Vilayet binasını vilayet meydanını bilmeyenimiz yoktur. Genellikle Atatürk Caddesinde yapılan milli bayram kutlamaları dönüşünde vilayet meydanında Atatürk büstünün önünde fotoğraf çektirmişizdir, en azından oradan geçmişizdir.
Şehirdeki sokaklar, meydanlar, parklar, yollar, okullar hastaneler, caddelerdeki simge binalar. Bunlar hafızamızda adı konmamış bir şekilde bulunur. Şehirlerin hafızası aynı zamanda orada yaşayan insanların hafızasında da yaşar.
Şehirlerin geçmişine ait izler, genellikle mimari yapılarla, eski ticaret merkezleriyle, tarihi camilerle, kalmışsa savaşların izlerini taşıyan kalıntılarla belirginleşir. Bu yapılar sadece estetik bir değer taşımaz; aynı zamanda geçmişteki hayat tarzını, inançlarını, sosyo-ekonomik durumlarını ve kültürel değerleri hakkında da bilgi verir.
Şehirler, sadece geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin de şekillendiği yerlerdir. Bir şehirdeki eski mekanlar, geçmişten gelen bilgileri geleceğe taşır, geleceğin inşasına da yardımcı olur.
Bazen şehirler, geçmişin izlerini isteyerek ya da istemeyerek silebiliyor. Bunun sebebi, modernleşmenin getirdiği değişiklikler, göçler, ekonomi, siyasi kararların etkisi olabiliyor. Şehrimizin güzide eğitim kurumlarından Süleyman Çakır lisesini hepimiz biliriz, önünden mutlaka geçmişizdir. Bu okulun ön bahçesi genişti, yol genişlemesi için birazı yıllar önce yola bölündü, geçtiğimiz yıllarda bence geçersiz bir gerekçeyle bina yıkıldı ilerleyen zamanda da yeni bina yapıldı. Oradan mezun binlerce mezunun hafızası zedelendi. Şehirlerin geçmişiyle bağını koparmadan geleceği inşa etme çabası kültürel açıdan çok önemlidir.
Bütün şehirlerde şehir hafızası oluşumu kuruluşuyla başlar. Yaşadığımız ve göz bebeğimiz olan şehrimiz Eskişehir de geçmişi ortaçağa dayanmakla beraber, Cumhuriyet döneminde 1925 yılında il olmuştur. Ata’mız 15 Ocak 1923 de Hükümet Konağından yaptığı konuşmayla Eskişehir’in, Kurtuluş savaşının kazanılmasında büyük katkı sağladığını söylemiş, bu sebeple kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir. Yapılan yatırımlarla modern bir kent yapılmaya çalışılmıştır.
Buradan devamla, Reşadiye Camii, Çarşı Çamii. Alaaddin Camii. Kurşunlu camii ve külliyesi de şehir hafızasında önemli yer tutmaktadır. Alaaddin camisine gitmeyenimiz, parkında çay içmeyenimiz yoktur. Yine Reşadiye’nin önünden geçmeyen yoktur. Birçok kez Çarşı Camisinin köşesine randevu vermişizdir ve dostlarımızla buluşmuşuzdur.
Henüz yeni sayılan belediyelerimiz tarafından şehrimize kazandırılan. Kent Park, Sazova Parkı, Şelale Park, Odunpazarı Evleri Şelale Park da, tramvaylarımız da şehrimizin hafızasında yerini aldı.
Cumhuriyetimizin ilk eserlerinden olan Atatürk Lisemizde kendimiz okumamışsak bile bir yakınımız mutlaka okumuştur. Hükümet binası olarak yapılan bugünkü Atatürk Lisesi binası ,inşaatının bitme aşamasında şehrimizi ziyarete gelen Ata miza bir öğrencinin biz lise istiyoruz Paşam demesi üzerine Ata’mız zamanın valisine dönerek burayı lise yapın talimatını vermiştir. Orhan Şaik Gökyayların, Niyazi Akşitlerin, Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın birçok ülke çapında isim yapmış değerli insanın yetiştiği bu güzide okulda ben de görev yapmanın gururunu yaşadım, yaşıyorum.
Sivrihisar dendiğinde Ulu camiyi, Nasrettin Hoca’yı hatırlarız, Seyitgazi dediğimizde, Seyit Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi aklımıza gelir. Mihalıççık denince Yunanın yakıp yıktığı Atatürk’ ün yaptırdığı cami, Yunus Emre Külliyesi ve türbesi aklımıza gelir. İlçelerimizde ve şehir merkezimizde bu örnekleri çoğaltmamız mümkün.
Avrupa’nın hemen hemen bütün ülkelerinde özellikle mimari başta olmak üzere sosyal kültürel hafıza yüzyıllardır korunarak geliyor. Ankara Kalesi, Anıtkabir denince Ata’mız ve Ankara aklımıza geliyor. Notre Dame Katedrali, Eyfel Kulesi denince aklımıza Paris Fransa, Hyde park denince, Buckingham sarayı denince Londra İngiltere aklımıza geliyor. Berlin Duvarı, Yahudi Müzesi denince Berlin Almanya aklımıza geliyor.
Dünyadan, ülkemizden bu örnekleri çoğaltmamız mümkün. Bunların hepsi şehirlerin hafızası aynı zamanda toplumsal hafızadır.
Şehrin hafızasını koruma ya yönelik zaman zaman çeşitli kültürel faaliyetler yapılmaktadır. UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi, şehirlerin tarihi yapıları ve kültürel değerleri korunarak, gelecek nesillere aktarılmasını sağlaması bakımından önemlidir. Ayrıca şehirdeki yerel halkın, sivil toplum örgütlerinin ve akademik camianın katkılarıyla da bu hafıza korunmaya çalışılıyor.
Şehir hafızasının korunması aynı zamanda toplumsal hafızanın da sürekliliğini sağlamaktadır. Geçmişin değerleri kültürel etkinliklerle, festivallerle canlı tutulmalıdır.
Türkiye’mizin incisi, hem tarihi hem modern çizgileri barındıran ve yaşayan bu güzel şehre ESKİŞEHİR’imize sahip çıkalım.
Sevgiyle kalın.