Hepimize ilkokulda öğretilen şuydu: “Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Pek çok farklı bitki örtüsüne ev sahipliği yapar.” Ne oldu o bilgilere şimdi? Denize paralel uzanan dağlar otoyollara kurban edildi, denize dik uzanan dağlar HES ile doldu. Türkiye’nin doğal bitki örtüsü beton oldu!
Doğanın fütursuzca tahribatı devam ediyor. Şimdi ise sıra Emirdağ’ın yaylalarına geldi. 13 bin 640 dekarlık alana maden arama ruhsatı verildi ve siyanürle altın, gümüş, bakır aramanın önü açılmış oldu. Bunun bir başlangıç olduğu ve dağların tamamının tahrip edilmesinin önünü açacağı aşikar. Doğanın tahribinin yanı sıra bölgede faal şekilde devam edem tarım ve hayvancılığa zarar verecek.
Emirdağ yaylalarında göletler vardır, yaylanın sonsuzluğunda yılkı atları koşar, yüzlerce yılın bilgeliğinden geleneksel tarımcılık ve hayvancılık faaliyetleri devam eder. Tüm bunların sona erdirilmemesi adına bu yanlıştan bir an evvel dönülmelidir. Aksi takdirde neler olacağını kestirmek, bu işin sonunun nereye varacağını tahayyül etmek güç değil. Dönüp Kaz Dağları’nın öncesindeki ve sonrasındaki fotoğraflarına bakmak yeterli. Doğa düşmanlığı artık son bulmalı.