10 Nisan Perşembe akşamı Eskişehir Şairler Yazarlar Ozanlar Derneği Başkanı İbrahim Özkan Bey’in davetiyle, ‘ Köy Enstitüleri ‘konulu toplantıya katıldım. Toplantı gerçekten güzeldi. Kendimize ait bir proje konuşuldu. İbrahim Bey’e de bu güzel programı tertiplediği için teşekkür ederim.
1927-1928 eğitim-öğretim yılında toplam 6.043 ilkokulda; 325.695'i erkek, 133.969'u kız olmak üzere toplam 461.985 öğrenci öğrenim görmekteydi ve 10.948'i erkek, 4246'si kadın olmak üzere toplam 15.194 öğretmen de görev yapmaktaydı
Ulaştığımız verilere göre, cumhuriyetin ilk yıllarında 461 bin 985 olan öğrenci sayısı, bugün yaklaşık 20 milyon civarında, öğretmen sayısı da 1 milyon 200 bin civarında.
Toplam 14 sene hizmet veren Köy Enstitüleri, kısa sürede, her türlü zorluğa karşın; 17.342 Öğretmen, 8.756 Eğitmen, 7.300 Sağlık Memuru Türkiye'ye kazandırdı.
Köy Enstitüleri Türkiye'de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere kuruldu.
Türkiye'de köy enstitüsü fikri ilk kez Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunuldu. Dewey, özellikle kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Mezunların aynı anda hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler aslında kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
Köy Enstitüleri'nin kurulması toplumumuzda bir sevinç ve heyecan yarattı. Vatandaşımız umutlandı. O yıllarda köylerde görev yapan öğretmenler, okullarında başarılı buldukları öğrencilere ön ayak olarak kendilerine yakın Köy Enstitülerine bu öğrencileri kaydettirip okumalarına vesile oldular. Okumak için köyünden çıkan bu insanlar okulu bitirip ülkemizin dört bir yanına öğretmen olarak atandılar, gittikleri köylerde o günün köylüsünün ihtiyacı olsun her konuda köylülere yardımcı oldular. Zaman zaman kendi köylerine geldiklerinde de büyük fayda sağladılar.
Nüfusumuz yaklaşık 13,5 milyon civarındaydı. Bu nüfusun çoğu kadın ve çocuktu. Yenice savaşlardan çıkmıştık, erkek nüfusumuzun çoğu savaşlarda şehit oldular. Öğrenim çağında 4 milyona yakın çocuğun sadece yüzde 3,5-4’ü okula gidebiliyordu. Onların da tamamına yakını şehirlerde yaşayanlardı. 40 bin köyün 35 bininde okul ve öğretmen yoktu.
1923–1924 öğretim yılında Osmanlı’dan donanımsız ve bakımsız olarak devralınan 20 öğretmen okulu ile ilkokullara öğretmen yetiştirmeye devam edildi.
Nihayet dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü 'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç' un çabalarıyla Köy Enstitüleri, köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldu.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı Türkiye’de de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy okullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.
Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor aynı zamanda ziraatçilik, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Enstitülerin hepsinin kendisine ait tarım arazileri, atölyeleri vardı. Bu sayede öğretmenler kendi okullarını gittiği köyde köylülerin iş birliği ile inşa ediyor ve devletin okul yapmasına gerek kalmıyordu.
Yatılı okuyan bu öğrenciler her gün kitap okur, spor yaparlardı. Her öğrenci bir müzik aleti çalmak zorundaydı. 1946-1947 eğitim yıllarında köy enstitüleri kapatılmaya başlanmıştır. Bu dönem İsmet İnönü tarafından atanan Reşat Şemsettin Sirer'in yeni Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemdir. 1946 itibarıyla eğitim kurumlarında büyük bir maiyet değişikliği yaşandı.
Köy enstitülerine öğretmen yetiştiren, Yüksek Köy Enstitüsü bölümü 27 Kasım 1947'de, eğitmen kursları ise 28 Haziran 1948'de kapatılmıştır. Bakan Reşat Şemsettin Sirer döneminde yapılan büyük değişimlerden birisi; Köy Enstitülerinin üretime dayalı eğitim sistemi kaldırılmış. Kapatılma ve dönüşüm sonrası köy enstitülerinin devamı olan Köy Öğretmen Okulları eğitime devam etmiştir.
1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti sonrası köy öğretmen okulları bir süre daha eğitime devam edebilmiştir. Köy Öğretmen Okulları ise 1954 yılında Demokrat Parti iktidarında kapatılmıştır.
Köy enstitülerinin kapatılma süreci 1946 yılında Reşat Şemsettin Sirer'in Milli Eğitim Bakanı olmasıyla CHP döneminde başlamıştır Reşat Şemsettin Sirer birçok köy enstitüsünü kapatmıştır, 27 Ocak 1954 tarihinde DP döneminde de sonlandırılmıştır.
Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’da açıldı, 27 Ocak 1954 tarihinde kapatıldı. İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru 1945 yılında Sovyetler Birliği Lideri Stalin Türkiye'den Kars, Artvin, Ardahan’ı ve Boğazlarda askeri üs istemesi üzerine Milli Şef de ABD’den destek istemişti. Bu desteği vermeye hazır olduğunu belirten ABD Başkanı Truman finansal yardım başlattı. Ama karşılığında birçok talebin yanı sıra "Köy Enstitüleri" uygulamaların kaldırılmasını talep ettiği de söylenenler arasında.
Köy Enstitülerinin en büyük özelliği tamamen kendimize ait bir proje olmasıydı. Bazı şikayet ve eksikliklerine rağmen bu proje günün şartlarına uyarlanarak devam ettirilmesi gerekirdi.
Sevgiyle kalın.