GÖRÜNÜM
Her seçim döneminde bazı meslektaşlarımız AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayını Yılmaz Büyükerşen tarafından belirlendiğini savunur. Bu konuda ironi yaparlar. Harun Karacan dışında AK Parti’nin Yılmaz Hoca karşısına onu zorlayabilecek güçlü bir adayla çıkmaması bazı kişilere bu iddialara inandırır. Şu günlerde de AK Parti’nin Büyükerşen sonrasında CHP’nin Büyükşehir adayını belirlemeye çalıştığı kulislerde dillendiriliyor. AK Parti’nin Tepebaşı’nda Ahmet Ataç’a karşı sert muhalefet yaparken; Odunpazarı’nda Kazım Kurt’a ılımlı yaklaşması gözden kaçmıyor. AK Parti İl Başkanı olsanız, CHP’nin Ahmet Ataç gibi halkta karşılığı büyük, kalibresi yüksek bir büyükşehir belediye başkan adayı çıkarmasını ister misiniz? Tabi ki istemezsiniz. Peki 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Volkan Doğan karşısında seçimi zar-zor kazanan, başarılı olup olmadığı hala tartışılan Kazım Kurt’u ister misiniz? Tabi ki istersiniz. Çünkü Eskişehir’de kendini kanıtlamış, her siyasi görüşten halkın gönlüne girmiş Ataç karşısında AK Parti’nin seçimi kazanması sıfır ihtimal. Kurt aday olursa AK Parti’nin Eskişehir’de Büyükşehir’i alma şansı çok olur. Peki 31 Mart 2019’da Büyükerşen karşısına çıkmak istemeyen Nabi Avcı ve Harun Karacan, Kurt’un aday olması durumunda ne yaparlar? AK Parti’nin Büyükşehir adayı olabilmek için birbirleriyle yarışırlar. Kuruldukları günden beri Eskişehir Büyükşehir Belediyesini alamayan AK Partililerin tek umudu kendi çıkaracakları adayları değil, Kazım Kurt’tur…
////////////////////////////////////////////////
ANANI ÖPEN KADI İSE…
Ülkemizde son yıllarda adaletsizliğin giderek artması merhum Süleyman Demirel’in ‘Karakuşi Kadısı’ fıkrası aklıma geldi. Osmanlı döneminde, yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken, burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek duruyor. Karakuşi Kadı, fırıncıya ‘Ben bunu aldım’ demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: ‘Hani bizim ördek?’ diye sormuş. Fırıncı boynunu büküp ‘Uçtu’ deyince, iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarmış; korkusundan kaçmaya başlamış. Gayrimüslim vatandaş da peşinde koşuyor. Duvardan atlarken, öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmez mi! Kadın oracıkta düşük yapmış; kocası da fırıncının peşine düşmüş. Fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler, hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı’nın karşısına çıkarmışlar. Ördeğin sahibi, ‘Bu adam ördeğimi hiç etti’ diye şikâyet etmiş. Kadı, fırıncıya sormuş: ‘Ne yaptın bu adamın ördeğini?’ Fırıncı ‘Uçtu’ demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: Ördeğin karşısında ‘Tayyar’ yazılı. “Tayyar ‘Uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil” diyerek fırıncının beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşın şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: ‘Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslüman’ın tek gözü çıkarıla...’ Karakuşi Kadı, ‘Şimdi’demiş, ‘Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.’ Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da, Karakuşi Kadı, ‘Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak’ diye hüküm kesmiş. Böyle olunca adam da, şikâyetini anında geri almış. Kadı Yahudi’ye sormuş: ‘Senin şikâyetin ne? Yahudi ellerini açmış, ‘Ne diyeyim kadı efendi’ demiş, ‘Adaletinle bin yaşa sen, e mi !’ Merhum Süleyman Demirel fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek; “Ananı öpen, kadı ise, kime şikâyet edeceksin? Bugün ülkedeki durum bu! Anladınız mı?” demişti.
///////
NOSTALJİ
İSTANBUL’A İLK UÇUŞ MUTLULUĞU
29 Kasım 1997. Yer: Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Havaalanı ((Bugünün Hasan Polatkan Havaalanı) Türkiye Hava Yolları’nın İstanbul-Eskişehir-İstanbul hattının ilk uçuşu öncesi açılış töreni yapılıyor. Bu hat o Türk Hava Yolları’nın 100’ncü hattı olarak açıldı. O yıllarda ülkeyi Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi koalisyonunun oluşturduğu ‘ANASOL D Hükümeti’ yönetiyordu. 23 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dönemin Demokrat Türkiye Partili Ulaştırma Bakanı merhum Necdet Menzir, dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Cem Kozlu, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, dönemin Tepebaşı Belediye Başkanı Ömer Eker, Demokrat Türkiye Partisi İl Başkanı Orhan Kesikoğlu, dönemin Emniyet Müdürü Aydın Genç yer alıyor. Törene katılan protokol üyeleri Eskişehir’den İstanbul’a ilk uçak seferlerinin başlamasının büyük mutluluğunu yaşadı.
//////////
FIKRA
PAZAR AKŞAMI
Genç, güzel, üstelik oldukça dekolte kırmızı bir elbise giymiş bir kadın, Pazar akşamı gittiği bir Pub da, bara doğru yürür.
Barmene yaklaşır, elleri ile barmenin saçlarını okşayarak:
“Bu barın sahibi sen misin ?” diye sorar.
“Hayır” der içi eriyen barmen, “Barın sahibi bizim patron…”
Genç kadın elini barmenin dudaklarına götürür ve öpmesine izin verir.
“Patrona bir söyleyeceğim vardı…”
Barmen resmen erimiştir. Kendinden geçmek üzereyken sorar :
“Neydi patrona söylemek istediğiniz ?”
Kadın gülümser:
“Kadınlar tuvaletinde ne tuvalet kağıdı var, ne sabun var, ne de havlu…”
//////
ÇİVİ
“Kendi ışığına güvenen, başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz.” Victor Hugo