Resmi adlarında "cumhuriyet" kelimesini kullanan 159 devlet vardır. Dünyadaki devletlerin çoğunluğu çeşitli farklarla cumhuriyetle idare edilmektedir.
Cumhuriyetimiz, kuruluşundan bu yana birçok zorluklar, birçok badireler atlatmış ve bunları aşmayı başarmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Kurtuluş Savaşı'nın ardından ekonomik ve sosyal reformlarla modernleşme sürecine girildi. 1960, 1971, 1980 ve 1997 ve 2016 yıllarında yaşanan askeri darbeler, ülkenin demokratik yapısını zorlasa da her defasında halkın iradesle demokrasiye dönüş sağlandı. .
Cumhuriyet öncesi 1. Dünya savaşında, Balkan Savaşlarında, özellikle kurtuluş savaşında binlerce şehit verdik. Yine binlerce gazimiz var. Şu an kiminle konuşurşanız konuşun mutlaka her ailenin bir büyüğü, yakın akrabası ya şehittir ya gazidir.
Daha sonra 1980’ lerde başlayıp hala devam eden PKK terörü nedeniyle yine binlerce şehit verdik binlerce de gazimiz var. Milyarlarca dolar maddi kaybımız var.
Cumhuriyetimiz kurulduğundan bu yana karşılaştığımız darbelerin, darbelere sebep olanların ortak amacı cumhuriyetimizi yıkmak. Yerine kendi totaliter rejimlerini kurmak en azından her türlü gücümüzü zayıflatmak, böylece bölgemizde söz sahibi olmamızı engellemektir.
Hepimizin malumu ülkemiz dünyanın en önemli stratejik bir bölgesinde yer almaktadır. Avrupa Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerdedir.
Bu bağlamda Türkiye, konumuna bağlı olarak meydana gelebilecek olaylardan çok fazla zarar görmektedir. Türkler; 1071 yılında Anadolu’ya gelmiş, bu topraklarda yerleşmiş. Siyasi bakımdan güçlü, faziletli devletler ve imparatorluklar kurmuşlardır.
Kökü dışarda birçok dini grup yani siyasal İslamcılar, akıllarınca şeriat getirmek sözde ülkeyi dini esaslara göre yönetmek için çok ciddi çaba sarf ediyorlar. Bunlar ülkemizin ilerlemesini istemeyen, toprağımızda gözü olan devletlerin maşasıdır.
Etrafımıza baktığımızda özellikle Ortadoğu’da Irak, Suriye, Mısır, Cezayir, Libya devletlerinin idarelerinin, cumhuriyetlerinin yıkıldığını görüyoruz. Devletleri cumhuriyetleri yıkılan bu ülkelerde yaşayan halkların çektiklerini yıllarca televizyonlardan, basın yayın organlarından seyrettik hala seyretmeye devam ediyoruz. Binlerce insan öldü ölmeye devam ediyor. Yine binlerce yaralı, sakat, evsiz barksız, yetim öksüz çocuklar ve akla gelmeyen saysız musibet yaşanıyor. Ayrıca milyarca dolar zararları var.
Bütün bunları görerek rejimimize cumhuriyetimize sahip çıkmak, canımızdan çok kıymet vermeliyiz.
Tarih devletleri yıkılan milletlerin acılarıyla doludur.
Bütün bu olumsuz örnekleri görerek vatanımıza kurucu liderimiz Atamıza Cumhuriyetimize Türklüğümüze sahip çıkmak zorundayız. Bu ülkede doğan yaşayan, ekmeğini yiyen herkes için zorunlu bir görevdir.
Atamızın kurduğu kurumların başında gelen Diyanet İşleri Başkanlığının tutumunu anlamak mümkün değil. Her milli bayramlar öncesindeki Cuma namazlarında olduğu gibi bu cumhuriyet bayramımız öncesindeki Cuma hutbesinde de Atatürk‘ten Cumhuriyetten. Türklükten hiç bahsedilmedi. Bir vatandan bir milletten bahsedildi. Bu vatan kimin belli değil bahsedilen millet kim bellı değil. Atamızın adı zaten yok. Bu davranışı iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değil. Bu düşmanca davranışın sebebini bu millete izah etmeliler.
Atatürk Türk milletine Allah'ın bir lütfudur. Rahmetli Eski cumhurbaşkanlarımızdan Celal Bayar Atamız için; "Atatürk ü anmak anlamak milli bir ibadettir" demişti. Çok doğru bir söz.
Eğer Atamız olmasaydı bu coğrafyadan Türklük silinecekti. Atatürk kurduğu cumhuriyetin adına ‘Türkiye Cumhuriyeti’ demiş, Osmanlılın son dönemlerinde silinmeye çalışılan Türk milletine yeniden kimlik kazandırmıştır.
'Bu çoğrafya da yaşayan halka Türk milleti denir' diyerek; Türklüğun aynı zamanda bir üst kimlik olduğunu da belirtmiştir.
Cumhuriyetimizin 101. yıldönümü kutlu olsun.