Türkiye de topraklar bereketlidir. Çünkü Anadolu topraklarının dörtte üçü deprem kuşağındadır. Her gün yaşanan küçük büyük depremler sayesinde bizim topraklarımız dünyadaki en doğal ve zengin minerallerle beslenir.
Deprem sanıldığı gibi aslında bir felaket değil, aynı yağmur kar gibi bir tabiat olayıdır.
Hepimizin televizyonlardan yakından tanıdığımız deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan ‘Allah sevdiği ülkeye deprem verir’ diyor. Bu şekilde rahat ve sevgiyle yaklaşıyor deprem olayına.
Ünlü Jeolog Prof. Dr. İlyas Yılmazer' de yıllardır evlerin yüksek tepelere kurulmasını önermiştir.
Neden mi yüksek tepeler ve kayalıklar denilmektedir? Çünkü yüksek tepelerdeki sağlam olmayan taşlar, topraklar; rüzgâr, yağmur ve karlarla doğal olarak tesviye edilerek alçak ve düz alanlara akarlar. Geride ise yüksek şiddette depremlere bile dayanıklı kayalar ve topraklar kalır. Düz alanlara akan bu toprakların oluşturduğu arazilerde de doğanın en yeni ve en diri mineralleri toplanır.
İşte o minarelerin beslediği topraklarda yetişen hububat ve diğer bitkiler dünyanın hiçbir yerinde bizim memleketimizdeki kadar kaliteli olmazlar.
Yani bir ülkede deprem ne kadar sık olursa o ülke toprakları o kadar çok alüvyon ve minerallerle beslenir
Yani korktuğumuz depremler bize bereketli toprakları oluşturuyor.
Malatya Üniversitesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Mehmet Önal da depremin yararlarını şöyle anlatıyor:
"Depremin başlıca üç yararı vardır. Birincisi, ülkemizdeki organik olmayan madenlerin nerede ise tamamı fay hatları nedeniyle oluşmaktadır. Ülkemizin dünyada bor madeni zenginliği açısından birinci olmasını deprem fay hatlarına borçluyuz. Endüstriyel ham madde açısından ülkemiz çok zengindir. Madenlerimizi uygun bir şekilde kullanabilirsek, bunun geliri ülkenin her türlü ihtiyacını karşılayabilir. Depremin ikinci bir yararı, doğal maden sularının deprem fay hatları nedeniyle oluşmasıdır. Maden suları, içinde bulundurduğu çeşitli mineraller ve iz elementleriyle vücudumuz için yararlıdır. Depremin üçüncü bir faydası ise ülkemizin içilecek kaynak suları ve ılıcalar açısından zengin olması da benzer şekilde deprem fay hatlarıdır."
Depreme yol açan fay hatlarının bu kadar önemli yararları olduğuna göre depremden korkmanın hiçbir mantığı yok.
Bütün tabiat olaylarının iyi ve kötü yanlarının olduğunu aklımızdan çıkarmamamız lazım.
Maalesef tabiat olaylarının bizlere kötü yansımalarını depremlerde evlerimizin yıkılması binlerce canımızın gitmesini Allah’ın bir gazabı olarak değerlendiren bir güruh var ülkemizde. Sözde işlediğimiz günahlardan dolayı Allah’ın bizleri cezalandırdığını söylüyorlar. Aynı depremler hatta daha büyükleri Japonya da oluyor, dünyanın birçok yerinde oluyor, hiç kimsenin burnu kanamıyor. Sanki Allah’ın bize garazı var.
06 Şubat 2023 tarihinde Hatay bölgesinde olan depremde binlerce ev yıkıldı binlerce canımız gitti. Sebebi depreme dayanıksız yapılan inşaatlar ve fay hattına yapılan yerleşimler.
Bütün bunlar olurken sosyal medyaya çıkıp, elimle depremi iteledim başka yere gönderdim diyen hoca kılıklı ne oldukları belirsiz tipler. Azrail müridimin benden habersiz canını almış, gidip Azrail’i tokatladım canını müridime verdim diyen tipler ortalıkta cirit atıyor. Bunlardan ziyade bunlara inanan ciddi sayıda bir güruh var maalesef. Ülkemizin önündeki en büyük engel bunlar.
İlahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Okuyan hocaya sormuşlar, hocam deprem duası var mı diye, Hoca da 'var tabii evini sağlam yapacaksın' demiş. Sözün özü bu.
Maalesef İslamı yanlış anlayan, okumayan bir toplumuz.
Fizik, kimya, biyoloji, matematik kanunları Allah’ın kanunlarıdır. Allah kimsenin keyfi için kanunlarını bozmaz. Gazze savaşında Türkiye dahil bütün Müslümanlar savaş dursun diye dua etti ama savaş durmadı binlerce Filistinli öldü. Ama İsrail Allah’ın kanunlarını uyguladı yıllardır bilimle uğraştı, geliştirdiği silahlarla savaşı kazandı. Allah’ın kanunlarına göre hareket eden yani ilim merkezli çalışan milletler başarılı oluyorlar.
Ülkemizde deprem konusunda uzman birçok Profesörümüz var. Sağ olsun yıllardır sık sık televizyonlara çıkarak bizleri aydınlatan Prof. Dr. Naci Görür hocamız, İstanbul merkezli bir Marmara depreminin beklendiğini söylüyor. Ama hala ciddi tedbirler alınmış değil.
Her tabiat olayının iyi ve kötü tarafının olduğunu, depremlerin ilahi bir ceza olmadığını anlamalıyız, anlatmalıyız.
Yazımı Ata’mızın bir sözüyle bitiriyorum. "Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, muvaffakiyet için, en hakikî mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir.”
Sevgiyle kalın.