“Şu Okullar Olmasaydı !...”

Örgün eğitim, belirli yaş grubunda ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla okul çatısı altında yapılan düzenli eğitimdir.

 İçinde bulunduğumuz çağ yeni “sosyal, politik ve ekonomik güçlerin” sahne aldığı; üstelik bunların büyük bir hızla yer değiştirip, mevcut değerlerin aynı hızla tüketildiği bir dönem oldu. Bu dönüşümlerden doğal olarak eğitim sistemleri de doğrudan etkilendi.

Eğitim politikalarında izlenen tüm olumsuzlukların yanı sıra, uzaktan eğitimi kolaylaştıran hızlı gelişimlere rağmen örgün eğitim, belirli yaş gruplarının eğitimindeki önemli yerini tartışmasız korumaktadır.

Örgün eğitimin işlevini sadece sınava hazırlamaya indirgeyerek çocukları okullardan açık öğretime yönlendirmek; onların, psikolojilerinin,  yeteneklerinin, yurttaşlık bilincinin ve sosyal gelişimlerinin köreltilmesi, dünyayı algılama alanlarının daraltılması anlamına gelir. Bu anlayışın sürdürülmesinden en çok kamusal eğitim ve sadece kamusal alanda eğitim görme seçeneği olan halk çocukları zarar görür. Bu durumda eğitimin tamamen piyasanın bir aracı haline dönüştürülmesinin önü iyice açılmış olur.

DEVLET OKULLARI NEDEN AZALIYOR?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı, “MEB-Örgün Eğitim 2021-2022” verilerine göre örgün eğitimde okuyan öğrenci sayısı azalırken, açık öğretim kurumlarındaki öğrenci sayısının hayli arttığı belirlendi.

MEB’in açıklamalarına göre Türkiye'de geçen eğitim öğretim döneminde okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 19 milyon 155 bin 571 öğrenci eğitim aldı.

Öğrencilerden 15 milyon 839 bin 140'ı resmi, 1 milyon 578 bin 233'ü özel ve

1 milyon 738 bin 198'i ise açık öğretim kurumlarında eğitim gördü. 

MEB verilerine göre, ilkokullarda 24 bin 576 olan okul sayısı bir yıl içinde 57 okul azaldı. 2021-2022’de okul sayısı 24 bin 519 oldu.

Ortaokul düzeyinde 19 bin 25 olan okul sayısı 18 bin 936’ya geriledi.

Lise düzeyinde ise okul sayısı 12 bin 972’den 12 bin 804’e düştü.

Son yıllarda sürekli özendirilen imam hatip okullarının hem lise hem ortaokul sayısının artmasına karşın öğrencisi sayısı her iki kademede de azaldı.

AÇIK ÖĞRETİM AMACINDAN SAPIYOR MU?

MEB İstatistik verileri, uzun süren pandemi sonrası okul bırakan öğrenci sayısında artış olacağını vurgulayan uzmanları doğruluyor.

Açık öğretim kurumlarındaki öğrenci sayısı geçen yıla göre 157 bin artarak

1 milyon 738 bin 198 oldu.

Açık öğretim ortaokulunda okuyan öğrenci sayısı 128 binden 171 bin 943’e yükseldi.

Açık öğretim lisesinde okuyan öğrenci sayısı ise 1 milyon 600 bine yaklaştı.

Mevcut sayılar, kuruluş aşamasında farklı nedenlerle liseye devam edemeyen ama okumak isteyen yetişkin yurttaşlara, eğitimlerini dışarıdan sürdürme olanağı tanıyan açık öğretim kurumlarının, kalıcı, temel bir eğitim kurumu haline geldiğini ve giderek örgün eğitimin yerini almaya başladığını gösteriyor.

OKULDAN NEDEN UZAKLAŞIYORLAR ?

TÜİK’in, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verileri aracılığıyla 31 Aralık 2021 itibarıyla tabloya yerleştirdiği çağ nüfusu  ile  MEB’in “net okullaşma” oranları dikkate alarak yapılan hesaplamalara göre, 2021-2022 eğitim öğretim yılında 5-17 yaş okul çağı nüfusundan 1 milyon 200 bin 892 kişinin okulda hiç kaydı bulunmadığı anlaşılıyor. 

Üstelik, devamsızlar, yani, okul kaydı olup okula gitmeyenler bu sayının içinde yer almıyor.

Açık öğretimde kayıtlı olan veya Mesleki Eğitim Merkezleri’ne giden çocukların da okulda olmadığını hesaba kattığımızda okulda olmayan, çocuk öğrencilerin sayısının 3 milyon 500 bine yaklaştığı görülüyor.

Bu verilerden hareketle, örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısında yaşanan artışın, giderek eğitim sistemimizin çözüme kavuşması gereken en büyük sorunları arasında yer aldığını söylemek mümkün. Ayrıca, bu tabloda açık olan bir şey var ki o da; özellikle ağır bir yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan ailelerin çocukları, en temel haklarından biri olan örgün eğitime erişmekte güçlük çekiyor, ayrımcılığa ve eşitsizliğe uğruyor, geleceğini şekillendirmek için gereksinim duyduğu fırsat ve olanaklardan yoksun bırakılıyor...