GÖRÜNÜM

Bundan 2,5 yıl önceydi. 4 Şubat 2018’de CHP’nin 36. Olağan Kurultayı yapılmıştı. Kongrede Genel Başkanlık için Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce yarıştı. Kılıçdaroğlu, 1237 geçerli oyun 790’ını aldı. Rakibi Muharrem İnce de 447 oy topladı. Kongrede Eskişehir’in 12 CHP Kurultay delegesi de oy kullandı. Bunlardan birisi de Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı’ydı. Şanlı kongrede İnce’nin adaylığı için imza vermişti. Tabi ki oyunu da İnce’ye vermişti. Şanlı kongreden bir gün sonra bu konuyla ilgili bana şu görüşleri dile getirmişti; “Ben Han’daki halkıma sordum. Onlar bana CHP’nin geleceği ve iktidar olabilmesi için Genel Başkanın Muharrem İnce’nin olması gerektiğini söyledi. Benden İnce lehine oy kullanmamı istedi. Ben de onların dediğini yaparak, oyumu Muharrem İnce’ye verdim” demişti. İnce’de vefalı dostuna 31 Mart 2019 seçimlerinde jest yapmıştı. Han’da miting yapıp, Şanlı’ya oy istemişti. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında parti içerisinde düşüşe geçen Muharrem İnce halk hareketi başlatacak. Bu hareket ileride partileşir mi bilemem. İnce’nin yeni bir hareket sürecine başlayacak olması parti içerisinde tepki topluyor. AK Parti’ye yakın medyanın da İnce’yi desteklemesi dikkat çekiyor. En kötü gününde İnce’nin yanında yer alan Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı bu konuda ne düşünüyor? Kendisinin geçtiğimiz hafta içerisinde Ankara’da İnce ile görüştüğü kulislerde yüksek sesle seslendiriliyor. Şanlı, İnce’nin başlatacağı bu halk hareketinin içerisinde olacak mı? Daha önce CHP’den DSP’ye geçen, sonra tekrar eski yuvasına dönen Şanlı, önümüzdeki süreçte siyasetteki şapkasını yine değiştirecek mi? Bunu bekleyip, göreceğiz…

////////////

NOSTALJİ

KARİKATÜRÜN BÜYÜK USTALARI

Tarihi fotoğraf 1960’lı yıllara ait. Eskişehir’in ‘büyük karikatür ustaları merhum Pertev Ertün, merhum M. Rüştü Yetilmezer ve o dönemin genç sanatçısı Yılmaz Büyükerşen’ açtıkları karikatür sergisinde objektiflere poz veriyor. Pertev Ertün 6 Ağustos 2009 tarihinde vefat etti. Büyük sanatçının iki gün önce 11’nci ölüm yıldönümüydü. 1922 yılında Eskişehir’de doğan Ertün, genç yaşlardan itibaren mizah dergilerinde karikatür çizmeye başladı. İlk Karikatürü 1944 yılında Sedat Simavi’nin Karikatür dergisinde yayınlandı. Daha sonra Şaka Dergisinde de yayınlandı. İlk kişisel sergisini 1946 yılında Eskişehir Halkevi Salonu’nda açtı. 1953 yılında Yılmaz Büyükerşen ve Beytullah Heper ile birlikte Eskişehir’de ‘Saksağan’ adlı mizah gazetesi çıkardı. Orman Bakanlığının ‘Orman konulu’ afiş yarışmasında birinciliğe layık görüldü. Sakarya Gazetesi’nde birlikte çalışma fırsatı bulduğum Pertev Ertün’ü saygı ve özlemle anıyorum. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun...

////////////////////////////////////////////

CUMARTESİ HİKAYESİ

LOKANTADA İLK YEMEK

Süreyya Ağaoğlu, Türkiye'nin ilk kadın avukatıdır. 1924-25 ders yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Ankara'ya ailesinin yanına döner. Bir arkadaşıyla birlikte Adalet Bakanlığı'nda staja başlar.. İlk günlerin heyecanı geçince, bir sorunla karşılaşırlar: Öğle yemeği işini nasıl çözeceklerdir? Evlerine gidemezler, evleri bakanlığa çok uzaktır. Lokantaya da gidemezler.. Aslında o zamanlar Ankara'da yemek yenebilecek bir lokanta, İstanbul Lokantası vardır. Fakat bir sorun vardır: Sadece milletvekillerinin yemek yediği bu lokantada, kadınların yemek yediği görülmüş şey değildir.. Türkiye'nin, bu ilk kadın stajyer avukatları, öğle yemeklerini, bir süre için peynir ekmek yiyerek geçiştirirler. Ama sonunda dayanamazlar.. Dönemin Basın-Yayın Genel Müdürü olan babası Ahmet Ağaoğlu'na giden Süreyya, öğle yemeklerini İstanbul Lokantası'nda yiyebilmek için izin ister. Ahmet Ağaoğlu, bunda bir sakınca görmez, onayı verir.. İki arkadaş, ertesi gün öğleyin lokantaya gider, küçük bir bölümüne geçip güzel güzel karınlarını doyurur. Ahmet Ağaoğlu'nu ve kızını tanıdıkları için kimse yüzlerine bir şey söyleyemez, ama arkalarından konuşmalar başlar. Homurdanmalar ve şikayetler yükselir. Şikayetler aynı gün, zamanın Başbakanı 'Rauf Bey'e de iletilir. Rauf Bey de Ahmet Ağaoğlu'nu arayıp durumu anlatır. Süreyya, o akşam eve döndüğünde, babasının kendisini beklediğini görür. Ahmet Bey hemen konuya girerek, "Başbakan Rauf Bey, senin ve arkadaşının lokantada yemek yediğinizi ve herkesin bunu konuştuğunu anlattı.. Bundan sonra öğle yemeklerine bana gelin," der.. Süreyya çok üzülür, ama yapacağı bir şey yoktur.. Birkaç gün sonra, Atatürk ve eşi Latife Hanım, Ahmet Ağaoğlu'na misafirliğe gelir. Sohbet edilirken, söz bu konudan açılınca, Süreyya Hanım, olayı bütün açıklığıyla Atatürk'e anlatır. Onun, kendisini anlayacağını ve destekleyeceğini düşünmektedir. Oysa onu dinleyen Atatürk, "Babanın da, Rauf Bey'in de hakkı var" der. Büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Süreyya Hanım, ertesi gün bakanlıktaki odasında çalışırken, bir yetkili telaşla içeri girer : "Süreyya hazırlan, Paşa seni yemeğe götürecekmiş." Süreyya şaşırır, apar topar kapının önüne çıkar. Yanında bir milletvekili ve yaveriyle arabada oturan Atatürk, onu görünce, "Latife bugün seni öğle yemeğine bekliyor" der. Süreyya Hanım hem şaşkın hem sevinçlidir. O bindikten sonra hareket eden otomobil İstanbul Lokantası'nın önünden geçerken, Atatürk, birden şoföre durmasını söyler. Bozüyük milletvekili Salih Bey telaşla yanlarına gelince, Atatürk, herkesin duyabileceği bir sesle, ona, "Bugün Süreyya'yı bize götürüyorum, ama yarın buraya gelecek, yemeğini lokantada yiyecek" der. Süreyya Hanım’ın şaşkınlığı daha da artar. Ne olup bittiğini, Latife Hanım, yemekte, onun kulağına eğilip, "Paşa, dün akşam bu lokanta olayına çok kızdı, ama babanı senin yanında ezmek istemediği için kızgınlığını belli etmedi. Eve gelir gelmez, birkaç milletvekilini arayarak, yarın mutlaka eşleriyle birlikte lokantaya öğle yemeğine gitmelerini söyledi" deyince durumu anlar… Süreyya Ağaoğlu, ertesi gün, arkadaşıyla İstanbul Lokantası'na gittiğinde, birkaç milletvekili eşinin de ilk kez orada olduğunu görür. Kimse onları bakışlarıyla bile rahatsız etmeye yeltenemez… Bu bir ilk olur... Atatürk ve Türkiye'nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu, kadınların, tıpkı erkekler gibi, bir lokantada yemek yiyebilmesine de öncülük etmiştir...

////////////

FIKRA

ANLAMADIN MI ESPRİYİ?
Genel Müdür, öğle paydosunda yeni atandığı kurumun lokalinde fıkra anlatıyor, çevresindekiler kahkahalarla gülüyordu. Grupta anlatılanlara kayıtsız kalan birini farkeder ve sorar: "Sen neden gülmüyorsun, anlamadın mı espriyi? Aldığı cevap: "Ben sizin kurumunuzda çalışmıyorum."

//////

ÇİVİ

“İyi İnsan; aklından hiç kötülük geçirmeyen, saf insan değildir. İyi İnsan; her şeyin farkında olup, iyiliği tercih edendir.” Erich Fromm