Yunus Emre Mesleki Teknik Anadolu Lisesi Kimya Öğretmeni Mustafa Şenterzi 2 yıl önce vefat etmişti. Onun ölümü eğitim camiasında üzüntüyle karşılanmıştı. Uğradığı büyük haksızlıklar hala unutulmadı.
Türk Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Kamuran Arıkan'ın Şenterzi’nin ölümüyle ilgili kendi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım günlerce konuşulmuştu.
Arıkan paylaşımında şu ifadeleri kullanmıştı; “Mustafa Şenterzi Eskişehir de tanıdığım birçok güzel insandan birisi. Ağabey dediğim nadir insanlardan biridir. Benim için belki de en önemli olan özellikleri teşkilata olan bağlılığı, insanlığı ve çok iyi bir Kimyacı olmasıdır. En büyük sevdası olan Ülküsünden gram taviz vermedi. Eskişehir Fatih Fen Lisesi'nin kuruluşundan itibaren çalıştı. Okulda senelerce müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Taaaakiiii. Zamanın malûm feto dershanesinin şikayetine kadar.
Şikayetin esası ise feto’nun dershanesinin Fen Lisesinde rahatça hareket edememesi. Bir bahane buldular . Bir de zamanın tetikçisi bir müdür (K.E) buldular. Şikayet sonucunda bir suç bulamadılar. Ama durmadılar aynı kişi (müdür K.E) incelemeye devam etti. Ne mi buldular fotoğrafını aşağıda göreceğiniz arabanın fotoğraflarını buldular.
Mustafa abinin arabasının arkasında kadifeye dokunmuş (ülkücülerin hemen gözü önüne gelen ) HİLAL İÇİNDE BİR BOZKURT VE ALTINDA YAZAN HEDEF TURAN REHBER KURAN motifi vardı.
Ayrıca Mustafa abinin eşi Birsen abla (Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun) Banka müdürlüğünden emekli oldu ve MHP kadın kollarında aktif olarak görev yapıyordu. Sonunda Mustafa ağabeyi görevden alabilecekleri delili elde ettiler. Çünkü rahmetli ablam kadın kollarında olduğu için seçim çalışmalarında aktif olarak görev yapıyordu. Mustafa abinin arabasında çok tehlikeli gördükleri bir şey vardı ÜÇ HİLAL bayrak. Hemen herkesten gizli Hasan Polatkan Bulvarında fotoğrafını çektiler. Okulda da arabadaki kadife motifi çektiler. Ve kurguyu bitirdiler. Sonuç ne mi oldu? Mustafa abiye bir siyasi partinin lehine faaliyette bulunmaktan Kademe durdurma cezası verdiler ve görevden alıp Yunus Emre End. Meslek’e kimya öğretmeni olarak verdiler. Son zamanlarına kadar da çok çalıştı.
Her konuşmamızda hiç şikayet etmedi. ‘Kamuran bu benim için gururdur dedi. Düşünsene ülkücü olduğun için kademe durdurma cezası alıyorsun bu gururdur. Çok şükür yüz kızartıcı bir şeyden değil’ dedi her zaman.
Mustafa Şenterzi ağabeyi görevden alan müdür (K,E) bir ara müdürlükten alınmıştı. Bu sırada da biz sendikada yeni göreve gelmiştik (2013) okul ziyaretleri ile gittiğimiz bir yerde bu müdür (K.E) ile karşılaştık. Bize büyük bir gururla şunu söyledi "Zamanında ben Abilerimin isteği ile 22 tane ülkücü yöneticinin kellesini aldım" dedi. Tabi bunun ödülünü de en son 76. Madde ataması ile aldı. Zaman değişti 15 Temmuz dan sonra Mustafa abiye bu cezayı verenler Feto’ya Mustafa abiden daha çok sövdüler. Hatta bunlar bazı konuşmalarında Mustafa abiden daha fazla ülkücü oldular. Hem de onun olduğu ortamda. Hatta bazı yerlerde zamanında Türk Eğitim Sen’i dahi kurduklarını söylediler. Mustafa abiyle konuşurken bunlara gülüp geçiyorduk.
Aynı kişi şimdi de ülkücü olduğunu anlatıyormuş.
Hem de Arabasında üç hilal bayrak var diye ceza verdiği Mustafa abiyi unutarak. Allah büyük, cezasını onun vereceğine yürekten inananlardanız.
Cezayı verdiniz pekâlâ Mustafa ağabey Ülkü sevdasından vaz mı geçti? Sendikasından vaz mı geçti?
Mustafa ağabey ile eylem den eyleme mitingden mitinge gittik. Çünkü kendini her şeyi ile davasına adayan nadir insanlardan biriydi.
Mustafa abinin hiç çocuğu yoktu. Ama o öğrencilerine hep çocukları gibi baktı. İl dışından okumaya gelip maddi durumu kötü olan tüm öğrencilere ayrım yapmadan yardım etti, hala da devam ediyordu.
Bu tetikçi müdür ve yanındakiler öğrencilere önceden hazırladıkları dilekçeleri imzalatıp. Sözde Mustafa abinin doğudan gelen öğrencilere ayrımcılık yaptığı iftirasını dahi attılar. Bunu da eski öğrencilerinden biri arayıp Mustafa abiye anlatmıştı. Maalesef bu tür tetikçi müdürler zamanında (özellikle feto’nun güçlü olduğu dönemde) çok can yaktı. Sinan Çolak gibi Erol Ülker gibi......en son Rahmetli Mustafa abi gibi Şimdi zamanın tetikçisi bu insanlar hiç bir şey olmamış gibi etrafta geziyor. Millete yalan söylemeye devam ediyorlar.
Şunu iyi bilin sizler bir hiçsiniz. Hakkımız size helal değil.
Karadeniz'in yiğit ÜLKÜCÜSÜ Mustafa ağabeyim sen bize hakkını helal et. Bizden sana helaldir. Allah mekanını cennet eylesin.”
KAMURAN ARIKAN'IN İDDİALARI ARAŞTIRILDI MI?
Kamuran Arıkan’ın yazısında K.E. diye kodladığı FETÖ dershanesinin tetikçisi olarak suçladığı eğitimciyi herkes merak ediyordu. Kamuran Arıkan’a sormuştum. "Zamanında ben Abilerimin isteği ile 22 tane ülkücü yöneticinin kellesini aldım" diyen bu ismin bugün Tepebaşı Nafiye-Hüseyin Küçükoğlu Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünü yapan Kerim Erzincanlı olduğunu söylemişti. Sayın Arıkan'ın bu iddialarını 19 Kasım 2022 tarihinde kaleme almıştım. Bu iddianın sahibi sokaktaki bir vatandaş değil. Türkiye'nin önemli ve saygın bir sendikanın Eskişehir Şube Başkanı. MHP Eskişehir Teşkilatı ve MHP Genel Merkezi, "Zamanında ben Abilerimin isteği ile 22 tane ülkücü yöneticinin kellesini aldım" dediği iddia edilen Kerim Erzincanlı ile ilgili bir girişimde bulundu mu? Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı bu iddiaların araştırılması için Kamuran Arıkan'ın ifadesine başvurdu mu? 13 Şubat 2022’de Görünüm’de kaleme aldığım “Milli Eğitim’de Er Ryan’ı Kurtarma Operasyonu” başlıklı yazımda Bakanlık Müfettişleri tarafından suçlu bulunmasına rağmen Kerim Erzincanlı’nın okul müdürü olarak kalabilmesi için yapılan operasyonları kaleme almıştım. Üstelik Vali Yardımcısı ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürünün karşı oylarına rağmen, yandaş sendika başkanı ve iki okul müdürünün oyuyla nasıl kurtarıldığını öğrenmek isteyenler yazımın altındaki linkten okuyabilir.
PAYLAŞTIĞI ŞİİR ÇALINTI ÇIKINCA SEVİNCİM KURSAĞIMDA KALDI
7,5 ay önce Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Öğretmenler Kurulu Toplantısında meslektaşlarına hakaret ettiği gerekçesiyle 375 gün adli para cezasıyla cezalandırılan Kerim Erzincanlı vukuatlarıyla kentimiz eğitim camiasında hep öne çıkan isimdi. 2 Ekim'de kaleme aldığım "Temizlik Personellerini Sekreter Yapan Okul Müdürleri" makalem sayesinde olumsuzluk anlamındaki ününü artık tüm Türkiye'ye de taşımaya başladı. Tabi ki bunun heyecanı ve mutluluğuyla kendisi 'çakma şairliğe' de soyunmuş. Son yazımdan sonra 'hiç üşenmeden, bana ithafen şiir yazdı' diye sevinmiştim(!) Çünkü ilk defa biri benim için(!) şiir yazıyordu. Ama paylaştığı şiir çalıntı çıkınca sevincim kursağımda kaldı. Meğer sayın Erzincanlı, 19 Mayıs 2021'de vefat eden Ankaralı Oğuz Yılmaz'ın yazıp; seslendirdiği eserin bazı kıtalarını çarpıtarak, kendince şairlik yaptığını zannetmiş. Belki kültür-sanat anlamındaki cahilliğinden dolayı; Ayhan Aydıner'den kendisi gibi kuyruk acısı olanlara şirinlik yapayım derken intihal suçunu da işlemiş. Ankaralı Oğuz Yılmaz'a da büyük saygısızlık yapmış. Okul Müdürü olarak çam üstüne çam devirmekle maharetli olan Erzincanlı intihal suçunu işlemişte ne olmuş? Öğretmenlerine ağıza alınmayacak hakaretler eden birisinden başka ne beklenir ki! Onunla ilgili yaptığım hiçbir yazı ve haberi yalanlayamayan Erzincanlı, aklı sıra bana çamur atarak, kendini aklamaya çalışmış. Keşke çakma şiirinin son kıtasına Süleyman Sırrı Kabadayı'yı koymasaydı. Gazi Mesleki Teknik Anadolu Lisesi'nde ortaya çıkardığım Çadır Skandalından dolayı kendisiyle aramız biraz limoni...
BELEŞ YİYİP YATSIN DİYE MÜDÜR YARDIMCISI YAPILDI
O'nun komik, çalıntı şiirinin altına bir tek Muammer Karaman yorum yapmış. Yıllarca derse girmeden değil maaş, ek ders ücretlerini bile alıp evine götüren Karaman bozacının şahidi olmayacakta kim olacak? Zaten haberim sayesinde profesyonel yönetici oldu da yıllarca kendisine hak etmeden ödenen maaşını devlet değil de sendika ödemiş oldu. Derse girmeden maaş aldığını yazmasaydım, onu kimse profesyonel falan yapmazdı. Amatör futbol oynamaya(!) devam ederdi. Belki de Genel Başkan Yardımcılığına giden yolda, profesyonel olmasının sağlamam onun için en önemli kilometre taşı da olabilir. 20 yıl önce bekar olduğu için orada beleş yiyip, yatsın diye Öğretmenevi'ne Müdür Yardımcısı yapılan sayın Karaman'ı Sakarya Gazetesinin manşetine taşımıştım. Orada kalan iki kadın konuk ve bir kadın çalışanın onunla ilgili taciz iddialarını gündeme getirmiştim. Dönemin Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Ekrem Toklucu ona sahip çıkmıştı. Onun sayesinde bu işten küçük bir cezayla sıyrılmıştı. O da teşekkürünü 2 yıl sonra Öğretmenevinden skandal CD'yi abilerine sızdırarak etmişti. Hakkını yemeyeyim. Sızdırdığı CD sayesinde Altın Kalem Ödülünü almıştım. Sosyal medyanın olmadığı dönemde haberim bir gün sonra Türkiye'deki her gazetede manşet veya sürmanşet çıkmıştı. Ödül parasıyla da birkaç duble rakı da içtim.
ALKOLLÜ RESTORANIN HESAPLARINI KONTROL EDİYORDU
Orada yatabilmesi için gececi nöbetçi müdür yardımcısı olan Karaman, o yıllarda içkili olan restoranın gün sonunda hesaplarını da büyük bir zevkle kontrol ediyordu. Herhangi bir olay olduğunda müdür yardımcısı olarak müdahale ediyordu. Bugün içki içenlere karşı hakaretler yağdıran Karaman o yıllarda; "Burada alkol var. Ben Öğretmenevi'nde çalışamam" demiyordu. Yoksa genç bekar bir Tarih Öğretmeni olarak; beleş yatak ve yemeğe hangi kurumda ulaşabilecekti. Her zaman söylediğim ve yazılarımda hep kullandığım bir sözle satırlarımı tamamlıyorum. "Namussuzların En Büyük Namussuzluğu Herkesi Kendileri Gibi Namussuz Sanmalarıdır."
https://www.haberes.com.tr/milli-egitimde-er-ryani-kurtarma-operasyonu