Eskişehir Barosu tarafından yapılan açıklamada şu görüşler dile getirildi; "Sıhhiye'de bulunan Ankara Adliyesinde Kuran Kursu açılacağına ilişkin çıkan haber leri maalesef şaşkınlık ve endişeyle takip ediyoruz. Günün koşullarında Adliye binaları yargı faaliyetleri için dahi yetersizken, hele Anka ra'da fiili yetersizlik sebebiyle neredeyse tüm mahkemeler ayrı ayrı ek binalara taşınmış ve meslektaşlarımız birden fazla ek bina arasında duruşmalarına yetişme çabası içerisindey ken Adliye binası içerisinde Kuran Kursu açılacağının duyurulmasının ne hukuken ne de aklen izahı mümkün değildir. Adliye içerisinde, bir kamu kurumunda Kuran kursu açmak ne demektir? Laik düzen den ayrılıp şeriat düzenine mi geçmekteyiz? Bizim bildiğimiz, Kuran kursu almak isteyen herkes ibadethanelerde ya da bu alana özgülenmiş kurslarda bu yöndeki taleplerini gide rebilmektedir. Hakim- Savcılar ve adliye personelleri de herkes gibi ibadethanelerde yahut kurslarda bu ihtiyaçlarını giderebilecekken; yargı faaliyetine özgülenmiş, tarafsız ve bağım sız olarak adalet tesis edilmesi gereken yerler olan Adliyelerin din eğitimine açılması laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin gerekleri ile bağdaşmaz. Bu hamle, hali hazırda içi boşaltılmaya çalışılan yargı erkine ilişkin toplumun sinir uçlarına dokunan bir algının da par çasıdır. Herkes tarafından çok iyi bilindiği üzere Adliyeler din eğitimine özgülenmiş binalar değildir.  Anayasamızın 24. Maddesi din ve vicdan hürriyetini güvence altına almıştır. Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir ve bu anlamda hiç kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Ancak Ankara Adliyesinde açılacak olan Kuran kursu için Başsavcılık tarafından kursa katılacak Hakim ve Savcıların katılım durumlarını 15.06.2022 tarihinde kadar bildirmesinin istenilmesi kursa katılıpp katılmayacak hakim- savcıların tespit edilip bir anlamda kendi içerisinde bir fişleme yapılacağı anlamına gelmektedir ki biz daha önce bu tarz bir yaklaşımın ne derece vahim so nuçlara yol açabileceğini 15 Temmuz 2016'da ülkece tecrübe etmiş bulunmaktayız. Şunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir; içi boşaltılmaya çalışılan Laik Hukuk Devleti ilkeleri ve bağımsız ve tarafsız bir Yargı Sistemi, tüm yurttaşların, içerisinde de bu kara düzeni sürdürmeye kararlı zihniyetin en önemli güvencesidir. Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesi, Barolara 'insan haklarını savunmak ve korumak' görevi vermiştir. Eskişehir Barosu olarak Avukatlık Kanunumuzdan aldığımız bu yetkiyle, tüm yurttaşların temel hak ve hürriyetlerinin en etkin biçimde kullanılmasını ve korunmasını sağlamak üzere mücadelemizi sürdürece ğimizi tekrarla, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Adalet Bakanlığını bir an önce bu izahı olmayan uygulamadan vazgeçmeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygılarımızla sunarız."