Görünüm'de dün kaleme aldığım "Vekil Özel Kalem Müdürü Şehit Eşine Nasıl Haddini Bildirecek?" adlı yazım kentte büyük yankı yarattı. Yaşanan çirkin olayı yazımda öğrenen insanlar; "Bu kadar da olmaz" dedi. Valilik Özel Kalem Müdür Vekili Hamit Selçuk Valilikte çalışan Şehit eşi Kader Tetik için “O kadına söyle haddini bilsin. Ayağını denk alsın. Haddini bilmezse ben onun haddini bildiririm” sözleri büyük tepki topladı. Her zaman olduğu gibi yine davula vurdum bir dümbelekten ses geldi. Daha önce kaleme aldığım 'Girmedikleri Derslerin Ücretini Alan Vekil Müdürler’ yazısında olduğu gibi yine insanlara rahatça iftira atabilmek, şantaj yapabilmek için sahte isimle yazı yazan aynı zatı bana karşı yine kullandılar. Sağa sola çamur ve iftira atmak için kendi isminini saklayarak yazı yazan bu sivri zekalıyı dikkate alarak, onun reklamını yapacak değilim. Kendisini gazeteci olduğunu sanan ve korkak olduğu için adını ve imzasını atamayan bu ne idüğü belirsiz şahsın Eskişehir’de Ayhan Aydıner’e gazetecilik öğretmeye kalkmasına bir hayli güldüm. Cezayir Tüfeği gibi birileri tarafından doldurulmuş çirkin imalarını hiç üzerime almadım. Hep söylediğim güzel bir söz vardır. 'Namussuzların en büyük namussuzluğu herkesi kendileri gibi namussuz sanmalarıdır.' Ama bu şahsa ve ona yazı yazdıran sıvacılara en güzel yanıtı Valilik Özel Kalem Müdür Vekili tarafından hakarete uğrayan şehit eşin şehit kızı verdi.
Yaşanan çirkin olayı sıvamak için kaleme alınan yazının paylaşıldığı sosyal medya hesabında Şehit İsmail Tetik'in kızı Nursena Tetik'in tokat gibi yanıtı büyük takdir topladı. 1 yaşındayken babasını kaybeden ve onu hiç görmeyen Tetik, Özel Kalem Müdür Vekilini savunmak için kaleme alınan ısmarlama yazı ile ilgili şu görüşlerini paylaştı;
"Ben bir Şehit kızıyım. Ve bir şehit kızı olarak açık yüreklilikle şunu belirtmek isterim: Emanetlerinize ihanet ediyorsunuz, hakkımız helal değil! Birileri Valilik Makamında temsilen vekil müdür olarak oturabiliyorsa bu toprakta dökülen kanlar sayesinde.. Unutmayın!
Gazeteci Ayhan Aydıner’in haberi tamamen doğrudur. Aydıner’in haberini çarpıtmaya çalışan kişi gerçekten gazeteci olsaydı takma isimle yazmazdı. Kendi adıyla kimliğiyle yazardı. Merak ediyorum.. Olayı araştırmadan haber yapmak da ne demek? Bu yazıyı size Hamit Selçuk mu yazıp size verdi? Saptırma dediğiniz olayın Resmi olarak Cumhurbaşkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı ve Sayın Valimizin bilgisi dahilinde olduğunu size hatırlatmakta bizim onurumuzdur. Resmiyetteki olayı asılsız diye yorumlayarak haber yapmanın etik olmadığını bizler mi sizlere hatırlatalım?Habercilik adı altında bu ülkenin şehidini ve emanetlerini değersizleştiremezsiniz ! Ve yine ‘değersiz’ dediğiniz olay şehidin eşine savrulan tehditlerdir! Anneme sistematik olarak bir yıldır yapılan destursuzluklar da toprak altında yatanın gücüne gitmiştir. Sözleriniz toprak altında yatan bütün şehitlere ihanettir.!
Son cümlenizde dediğiniz gibi Vekil müdür Hamit bey kendine yakışanı yaptı. Ancak sizi gerçek kimliğinizle ortaya çıkarak sorumlu gazetecilik ilkelerine uymaya davet ediyorum. Yapmış olduğunuz asılsız habercilik anlayışını kınıyorum. Toprak üzerinde rahatça gezip özgürce dolaşabiliyorsanız toprağın altında binlerce yatan şehitlere vefa borcunuz var...
Bunu da sizin vicdanınıza bırakıyorum..."
Bu yazının altına yorum yapan Cüneyt Altın adlı bir vatandaş "Nursena yüreğine sağlık kardeşim. Bu şahıs eğer yürekli olsa takma isimle yazmazdı. Densizlikler diz boyu ama adalet yakında tecelli edecek" dedi.
Devlet kurumlarında liyakati çöpe atıp, hayatında yöneticilik yapmayan insanlara taşıyamayacakları yetkiyi verirseniz, böyle üzücü olaylarla karşılaşırsınız. Valilik Özel Kalem Müdürlüğüne vekalet eden bir öğretmen, bizlere emanet edilen şehit eşini tehdit edecek. Ayhan Aydıner bu olayı yazdı diye ne idüğü belli olmayan birisinin ucube yazıyla itibarsızlaştırmaya çalışılacak. Özel Kalem Müdürünün hakaret ve tehditleri sıvanmaya çalışılacak. Şehit eşi Kader Tetik yaşadığı bu çirkin olayı Cumhurbaşkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığına taşıdı. Eskişehir Valisi Sayın Hüseyin Aksoy'a anlattı. İmzasını atmadan takma adla yazacak 100 tane korkak yazar bulsanız. Onlara sıvama yazıları da yazdırırsanız. Bu iş artık kapanmaz.
Dün kaleme aldığım yazıyı hatırlamanız için tekrar yer veriyorum.
VEKİL ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ ŞEHİT EŞİNE NASIL HADDİNİ BİLDİRECEK
3 Ocak 1979 yılında doğdu. 1998 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığında bordo bereli astsubay olarak göreve başladı. 1. Özel Kuvvetler Tugayı 1. Özel Tabur Komutanlığı emrinde görev yaparken 9 Ekim 2004’te Şırnak Cudi Dağı Şahtepe mevkiinde terör örgütü mensuplarıyla çıkan çatışmada şehit oldu. Eskişehir’de adı bir Anadolu Lisesi’nde yaşatılan kahraman şehidimizin adı İsmail Tetik’tir.
KADİR ÇALIŞICI İŞE ALDI
Tetik evliydi. Şehit olduğunda geride 22 yaşında bir eş ve 1 yaşında bir kız çocuğu bıraktı. Ankara’da oturan genç anne Kader Tetik, kızı Nursena ile birlikte memleketi olan Eskişehir’e döndü. Vali Kadir Çalışıcı, 17 yıl önce anne Kader Tetik’i Eskişehir Valiliği Özel Kalem’e aldı. Ona sahip çıkarak, babalık yaptı. Çalışıcı’dan sonra gelen Valiler de kahraman şehidimizin emaneti olan Kader Tetik’e sahip çıkmaya devam ettiler. Kader hanım da mesailerine dikkat ederek özverili şekilde kurumda çalıştı. ‘Şehit yakınıyım’ diyerek İşini hiçbir zaman suistimal etmedi. Kızını okuttu. Kader hanım daha sonra Valilik’te Yazıişleri Müdürlüğünde çalışmaya başladı.
"AH GÜLBEN YOK MU?"
Burada eğitimlerden sorumlu oldu. 6 Aralık Çarşamba günü Valilik personeli için Bilişim Hukuku ile ilgili hizmetiçi eğitim programı vardı. Tetik, eğitime katılmadığını fark ettiği özel kalemde görevle İlknur Solmaz’ı çağırmaya gitti. Özel Kalem’de Solmaz yoktu. Orada görevli Gülben Cura’ya, yarın bir gün soruşturma geçirmemesi için İlknur hanımın eğitime katılması gerektiğini söyledi. Daha sonra Yazıişleri Müdürü Serhan Yavuz’un yanına gitti. Onunla kahve içerken, Yazıişleri Müdürünü Valilik Özel Kalem Müdür Vekili Hamit Selçuk iç hattan telefonla arıyor. Kadın Yazıişleri Müdürünü; “O kadına söyle haddini bilsin. Ayağını denk alsın. Haddini bilmezse ben onun haddini bildiririm” diye azarlıyor. Selçuk’un yükseldiği konuşmayı şehit eşi Kader Tetik de duyuyor. “Bu nasıl beni tehdit edebilir? Ben görevimi yaptım diye böyle bir muameleyi nasıl maruz kalırım?” diyor. Kadın Yazıişleri Müdürü, niye böyle davrandığını sormak için Hamit Selçuk’un yanına gidiyor. Selçuk; ‘Ah Gülben yok mu?’ diyerek, kendisini Gülben Cura’nın doldurduğunu söylüyor. Ve ‘o kırmızı arabası olan kadın değil mi?’ diye soruyor. Çünkü Selçuk, geçtiğimiz yılda onun şehit yakını ve kurum personeli Kader Tetik’in Valilik önündeki park alanına arabasını park etmemesi için ona personeller gönderip, defalarca uyarmış. Kendisi Milli Eğitim personeli olarak, aracını park ettiği alana şehit yakınının park etmesinden büyük rahatsızlık duymuş. Bu konuda yaptığı tüm baskılara rağmen emeline ulaşamamış. Asıl kadrosu Şehit Barış Öztürk Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmeni olan Hamit Selçuk’un Kader Tetik’e bu kadar öfke göstermesinin nedeni hala aracını Valilik park alanına park ediyor olması mı?
VALİ AKSOY'UN BU OLAYDAN BİLGİSİ VAR MI?
Kader hanım bu yaşananları kendi biriminden sorumlu Vali Yardımcısına iletmiş. Hamit Selçuk’u şikayet etmek için Özel Kalem’den resmi bir şekilde randevu alarak, Vali Hüseyin Aksoy ile görüşmek istemiş. Ancak, kapıda karşılama personeli tarafından “Vali Bey sizinle görüşmek istemiyor. Vali Yardımcısıyla görüşsün diyor” denilmiş. Kızıyla birlikte 19 yıldır büyük bir hayat mücadelesi veren Kader Hanım Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) dilekçe ile başvurarak, Özel Kalem Müdür Vekili Selçuk’tan şikayetçi olmuş. Merak ediyorum. Hamit Bey, kendi biriminde bile çalışmayan şehit eşi kadın personele ‘ayağını denk almazsa’ nasıl haddini bildirecek? Ayağını kaydırıp, başka yere mi gönderecek? Yoksa şiddet uygulayarak mı had bildirecek? Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un Özel Kalem Müdür Vekili ile şehit yakını personel arasında yaşanan bu olaydan bilgisi var mı? Şehit yakını Kader Tetik ile görüşüp; onun şikayetini dinleyecek mi? Şehit yakını kadın personele, Hamit Selçuk tarafından yapılan bu çirkin muamele asla kabul edilemez.