Eskişehir İl Milli Eğitim Şube Müdürü Muhittin Güleryüz, kurumda Özel Eğitim ve Rehberlikten Sorumlu idareci. Güleryüz’ün yönettiği birim 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü dolayısıyla Eskişehir Öğretmenevi’nde etkinlik ve kahvaltı düzenliyor.
Özel Eğitim’de çalışan bir memur şube müdürlerine bu etkinlik için davetiye dağıtıyor. Şube Müdürlerinin bulunduğu bir odada bir şube müdürü dışında herkese davetiye veriyor. O davetiye verilmeyen şube müdürü Naci Keskinkılıç. O da ‘neden bana vermedin?’ diye soruyor. Memur, “Size yok” yanıtını veriyor. Daha sonra Muhittin Güleryüz, davetiye vermediği şube müdürünün odasını basıyor. “Hem arkamdan konuşup, hem de benden nasıl davetiye istiyorsun? Senin beynini patlatırım. Böbreğini söker, kafana çalarım. Seni gebertirim” diye Keskinkılıç’ı tehdit ediyor. Keskinkılıç; “Odamı terk eder misiniz?” diyor. Güleryüz odayı terk etmeyerek, bir eşkıya kasap misali; ‘Bol dalaklı, böbrekli ve beyinli’ tehditlerine devam ediyor. İkili arasındaki tehditli kavga Eskişehir İl Milli Eğitim binasında yankılanıyor. Güleryüz’ün tehditleri karşısında bunalan Keskinkılıç, kendi odasına terk etmek zorunda kalıyor.
Bu olayı Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre duyuyor. İkisini de çağırıyor. Onlara derste şımarıklık yapan iki çocuğa davranır gibi hareket ediyor. Her ikisinden birbirinden özür dilemesini ve bu olayı kapatmalarını istiyor. Aslında oda basan, tehditler savuran Şube Müdürünü tek ayak üzerinde de bekletebilirdi(!) Her ikisi zoraki özür diliyorlar. Ama olayın üzerinden günler geçmesine rağmen birbirleriyle konuşmuyor, selam vermiyorlar. Peki Şube Müdürü Güleryüz, meslektaşını ölümlü tehdit edebilecek gücü nereden alıyor? Valilikte etkili bir konumda olan öz yeğeninden mi alıyor bu gücü?
MASA SKANDALINA İMZA ATMIŞTI
Güleryüz 4 ay önce bir skandal olaya daha imza atmıştı. Avukat Lütfi Ergökmen Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda engelli öğrencilerin kullanması için alınan mutfak masası, okulun eski müdürü Zübeyde Erten’in oluru ile Güleryüz’ün makam odasına konulmuştu. Güleryüz bir ziyaret sırasında masayı görmüş. Çok sevmiş. Bu masa benim odama çok yakışır demiş. Masayı okul müdüründen istemiş. Okul Müdürü de amirinin bu isteğini geri çevirmeyerek, göndermişti. Bakanlık Müfettişleri bu olayı incelemek için Eskişehir’e geldiklerinde, Güleryüz çok sevdiği masayı apar topar, Avukat Lütfi Ergökmen Özel Eğitim Uygulama Okulu’na göndermek zorunda kalmıştı. Bu olaydan ceza almadan kurtulan Güleryüz, “Arkamda dağ gibi yeğenim var. Bana Eskişehir’de kimse dokunamaz” diye mi meslektaşını ucuz mafya raconlarıyla tehdit etti? Güleryüz bu olayda bir eğitimciye yakışmayacak çirkin üslupla kurumun itibarına zarar verdi. Beyilkova’da çalışan bir sınıf öğretmeni, Günyüzü’nde görev yapan bir okul müdürü, Seyitgazi’de çalışan bir memur, Han’da çalışan bir hizmetli bu satırları okuduğunda; “Bizleri bunlar mı yönetiyor” demeyecek mi? Muhittin Güleryüz’ün yaptığı tehditler bir özürle geçiştirilemez. Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü koridorlarında yankılanan bu tehditli oda basmayla ilgili soruşturma açtırmalıdır. Muhittin Bey, mafyalıkta çıtayı yükseltmek(!) istiyorsa; “Sonunu düşünen Kahraman Olamaz” diyen Polat Alemdar’ın ‘Seni 7 parçaya böler 7 tepeye gömerim’, ‘Ben soru sormam hesap sorarım’ tarzındaki racon repliklerini okumasını tavsiye ediyorum.