İlk olarak “fenomen” nedir diye sorayım istedim Vikipedi’ ye netleşsin doğru bildiklerimiz diye. O da dedi ki; duyularla algılanabilen şey.
Peki, bizler bu şekilde mi algılıyoruz ya da bize sunulan şekli böyle mi?
Bence kocaman bir “hayır.” Milletçe artık güldürmeyen, güldürdüğünü sanan, iyi ve doğru olmayan, olduğunu sanan her kim varsa şakşakçılıkla ayakta tutuyoruz. Ne bilgi, ne kültür olgusu, ne tarih, ne de hayati değer taşıyan bir done sunulmamasına rağmen… Rahatlığı, sıradanlığı doğallıkla karıştırıyoruz.
Özellikle sosyal medyada göründüğü kadar maddiyata, şaşaya sahip olmamasına hatta bireysel olarak yeterli eğitim, görgü, karakter gibi noktalarda olmamaları net bir şekilde ortada olmasına rağmen fazlasıyla önem veriyoruz. Neden? Sosyo-ekonomik ya da sosyo-kültürel durumların çakışması mı? Gerçek hayatların, hayal hayatlarla savaşı mı? Bu sanırım sosyologların uzun zamandır tam olarak içinden çıkamadığı diğer bir detay. Biz işin o kısmını yüzeysel geçerek biraz daha içerilere göz atalım.
Benim fenomenlik algım, sanırım çok farklı gündemdeki fenomenlik ile aynı kulvarda bile değil. Bana göre fenomen sıfatı almak için, iyi bir eğitim, iyi bir meslek, kültür, duruş, edep ve adap, doğru bilgi sahibi olmak gerekiyor. Her gün sosyal medyada önümüze çıkan sadece “çok takipçisi var” işte fenomen budur! düşüncesi tamamen bir yanılsama diyebiliyor ve ortaya şöyle bir iddia bırakıyorum, içlerinden sadece yüzde 5’lik bir kısım fenomen titrini taşıyabiliyor. Markaların kocaman ücretlerle hiçbir doneye sahip olmayan satın alınmış takipçi sayılarıyla vasıf kazandırılmış kişileri fenomen ilan etmesini de asla doğru bulmuyorum. Kısa ömürlü olan bu durum kişilere ileriye dönük de zarar vereceğini düşünüyorum.
Fenomenliğin özellikle kadınlar üzerindeki ilgisi tartışılamaz derecede. Unutmayın kimse mükemmel bir ebeveyn, genç, çocuk, kadın, erkek vs. değil mesleği, durumu ne olursa olsun. Diğer bir nokta ise, fenomen bilinen kadınların bu durumdan vazgeçememe durumu. Ben bunu yıllarca medyada yer alan ve magazin figürü olmaktan öteye geçememiş ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz’ diye her ortamda yer almış isimlerin zaman zaman ya da yıllar sonra gündemden silinme telaşı yaşamasına benzetiyorum, eyvah dizim tutmazsa kaşe fiyatım düşecek korkusu ile aynı değil mi sizce de? Sosyal medya öyle büyük bir dünya ki, sessizce telefonu yanımıza bırakıp etrafımıza baktığımızda ise, bir o kadar başka ve gerçeğe uzak. Evet, reklam olsun, evet tanıtım şart ama fenomenlik bunu sunma şekli değildir hele takipçi sayısının çokluğu geçici ve yanlış bir stratejidir. Belli bir zaman sonra bu acı gerçekle yüzleşeceğiz umarım fazla zayiat olmaz. Fakat yine unutmayın ki, tüm bu alanlarda işini iyi yapabilen alkışa mazhar olan başarılara imza atan ve içlerinden sıyrılıp zirveye oturan doğru ve gerçek bir hayatla var olan herkes sezonluk değil ömür boyu fenomenlik bayrağını taşıyacaktır. Sosyal mecra kullanıcıları olarak takip ettiğimiz, alkışladığımız, tebrik ettiğimiz kişi ya da değerlere dikkat edelim. Zira din, kültür, gelenek göreneklerimiz hızla kaybolmaya yüz tutuyor…