Bir gazeteci, sadece haberin değil, aynı zamanda toplumun vicdanıdır. Kalemi, kâğıdı, mikrofonu ya da kamerasıyla adaleti savunur, sesi duyulmayanların sesi olur. Kimi zaman ağır baskılara göğüs gerer, kimi zaman tehditler alır ama yine de “Hakikat, bilinsin!” der ve yürümeye devam eder. Çünkü gazetecilik, karanlıkta bir ışık yakma çabasıdır; yeri geldiğinde susanlara rağmen konuşma cesaretidir.
Bugün gazetecilerin karşı karşıya olduğu zorlukları düşünmeden bu mesleği kutlamak eksik olurdu. Mesleğin saygınlığını korumak için mücadele eden, özgür haberciliği savunan ve halkı doğru bilgilendirmek adına durmaksızın çalışan her gazeteci, toplumun geleceğini şekillendirir. Çünkü bilgi, sadece bir hak değil, aynı zamanda bir güçtür. O gücün halkın elinde kalmasını sağlayanlar ise gazetecilerdir.
Ama işin insani boyutunu da unutmamalı. Bir haberi yetiştirmek için ailesinden, sevdiklerinden uzak kalan, gecelerini uykusuz geçiren gazeteciler… Onların fedakarlıkları, mesleğin kutsallığını daha da anlamlı kılar. Her haberin ardında bir insan emeği, alın teri ve vicdan vardır.
10 Ocak, sadece gazetecilerin günü değil; aynı zamanda halkın habere, bilgiye ve aydınlığa olan inancını tazeleme günüdür. Bugün, özgür basının demokrasinin temel taşı olduğunu hatırlamak, gazetecilere destek olmak ve onların emeklerine teşekkür etmek için bir fırsattır.
Bu vesileyle, kalemiyle adaleti savunan, mikrofonuyla insan hikayelerini dünyaya duyuran, fotoğrafıyla tarihin sessiz anlarını ölümsüzleştiren tüm gazetecilerin Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.
Hakikatin izinden hiç ayrılmamak dileğiyle.
Çünkü siz yazmazsanız, dünya sessiz kalır...