tepki gösterdi. İl Başkanı, mevcut üyeler arasına bile nifak sokulmuşken, üye sayısını nasıl ikiye katlayacak bilmem...