Eğitim İş Hukuk Sekreteri Ebru Sungar bugün Haberes'i ziyaret ederek, Genel Yayın Yönetmenimiz Ayhan Aydıner'e Eskişehir eğitiminde yaşanan haksızlıklar ve usulsüzleri anlattı. Sungar şunları söyledi;
"Eğitim çalışanları olarak ülkemizin sürüklendiği örgütlü gericiliğe ve adaletsizliğe karşı mesleki mücadelemizde Eğitim İş çatısı sığınağımız ve Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’in yol göstericiliği umudumuz olmuştur.
Eğitim İş olarak emek ve Cumhuriyet mücadelemizi; tüm eğitim çalışanlarının ekonomik, özlük, mesleki, sendikal haklarını korumak ve onurlu bir yaşam sürdürmeleri için veriyoruz.
Cumhuriyetin temel felsefesini benimsemiş olması gereken milli eğitim sistemi, AKP iktidarının Cumhuriyetçi, Atatürkçü eğitim çalışanlarıyla hesaplaşma aracı haline gelirken, öğretmenlik mesleği de alabildiğine itibarsızlaştırılmıştır.
Ne yazık ki, ülke genelinde olduğu gibi, kentimizde de yandaş ve yancı sendikalarla yöneticilerin işbirliği ile eğitim emekçileri baskı altına alınmaya, sindirilmeye ve susturulmaya çalışılmaktadır. Buna rağmen eğitim emekçileri mücadelenin adresi olarak yüzünü Eğitim İş’e dönmektedir. Bu baskı, yıldırma ve sindirme girişimleriyle o kadar çok karşılaşıyoruz ki, bu denli bir baskıyı sadece siyasal, ideolojik farklılıklarla, sendikal farklılıklarla açıklamak da mümkün değil.
Ahlak deyince aklına sadece kılık kıyafeti getiren ve kadın giyim kuşamı üzerinden ahlak okumaları yapanlardan da daha fazlası beklenemez. Ahlak denince bu gibilerin akıllarına hak kavramının gelmesini, eşitlik, adalet, özgürlük, barış gibi kavramların gelmesini; sorumluluk, dürüstlük, vicdan gibi kavramların gelmesini beklemek sanırım fazlasıyla saflık olur. Maalesef o denli sığ, o denli düşüncesizce, o denli fütursuzca öyle yanlışlar yapılıyor ki, Eğitim İş olarak mahkeme yollarını kendimize yol ettik. Bu kadar haksızlığın, adaletsizliğin hakim olduğu bu düzene en meşru yoldan en haklı reaksiyonu veriyoruz.
Ülkemizin dört bir yanında şahit ve müdahil olduğumuz nice haksızlığa Eskişehir’imizde de fazlasıyla rastlıyoruz.
Eskişehir’imizde de okullarımızda iş barışını, iş hukukunu bozan soruşturmalar açılmakta, bu soruşturmalar sonuçlandırılmakta, ancak sonuçta ortaya çıkan cezalar ve yer değişikliği teklifleri adeta adamına göre uygulanmakta veya uygulanmamaktadır.
Yandaş ve yancı sendika, ceza alan ve hakkında müfettişlerce görev yeri değişikliği teklif edilen üyesini kayırmak adına hukuksuzluklara başvurmakta; okul ismiyle, okul yöneticisini ifşalayarak kurumun tüm bileşenlerini itibarsızlaştırarak hedef haline getirmeye çalışmaktadır. Sözde sendika sosyal hesapları üzerinden linç başlatıyor, ilçe milli eğitim müdürlüğü de anında inceleme başlatıyor. Sistem böyle işliyor. Yandaş sendika adeta idari ve mülki yönetimlerin amiri gibi davranıyor. Demokratik bir hukuk devleti bu tür yancı, yandaş yapıların ‘yapı’laşmasına izin veremez. Bilinsin ki, gücünü koltuğundan değil mesleki duruşundan, sendikal doğruluğundan alan Eğitim İş haklı mücadelesini sonuna kadar sürdürmekte kararlı ve inançlıdır.
İl Disiplin Kurulu yıllar içerisinde verilen cezalara ilişkin yapılan itirazları ele almış ve sonucunda birçok cezayı oy birliği ile kaldırmış veya bir alt cezaya indirmiştir. Az önce ifade etmeye çalıştığım soruşturma sürecinde Eğitim İş’in yetkili olduğu bir okulda okul müdürü üyemize uyarı cezası, muhatabı olan müdür yardımcısına da kınama cezası verilmiştir. Sonrasında kınama cezasını bir alt kademe cezaya yani uyarı cezasına indirirken, üyemiz olan okul yöneticisi öğretmenimize verilen uyarı cezasını kaldırmamak için yoğun çaba harcanmıştır. Eğitim İş üyesine bu adaletsizlik reva görülürken, yandaş sendikanın üyesi müdür yardımcısına verilen ceza bir alt cezaya indirilmiştir.
İl Disiplin Kurulunda görevli olup bu haksız kararları alan okul müdürleri neden aynı sendikanın üyesidir? Bu okul müdürlerine de iki çift söz söylemek elbette ki hakkımız. Bu vicdani meşruiyeti olmayan kararlar hiç mi sıkmıyor yüreğinizi?
Yaşadığımız bu son olayda, idari yönden de ayrı bir kayırmacılıkla karşı karşıyayız. Müfettiş raporuyla somutlaşmış, suç subuta ermiş olmasına rağmen, müfettiş raporlarında istenen “görev yeri değişikliği” neden uygulanmamaktadır?
Bu teraziyi tutan eller ne zaman vicdanla buluşacaktır?
Okulların işleyişini, huzurunu bozan, görev yeri değişikliği teklifini yandaşı kayırmak için uygulamayan yönetim anlayışı, adalet terazisinin günü geldiğinde o hileli teraziyi tutan elleri de tartacağını unutmamalıdır.
Eğitim İş olarak bu haksız, hukuksuz uygulamaların derhal durdurulmasını, görev yeri değişikliği teklifinin derhal uygulanmasını talep ediyoruz.
Sayın Valimizi ve İl Milli Eğitim Müdürünü konuyla ilgili hassasiyet göstermeye, görevlerinin gereğini yapmaya davet ediyoruz."