Çocuklara Hakları Drama İle Anlatıldı Çocuklara Hakları Drama İle Anlatıldı

Arıkan yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Yine bir günlük methiye yarışı izleyecek öğretmenler! Öğretmenlik üzerine yine nutuklar atılacak, yine şiirler okunacak, yine güzel, süslü, övgü dolu sözler sarf edilecek, yine imkânsızlık denilecek, yine ‘gönül isterdi ki …’  ile başlayan cümleler kurulacak. Öğretmenlerden oluşan heyetler kaymakamları, valileri, bakanı, cumhurbaşkanını ziyaret edecek bir ritüel olarak. Öğretmenlerin hazırladığı programlar uygulanacak okullarda, ilçelerde ve illerde. Yine kendimiz söyleyip kendimiz dinleyeceğiz. Sevinç ve mutluluklarımızı bahçemizin çiçekleri olan öğrencilerimize yansıtacak hüznümüzü ve kederimizi yine içimize akıtacağız öğretmenler olarak. Bir Öğretmenler Günü daha gelip böylece geçecek mesleki beklentilerimizi, umutlarımızı ise başka bahara taşıyacağız hep birlikte. Öğretmenlere en büyük mükafatı ise, kalbine dokunarak yetiştirdiği öğrencileri verecektir yıllar sonra, vatan, devlet ve millet sevdasının yüreğine nakşedildiğini hayatında gösteren ehliyet ve liyakat sahibi bireyler olmakla. Her şeye rağmen Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri Baş Öğretmenliğini kabul ettiği tarih olan 24 Kasım 1928 tarihine ithafen 1982 yılından beri kutlanan 24 Kasım Öğretmeler Gününün gül bahçemizin bahçıvanları olan tüm öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarına beklediklerini ve umduklarını getirmesi dileklerimizle kutluyoruz. Peki mukaddes değerlerle bezenmiş bir mesleğin seçkin neferleri olan öğretmenlerimiz 24 Kasım’da mutlu mu, gelecekten umutlu mu? Öncelikle şunu söylemeliyiz ki; öğretmenlerin başta sorumluluk mevkiinde bulunanlar olmak üzere toplumda hak ettiği itibarı gördüğünü düşünmüyor, statü kaybı yaşadıklarına, değersizleştirildiklerine, mesleki imajlarının darbe almasına tanıklık ediyoruz. Bunun sonuçlarını en sık olarak öğretmenlere yönelik şiddet olaylarında görüyoruz. Öğrenci/veli şiddetine maruz kalan, korun(a)mayan, yalnızlaştırılan öğretmenlerimiz; disiplin yönetmeliklerindeki yetersizlikler, yöneticilerin öğretmenlere bakış açıları, şiddete yönelik önleyici ve caydırıcı tedbirler geliştirilememesi nedeniyle şiddete maruz kalmaktadır. Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, Ayhan Kökmen, Rabia Sevilay Durukan ve nice öğretmenimiz şiddet kurbanı eğitimcilerimizdir. Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek için hazırladığımız ve milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye ilettiğimiz kanun teklifimizin hayata geçirilmesini istiyoruz. Şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve eğitim çalışanlarının yasal koruma altına alınması en büyük beklentimizdir. Öğretmenlerimizin en büyük sorunlarından birisi de ekonomik sıkıntılar içinde olmalarıdır. Ekonomik daralmışlığın etkisini en çok hisseden kesimlerden biri olan öğretmenler, yıldan yıla yoksullaşmaktadır. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 13 bin 684 TL, yoksulluk sınırı ise 44 bin 573 TL’ye ulaştı. Haziran-Ekim aylarını kapsayan dört aylık dönemde memurların enflasyon karşısında maaşları yüzde 22,1 oranında eridi. Bu dönemde memurların alım gücü aylık 5 bin 635 TL azaldı. Bakınız; 9/1 derecedeki bir öğretmen aylık 22 bin 852 TL, 5/3 derecedeki bir öğretmen aylık 24 bin 319 TL, 1/4 derecedeki bir öğretmen aylık 25 bin 112 TL kazanmaktadır. Öğretmenler maaşları ile ancak iki Cumhuriyet altını alabilmektedir. Maaşlarına haciz konulan, her ay kredi kartının sadece asgarisini ödeyebilen, ek iş yapan, kredi çekip, borç sarmalında olan öğretmenlerimize nefes aldırmamız gerekmektedir. Bu kapsamda Türk Eğitim-Sen olarak öğretmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesine yönelik düzenlemelere gidilmesinin ilk adımı olarak her 24 Kasım’da bir maaş ikramiye verilmesi konusunda bir kanun teklifi hazırlayarak, siyasi partilerin grup başkan vekillerine sunduk, bu teklife destek verilmesi hususunda milletvekillerine mektup gönderdik. Ekonomik sorunlarına bir nebze de olsa sembolik katkı sağlayacak olan bu kanun teklifimize sahip çıkılmasını istiyoruz. Bir diğer talebimiz de her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin bir asgari ücret tutarında tüm eğitim çalışanlarına ödenmesidir. Öğretmenlerimiz gerek ekonomik gerek mesleki sorunları nedeniyle 24 Kasım’ı buruk kutlamaktadır. Ay sonunu zor getiren, cebindeki son kurşun bile hesabını yapan, borç içinde yaşayan, emekli olmayı bile geliri azalacağı için düşünmeyen öğretmenlerimiz, bu mesleğin toplumda saygın bir konumda olduğuna da inanmamaktadır. Atatürk dönemini en itibarlı dönem olarak niteleyen öğretmenlerimiz, iş güvencelerinin tehdit altında olduğunu düşünmektedir. Mesleki sorunların psikolojik olarak etkilediği öğretmenlerimiz, mesleki sorunlarla da boğuşmaktadır. Öğretmenler son dönemde hayata geçirilen ve geçirilmesi planlanan bazı uygulamalara da karşı çıkmaktadır. Sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımından, proje okullarında 8 yılını dolduran öğretmenlerin zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulmasına, performans sisteminden, rotasyon uygulamasına kadar birçok konuya öğretmenlerimiz tepkilidir. Bu anket çalışması Türkiye’de öğretmenlerin durumuna projeksiyon tutmaktadır. Anketin sonuçları iyi irdelenmeli, Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin endişelerini dikkate almalıdır. Aksi takdirde stresli, yaptığı işle mutlu olamayan, huzursuz öğretmenlerle milli eğitimi daha ileriye taşımamız mümkün olmaz. Yüreğinde ülke sevgisiyle fedakârca eğitim hizmetini yürüten öğretmenler olarak bir kez daha haykırıyoruz: Bıkmadan, yorulmadan, usanmadan; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz. İnanıyoruz ki 21. asır Türk Yüzyılı olacaktır. Ve Türk Yüzyılı eğitimle inşa edilecektir.  Öğretmenlerin ve öğretmenliğin muhatap olduğu sorun ve sıkıntıların çözüme kavuşturulduğu nice 24 Kasım’lar diliyoruz."

Editör: Ayhan Aydıner