Nüfusu büyük ilçelerin Milli Eğitim Müdürleri ise sınav paralarıyla bazı okul müdürlerinin maaşlarıyla eşit ücret alabiliyor. Görevleri gereği risk ve sorumluluk alan şube müdürleri 8 yılda bir rotasyonla il dışına tayin olurken, bir öğretmen 30 yıl o kentin elit okulunda görev yapabiliyor. Yeni düzenlemeyle şube müdürleri yılbaşında uzman öğretmen olan okul müdürünün maaşından 4000 lira eksik para alacak. Başöğretmen olan okul müdüründen de 6000 lira eksik para alacak. İlçe Müdürleri de uzman öğretmen olan okul müdürü maaşından 2500 lira, başöğretmen olan okul müdüründen 4500 lira eksik maaş alacak. Maaşlara yapılacak zamlar ve okul müdürü ve öğretmenlerin ek ders ücretleri de eklenirse bu makas iyice açılacak. İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve şube müdürleri uzman öğretmen ve başöğretmen olamıyor. Nasrettin Hoca bir gün yolda bulduğu yaralı bir leyleği evine götürmüş. Hayatında hiç leylek görmediği için kuşun tipini yadırgamış. Önce gagasını kesmiş, yine beğenmemiş. Bacaklarını da kesmiş, yine olmamış. Kanatlarını da kestikten sonra, “Hah” demiş, “Şimdi kuşa benzedin.” 7354 Sayılı Öğretmenlik Meslek Kanununu yapanlar, Bakanlığın hamallığını yapan ilçe ve şube müdürlerine yine şaşı bakmışlar. Onların maaşlarını kuşa döndürmüşler. Yeni düzenlemeyle amiri oldukları okul müdürlerinden daha fazla eksik maaş alma durumunda kaldılar. Milli Eğitim’de görev ve sorumluluk anlamında üst görevde olanların, alt görevde olanlardan daha düşük ücret alması gerçekten adalet karinesi gölge düşürüyor. Bu adaletsizlik düzeltilmezse Milli Eğitim Bakanlığı çalıştıracak ilçe ve şube müdürü bulamayacak konuma gelir. Zaten bu adaletsizlik yüzünden bazı illerde şube müdürleri istifa etmeye başladı. Bakanlık bir an önce bu durumu düzeltmeli. 10 yıl yöneticilik yapmış ilçe ve şube müdürlerine uzman öğretmenlik, 20 yılını doldurmuşlara da Başöğretmenlik unvanını vermelidir. Bugün Meslek Kanununda yok sayılan, özlük hakları geriye giden ilçe ve şube müdürleri haksız kazanç değil haklarını istiyor.
/////////
FIKRA
HIRSIZI İMAM YAPTILAR
Köyün birine hırsız dadanmış. Hırsız özellikle ayakkabılara meraklıymış. Cemaat camiye girip namaza durunca bulduğu ayakkabıları torbasına doldurup kayboluyormuş. Sonunda köylü pusuya yatmış, hırsızı, torbası elinde kıskıvrak yakalamış. Köy heyeti toplanmış. Hırsıza ne ceza vereceklerini tartışmışlar. Birisi bir öneri getirmiş.
-En iyisi imam yapıp önümüze geçirmek. Böylece gözümüzün önünde olur, hırsızlık yapamaz...
Köylünün aklı bu işe yatmış, adamı imam yapmışlar... Aradan yıllar geçmiş. Gurbete çıkan bir köylü dönüşte hırsız imamın neler yaptığını, hırsızlığın bitip bitmediğini sormuş. Demişler ki:
-Herif imamlığa devam ediyor, hırsızlık yapmıyor...
-Demek sorun çözümlendi?
-Yok canım... Birkaç adam tuttu. Hırsızlığı onlara yaptırıyor. Kendisi de "Hırsızlık günahtır, sakın çalmayın" diye vaaz veriyor...