Masayı Aday Yapın

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana cumhurbaşkanının seçimi ve yetkileri her zaman tartışma konusu oldu. Sistem önce parlamenter sisteme evrildi. “Yetkisi çok, sorumluluğu yok” bir cumhurbaşkanı ortaya çıkarıldı.

Bu duruma haklı olarak önce seçilmişler itiraz ettiler. Edirne’den Kars’a ülkeyi dolaş halkın oyunu al, gel iktidar ol, senin meclis eliyle seçtiğin adam iktidarın yetki kullanım alanına ortak olsun, hatta isterse kullandırmasın. Arkasından başkanlık sistemine benzer bir yönteme geçildi. Cumhurbaşkanını halkın seçtiği, yetki kullanımında ortağının olmadığı bir sistem, bu defa da vesayet odakları itiraz etmeye başladılar. Yönetimde kriz çıkmıyor,  kaos oluşturulamıyordu. Halk bir kişiyi seçerek tüm yetkiyi onda topluyor, aslında gücü tamamen kendi eline alıyordu. Bu sistemde iktidar olmanın tek yolu vardı. Halka gideceksiniz.

Hem siyaset yapacaksınız. Hem de oy alamadınız diye kenarda oturacaksınız. Bu birçok partinin hoşuna gitmedi. Halka gidip yarısından fazlasının gönlüne girmek çok zordu. Hatta bazıları için hayal bile değildi. Kendilerini düzeltmek yerine, önce halkı aşağıladılar “cahil”, ”gerici”, ”koyun”, ”bidon kafa” vb. Baktılar olmuyor, eskiye dönseler yakın geçmiş, her şey biliniyor. Ayrıca halk eline aldığı yetkiyi bir daha geri vermez. “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” diye bir yöntem önerildi. Ancak parlamentoyu güçlendirmenin, “elektrik voltajı ve akımını artırmak” veya “piston çapını artırıp, turbo charger takmak” gibi bir şey olmadığı anlaşıldı. Sonunda “SEMBOLİK CUMHURBAŞKANI” diye bir sistem ortaya koydular.

 “Sembolik” sözlük anlamıyla, “kendi başına bir değeri olmayıp, bir başka şeyi hatırlatan” demekmiş. Bir vatandaş cumhurbaşkanı adayı olacak yüzde 50+1 oy alacak, halktan oy isterken kendisinin bir değerinin olmadığını söyleyecek ve baştan anlaştığı kişilerin emrettiklerini ve onayladıklarını yapacağını ilan edecek. Halkımız da böyle iradesi başkalarının elinde birine gidip oy verecek…

 Birincisi, iradesini böylesine başkalarının eline teslim edecek bir “insanı” nereden ve nasıl bulacaksınız.? Hadi buldunuz bu kişinin “alışkanlıkla” iradesini sizden önce başkalarına ipotek etmediğini nasıl garanti edeceksiniz? İkincisi, halka gidip bu kişiye oy verin derken, aslında attığı oyun boş oy olduğunu “tavşan aday” kullandığınızı nasıl anlatacaksınız? Halkı aşağılamak için kullandığınız yukarıda saydığımız ifadelerinin gerçek olduğunu mu sanıyorsunuz? Üçüncüsü, iradesi, kişiliği, karakteri ve kimliği kendi elinde olmayan bir kişi, Anayasa gereği Türkiye’yi ve şanlı bayrağımızı dünyada nasıl temsil edecek? Ya da Cumhurbaşkanına “Güven Mektubu” sunan bir ülkenin büyükelçisi ne düşünecek?

Biliyorum “iradesini ve kişiliğini” ipotek altına alarak, “sembolik cumhurbaşkanı” adayı olmak için çırpınacak onlarca kişi çıkacaktır. Ancak “insanı” bu duruma düşürmemek ve “insanlığı” kurtarmak adına lütfen “insan” kökenli aday göstermeyiniz. Etrafında toplandığınız “MASA” bu konuma daha uygundur. Hepinizi farklılıklarınıza rağmen, problemsiz bir şekilde etrafında toplayabilmektedir. Gördük ki sonuçsuz onlarca toplantıya da tahammül edebilmiştir. “Doğal-Natural”, “El yapımı-Hand made” övgüleriyle içeride ve dışarıda kolayca pazarlanabilir. Köken olarak ”kütüktür.” Halkımız da ne de olsa “odundur” deyip konuyu kendi üzerine almaz.

İşletme maliyeti düşüktür. Koyarsınız Çankaya Köşkünde bir köşeye sessizce durur. Konvoydu, korumaydı, saraydı, uçaktı, yemekti vb. şeyler sorun olmaktan çıkar. Anayasa kitapçığı fırlatamaz, toplanırsınız etrafına veya koyarsınız üzerine bir telefon, siz söylersiniz o dinler. Altına görünmesini istemediğiniz ortaklarınız için gizli bölme yapma imkanı vardır. Emekliliğinde maaş ödenmez, hatta emekliliğinden sonra bacaklarından sap yapar “bir baltaya sap” olarak da çalışmasını sağlanabilirsiniz. Böylelikle bir daha nasıl cumhurbaşkanı olabilirim hevesiyle, gizli kapaklı işlerle de uğraşmaz.

Saygılarımla...