Eskişehir ‘önümüzdeki yaz kuraklık tehlikesiyle’ karşı karşıya. İstenilen miktarda kar yağmazsa kent halkı olarak büyük sıkıntı çekebiliriz. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen kendi sosyal medya hesabında kuraklık tehlikesine dikkat çekerek halkı suyu tasarruflu kullanmaları konusunda uyardı.
İHTİYACI KARŞILAMAYABİLİR
Yılmaz Hoca’nın bu uyarısı bana Türk Sinemasının başyapıtlarından birisi olan ‘Susuz Yaz’ filmini hatırlattı. Yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı Susuz Yaz filmi 1964 Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ ödülünü almıştı. Necati Cumalı’nın eserinden uyarlanan filmde Ulvi Doğan, Hülya Koçyiğit ve Erol Taş rol aldı. Susuz Yaz, içerisinde barındırdığı kuvvetli siyasi taşlamaları ile politik sinemamızın az sayıdaki örneğinden biridir. Ülkemizde uzunca süre gösterimi yasaklanan yapıt Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanarak olağanüstü bir başarı göstermişti. Canlıların hayatlarını sürdürmesi için gereken en temel iki unsur su ve oksijendir. Boşuna ‘Su hayattır’ denilmiyor. Zaten siyasi baskısıyla her yıl Porsuk Barajı ana kaynağından Polatlı’ya yüksek miktarda su boşaltılıyor. ‘Porsuk Baraj Gölü Sularının Kullanım Hakları’ konusunda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile DSİ arasında belirlenen anlaşmaya göre; baraj sularının yüzde 21’i Eskişehir’in içme ve kullanma suyu olarak, yüzde 36’sı sulama, yüzde 28’i taşkın koruma ve yüzde 15’i de enerji elde etmek için kullanılmayı şarta bağlandı. Yine aynı anlaşmaya göre su miktarının 320 milyon metreküp olmasını öngörülüyor. Mevsim nedeniyle barajdaki kullanılabilir su miktarının 320 milyon metreküpün altında olması halinde barajdan sulama amaçlı miktarda kısıtlama yapılması hükmü de anlaşmada yer alıyor. Ancak bu anlaşmaya rağmen; Eskişehir’e ayrılması gereken suyun önemli bölümü Polatlı’ya boşaltılıyor. Bu da Porsuk Çayı’nın su seviyesini iyice düşürüyor. Bundan dolayı büyük su kaybı yaşayan Porsuk Çayı, yeterli yağış olmaması halinde önümüzdeki yaz aylarında bırakın Polatlı çiftçisini, biz Eskişehirlilerin bile su ihtiyacını karşılamayabilir.
TEHLİKE ÇANLARI
Yılmaz Hoca bu konuyla ilgili sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı; “Koronavirüs gibi, deprem gibi büyük sorunlar ile uğraştığımız 2020 yılı içerisinde belki de en büyük sorunlarımızdan biri olan susuzluk tehlikesini gözden kaçırıyoruz. Meteorolojik Kuraklık Haritasına göre ülkemizin son 3 aylık yağış grafiği yayımlandı ve durum hiç de tatmin edici değil. Grafiğe göre geçtiğimiz yıllara oranla yağışların bu yıl %58 daha az olduğu gözüküyor. Su zengini bir ülke olmadığımızı da düşünürsek yağışların da bu denli az olması su kıtlığı ve tarımsal kuraklık yaşayabileceğimizi gösteriyor. Bir de buna su havzalarının yanlış kullanımı, orman alanlarının bilinçsizce yok edilmesi eklenince tehlikenin boyutları daha da artıyor. Gelecek yıllarda yaşanabilecek büyük sıkıntıların önüne geçebilmek için evlerimizde bireysel önlemler alabiliriz. Lütfen suyumuzu tasarruflu kullanalım, gelecek yıllarda susuz kalmayalım!” Bu yıl yağışlardaki yüzde 58’lik azalma gösteriyor ki Eskişehir’de kullanma ve sulama suyu konusunda tehlike çanları çalıyor. Onun için herkes suyu tasarruflu kullanmalı.
////////////////////////////////////////
Liyakat Hep Lafta Kaldı
Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar; “Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”
‘SEN NİYE KAÇMADIN?’
Derviş kendini savunur; “Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.” Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki; “Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
DERVİŞ HIRKASINI ÇIKARTIN
Kuş kendini savunur. “Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.” Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder. Kuş o anda; “Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır. “Neden” diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar; “Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”
ŞEYHLERİNİN SÖZÜNÜ DİNLER
Ülkemiz 15 Temmuz 2016’da ‘sırf alınları secdeye değdiği için kurumlara sızmasına’ göz yumulan terör örgütünün hain darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Ve hala devletimiz bu terör örgütüne karşı büyük mücadele veriyor. Hemen hemen her hafta ‘bu terör örgütüne üye yeni isimler’ tespit edilerek, gözaltına alınıyor. Hain darbe kalkışması sonrasında AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan sıcağı sıcağına yaptığı açıklamada; “Diğer cemaatler müsterih olsun” demişti. Bende birkaç gün sonra bu konuyla ilgili Görünüm’de kaleme aldığım yazıda şu görüşleri dile getirmiştim; “Akdoğan demek ki Fethullah Gülen cemaatinin devlete sızması olayından hala ders almamış. Gülen cemaatinin boşalttığı kadrolar diğer başka bir cemaatle mi doldurulmak isteniliyor? Cemaate mensup müritler amirlerinin değil, şeyhlerinin sözünü dinler. Devlete değil, bağlı oldukları cemaatlere hizmet ederler. Bunun son örneğini yeni yaşadık. Devleti yönetenler, aynı terör saldırısının bir benzerinin daha yaşanmamasını istiyorlarsa yoksul çocukların cemaat ve dini vakıfların evlerinde okullarında ve yurtlarında beyinlerini yıkanmasının önüne geçmelidir. Ülke gençliğinin tarikat şeyhlerine değil de vatanına hizmet etmesini sağlamalıdır. Devlet kurumlarına personel alımı, yönetici atama ve terfileri ‘yandaşlık’, ‘alnı secde değiyor’ kavramlarıyla değil, liyakat kriterine göre yapılmalıdır. Vatanını seven, başarılı, liyakat sahibi insanların ‘bizim gibi düşünmüyor’ diyerek önü kesilmemeli.”
YİNE YOK SAYILDI
24 Temmuz 2016’da dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yaptığı açıklamada; “Devletin bütün kurumları, bütün milletindir. Bu tür FETÖ’cü, paralel örgütlenmelerin ortaya çıkmasını önlemenin yolu, devleti, bütün milletin çocuklarına, milletin kadrolarına açmaktır. Ehliyet, liyakat ve millete sadakat prensipleri içerisinde kim varsa, kökeni ne olursa olsun, devlet bunlarındır. Çünkü millet bunlardır" demişti. Sayın Kurtulmuş bu konuda benimle aynı görüşleri dile getirmişti. Ancak geçen dört yılda Kurtulmuş’un dediği değil de Akdoğan’ın söyledikleri yapıldı. FETÖ’den boşalan kadrolara ne yazık ki başka tarikat mensupları ve yandaşlar yerleştirildi. Kurtulmuş’un işaret ettiği; ‘ehliyet ve liyakat’ gibi değerler yine yok sayıldı. Devlet kurumlarına personel alımı, yönetici atama ve terfileri ‘yandaşlık’, ‘biat etme’ kavramlarıyla yapılmaya devam edildi. Yönetici atamaları, ‘hain terör örgütü sempatizanlarının tövbelerini kabul etme cüretini gösterenlerin isteklerine’ göre yapıldı. ‘Ehliyet liyakat’ gibi önemli değerler yine lafta kaldı…
////////////////////////////////////////
NOSTALJİ
25 Yıl Önce Aşevi Açılışı
Yıl:1995. 25 yıl önce Büyükşehir Belediyesi Aşevi Kurşunlu Külliyesi’nde açılıyor. Açılışı dönemin Valisi Ali Fuat Güven ve Eskişehir’in ilk Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Aydın Arat birlikte yaptı. Tarihi fotoğrafta dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı Ayhan Boyer, İmar Limited Genel Müdürü Bekir Sıtkı Saraç ve Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü Şamil Özcan’da yer alıyor. Aydın Arat iki yıl sonra 18 Eylül 1997 tarihinde safra kesesi rahatsızlığı nedeniyle Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Arat, beyin damarlarında tıkanıklık ve sol tarafında kuvvet yetersizliği nedeniyle 22 Eylül'de nöroloji servisine alındı. 4 Ekim 1997 tarihinde Tıp Fakültesi Hastanesi’nde saat 15.30’da vefat etti. 55 yaşında yaşamını yitiren Arat’ın Eskişehir’e çok değerli hizmetleri oldu. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. İlk Valilik görevini Eskişehir’de yapan Ali Fuat Güven, daha sonra Bursa Valiliği’ne atandı. Güven, sert ve disiplinli bir Vali’ydi. Tam bir devlet adamıydı. Eskişehir’de başarılı hizmetlerde bulundu. Eskişehir’de iz bırakan ve unutulmayan valiler arasında yer aldı. Dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı Ayhan Boyer 1999 seçimlerinde başkanlığı kaybetti. Naif bir insan olan Boyer, kentte doğruları savunmaya bugünde devam ediyor. Dönemin İmar Limited Genel Müdürü ve merhum Aydın Arat’ın sağ kolu olan Bekir Sıtkı Saraç, DYP’de Merkez İlçe ve İl Başkanlıkları yaptı. İki dönem Yılmaz Hoca’nın listesinde Odunpazarı Belediye Meclis Üyeliği yaptı…
////////////////////////////////////////
FOTO ŞAKA
AK Parti MKYK Üyesi Harun Karacan: Nabi Hocam trafikten dolayı törene biraz geciktim.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı: Harun Bey siz trafiğe falan takılmayıp, erken gelin. Söz senden önce ben konuşacağım!..
////////////////////////////////////////
////////////////////////////////////////
Piramitler Üzerinde Zeplin
Yıl: 1931. Yer: Mısır. Piramitler üzerinde zeplin
////////////////////////////////////////
UNUTULMAZ REPLİKLER
“Aşık olduğunuz anda panik yapmayın. Bir yere oturun, derin nefes alın ve katilinizle tanışmanın tadını çıkartın.” Girl on the Bridge / Köprüdeki Kız
////////////////////////////////////////
ÇİVİ
“Yenilmesi gereken ilk düşmanlar: Öfke ve umutsuzluktur.” Sidonie-Gabrielle Colette
////////////////////////////////////////
FIKRA
Hangi Otelde Kalıyorlar
İsviçre Çin`e savaş ilan etmiş. Bir şekilde Çin’e kadar gelmişler.
Haber Çin başbakanına geç ulaşmış.
– Başbakanım İsviçreliler saldırdı. Pekin’e girdiler
– İsviçre de ne?
– Avrupa’da bir ülke
– Kaç kişi bunlar?
– 5 milyon
– Peki hangi otelde kalıyorlar?