Görünüm’de dün kaleme aldığım ‘Girmedikleri Derslerin Ücretini Alan Vekil Müdürler’ yazım kentte büyük yankı yarattı. İnsanlar yazdıklarım karşısında şaşırarak; "Bu kadar da olmaz" diye tepki gösterdi.

Yazımda Eskişehir Valiliği’nde vekaleten Özel Kalem Müdürlüğü yapan Hamit Selçuk ile vekaleten Protokol Şube Müdürlüğü yapan Göksel Yılmaz'ın, asıl kadrolarının olduğu okullarda derse girmedikleri halde ek ders ücreti aldıklarını belirtmiştim. Hamit Selçuk Valiliğe gitmeden önce Şehit Barış Öztürk Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmeni olarak görev yapıyordu. Göksel Yılmaz’da Büyükdere’de bulunan Kılıçarslan İlkokulu Müdürüydü. Sayıştay Müfettişleri yaptıkları incelemede Hamit Selçuk’un ek derse girmediği halde 43 bin 330 lirayı, Göksel Yılmaz’ında 18 bin 630 lirayı haksız şekilde aldıklarını tespit etti. Onlardan aldıkları bu paraları yasal faiziyle birlikte devlete geri vermelerini istediler. Sayın Selçuk ile sayın Yılmaz kendilerine verilen cezayı kabul ederek; bu paraları geri ödemişler. Ya da ödemek zorunda kalmışlar.  Hem temsil ettiğim makamdan vekalet ücreti alacaksın hem de hiç girmediğin dersler için ek ders ücretini de bunun üzerine koyacaksın. Sayıştay Müfettişleri de ‘Böyle bir dünya yok’ diyerek, onlardan ek ders ücretlerini geri ödemelerini istedi. Bu iki vekil müdürün 43 bin 330 ve 18 630 Lirayı haksız şekilde aldıklarını Ayhan Aydıner tespit etmedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayıştay Müfettişleri istedi.  Bunları devlete geri vermelerini de Ayhan Aydıner istemedi. Sayıştay Müfettişleri istedi. Onların talimatları doğrultusunda Milli Eğitim Müdürlüğü bu iki şahıstan paraları istedi. Onlarda haksız şekilde aldıkları paraları kuzu kuzu ödediler. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti alacağını kimseye bırakmaz.

Yazım dün akşam saat 19.46’da (Gece yarısı girmedi)sitemize girdi. Yarım saat bile geçmeden Hamit Selçuk ve Göksel Yılmaz, bana yakın olan isimlere ulaşarak, yazımı siteden çekmem için ikna etmeye çalıştı. Ayhan Aydıner’e yakın, onda hatırı olan çok sayıda isim yazımı çekmem için dil döktü. Hatta Selçuk ve Yılmaz için deyim yerindeyse yalvaranlarda oldu. Ben hepsine yazımı çekmeyeceğimi söyledim. Yazdıklarımın doğru olduğunu ve bunun arkasında durduğumu söyledim. Aralarında bana küsenlerde, kırılanlarda olmuş olabilir. Bizim işimiz herkesi memnun etmek değil.  Yaşanan haksızlıkları ortaya çıkarmayı, kentin ve devletin çıkarlarını korumayı hep ilke edindiğim için zaten bu durumlara alışkınım. Keşke  bu ikili başkalarını aracı koyacaklarına kendileri arasaydı. Sayıştay Müfettişleri tarafından tespit edilen haksız ödemelerle ilgili kendilerini savunsaydılar. Ama bunu yapmadılar. Akşam yazısını çıkarması için dil döküp, ikna etmeleri için aracılar koydukları Ayhan Aydıner’e karşı; sabahın erken saatlerinde, sahte isimler ve bir haber sitesi kurmak ile gazeteci olduklarını sanan bazı sivri zekalılara yazılar yazdırdılar. Kendilerince Eskişehir’de 26 yıldır onuruyla gazetecilik mesleğini yapan Ayhan Aydıner’i iftiralarla itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Ayhan Aydıner 'ne idüğü belirsiz ayak takımlarının iftiralarına, baskılarına boyun eğmediği için' bugün bu konumda.  Yoldan görsem tanımayacağım. Hiçbir haberde, toplantıda görmediğim ne iş yaptıklarını bilmediğim bu insanlara yanıt vererek, kendimi küçültecek değilim.  Kendilerini gazeteci olduklarını sanan bu sivri zekalıların Eskişehir’de Ayhan Aydıner’e gazetecilik öğretmeye kalkmalarına bir hayli güldüm. Cezayir Tüfeği gibi birileri tarafından doldurulmuş çirkin imalarını hiç üzerime almadım. 'Cahil her zaman cahildir.' Cahille konuşmam ki lafım boşa gitmesin. Hep söylediğim güzel bir söz vardır. 'Namussuzların en büyük namussuzluğu herkesi kendileri gibi namussuz sanmalarıdır.' Sayın Selçuk ve Yılmaz’ın; insanlara rahatça iftira atabilmek, şantaj yapabilmek için sahte isimle yazı yazan birisini bana karşı kullanmaları onların çaplarını gösteriyor. Valilikte vekaleten de olsa önemli koltuklarda oturan bu iki isim, yazdığı yazıya adını ve imzasını atamayacak kadar zavallı ve korkak birisinin arkasına sığınmamalıydılar. Ben davula vurdum. Dümbeleklerden ses geldi. Hamit Selçuk ve Göksel Yılmaz’ın kendilerini haklı gösterebilmek adına karşı tarafa iftira atmak için seçtikleri dümbelekler çok zayıf çıktı.