Bundan önceki bir başka yazıyı;
“Sürecin ilk dönemlerinde amacı CHP Genel Merkezi’nde siyaset yapmak ve hatta CHP Genel Başkan Yardımcılığına tırmanmak olan Kazım Kurt neden hedef küçülttü ve kendisini neden Odunpazarı ve CHP Eskişehir örgütü içine hapsetti? Bir sonraki yazıda da bu konudaki fikirlerimi paylaşmak isterim” diyerek bitirmiştim.
Şimdi izniniz olursa bu konudaki düşüncelerimi paylaşmak isterim.
2014 yılında yapılan yerel seçimlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkan adayını yapılacak anket sonucu belirleyeceklerini söylemesinin ardından 5 isim bu yarışa girdi. Kimdi bu isimler; Ayhan Kavas, Jale Nur Süllü, Erman Gölet, Erdal Caferoğlu ve Ali Ulu. Adayların isimleri belirli platformlarda paylaşıldı ve insanların sanal ortamda oy vermeleri istendi. Düşünülüyordu ki, torbadaki beş isimden hangisi en çok oyu alırsa, o isim CHP’nin Odunpazarı Belediye Başkan adayı olacaktı. CHP Genel Başkanı, neden böyle bir seçeneği ortaya koydu bilinmez, ancak gerçekleşmedi elbette. Sonunda, 2011 genel seçimlerinde CHP Eskişehir milletvekili olan Kazım Kurt, bizzat genel başkan tarafından Odunpazarı adayı olmakla görevlendirildi. Verilen bir görevdi bu, Kazım Kurt da bizzat genel başkan tarafından verilen görevi geri çevirmenin yaratacağı olumsuz iklimi çok iyi kestirebildiği için, kabul etti. İstifa edip Eskişehir’e geldi ve aday oldu. O noktada, belediye başkanlığına aday olan milletvekilleri için bir tür sigorta vardı. Milletvekilliğinden istifa ettiniz, gidip belediye başkanlığı için aday oldunuz ve kazanamadınız, o durumda belli bir süre içinde başvurduğunuzda milletvekilliğine geri dönebiliyorsunuz.
Bu garantinin iyi farkında olan Kazım Kurt, 2014 yerel seçimlerinde Odunpazarı Belediye Başkanı seçildi. Artık önünde yeni bir yol, yeni bir ufuk çizgisi vardı. 2014 yerel seçiminin ardından ilk dönemlerde Eskişehir kamuoyu, Kazım Kurt’un belediye başkanlığını aslında hiç istemediğini, bütün amacının milletvekili olarak TBMM’nde ve CHP Genel Merkezi’nde siyaset yapmak olduğunu konuştu. 2014, 2015, 2016 hatta 2017 yılları Kazım Kurt için, “ne yapalım, başa gelen çekilir” yıllarıydı. Genel seçimin erkene alınarak, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte yapılmasının, 2023’e sarkan diğer genel seçim için, arada onarılamayacak ve geri dönülemeyecek bir boşluğu ortaya çıkacağını çok iyi gören Kazım Kurt, yoluna belediye başkanı olarak devam etme kararını verdi. İkinci kere aday oldu ve çok çalkantılı bir sürecin nihayetinde 7 bin oy farkla da olsa seçimi yeniden kazandı. Artık 2’nci dönem Odunpazarı Belediye Başkanıydı.
Kazım Kurt 2023 yılında yapılacak genel seçimlerini beklemek için belediye başkanlığına aday olmamayı ve siyaseten geride kalmayı göze alamadı. Siyaset zemini o kadar çok kayganlaşmış ve o kadar çabuk değişir hale gelmişti ki, hiç anlamadığı bir şekilde siyaset kulvarının dışında kalabileceğini görmüştü. Bu durumda kendisine başka bir hedef belirlemesi gerekiyordu. Sür git Odunpazarı Belediye Başkanlığı onun için yeterli değildi. Yerel seçimle genel seçim arasında ortaya çıkan senkronizasyon ayrılığı onun Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına yönelmesine yol açtı. Öyle bir hedefi kovalamasının birinci koşulu da CHP örgütüne yerel düzeyde hâkim olmasından geçiyordu.
Hızla tavır değişikliğine gitti. O güne kadar Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen ve de Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a karşı hiçbir olumsuz tavır içinde olmayan Kazım Kurt, bu tavrı sürdürdüğü takdirde, ilelebet siyasetin dışına süpürüleceğini düşündü ve gardını aldı. Genel Merkezde siyaset yapma hayalleri bir şekilde bitmişti. Elinde kalan son seçenek Eskişehir’de CHP örgütüne egemen olmak, bir partili olarak önemine her zaman inandığı ve güvendiği örgüte her kademede hakim olmaktı.
Bence 24 Şubat 2020 Eskişehir İl Kongresinde ve ardından 24-25 Temmuz 2020 CHP Büyük Kurultayı’nda Yılmaz Büyükerşen’i karşısına almak pahasına giriştiği operasyonun gerekçesi budur. Çünkü siyasi geleceği açısından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmaktan başka şansı kalmamıştı. Amaç ve nihai hedef, ne Eskişehir ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de ülkenin geleceğidir. Kazım Kurt için nihai hedef, kendisinin siyasi geleceğidir.
Yukarıdaki ifadeler, asla kimseyi rencide etmeye, üzmeye ya da kışkırtmaya yönelik değildir. Yaşanan siyasi gelişmeler üzerine benim kendi akıl ve mantığımla yaptığım çıkarımlardır. Elbette bu süreci ve yaşananları başka türlü, benim tam tersim şekilde yorumlayanlar olacaktır. Bu, son derece normaldir. Benim beklentim, bu yorumların ve değerlendirmelerin Kazım Kurt’un siyaseten neden ilk dönemlerde ilan ettiği hedeflerini küçülttüğüne yönelik, kabul edilebilir, en azından değerlendirmeye değer tezlerin ortaya atılmasıdır.