Yarın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bu günün ortaya çıkışı 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde yaşanan acı bir olaya dayanıyor.
129 KADIN CAN VERDİ
Bir tekstil fabrikasında greve başlayan 40 bin dokuma işçisinin polis tarafından fabrikaya kilitlenmesi ve akabinde çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçinin can vermesiyle sonuçlanan olay tarihte bir dönüm noktasıdır. Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonal'e bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 1857'de ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day-Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
1921 MOSKOVA’DA
Anma tarihinin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi. Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılından sonra daha yaygın olarak kutlanan özel gün, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı.
ŞİDDET GİDEREK ARTIYOR
1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor. Kadınlar kendilerine yönelik şiddet ve baskıların giderek arttığı, cinayetlere kurban edildiği bir dönemde bu günlerini ne yazık ki buruk şekilde kutladı. Bozkırını Tezenesi olan merhum Neşet Ertaş ne güzel söylemiş; "Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu" diye. Türk kadınları Büyük Önder Atatürk tarafından ‘kendilerine verilen hakları sonuna kadar’ kullanarak, hayatın her alanında olmalıdır. Siyasette de güçlerini hissettirerek, kadınların sorunlarının çözülmesini sağlamalıdır. Evlere hapsolmamalıdır. Tüm emekçi kadınların ‘günlerini’ kutluyorum. Onlar için gelecekte ‘güzel günlerin gelmesini’ umut ediyorum...
/////
NOSTALJİ
Eskişehir’i Büyükşehir Yaptı
Tarih 13 Aralık 1994. 31 yıl önce. DYP Eskişehir Milletvekili ve TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ni ziyaret ediyor. Fotoğrafta Cindoruk, ESOGÜ’nün Kurucu Rektörü merhum Esat Erenoğlu, dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven ile birlikte. Rektör Erenoğlu bu ziyaretten iki ay sonra Cindoruk’a ‘Fahri Doktora Ünvanını’ takdim etmişti. Hüsamettin Cindoruk 1991 seçimlerinde Eskişehir’den milletvekili adayı olmuştu. Cindoruk Eskişehirli değildi. Ancak eşi Dilek Hanım Eskişehirliydi. Eskişehir’in Eniştesi olan Cindoruk o seçimlerde milletvekili seçildi. Daha sonra TBMM Başkanı oldu. Meclis Başkanlığı döneminde içinde Eskişehir olmayan hiçbir şeye imza atmadı. Eskişehir’i Büyükşehir yaptı. Doğalgazın gelmesini sağladı. Organize Sanayiye yeni yatırımlar getirdi. Eskişehir’e çok faydası oldu. ESOGÜ’nün kurucu Rektörü Esat Erenoğlu’nun Eskişehir’e ve üniversiteye büyük katkıları oldu Erenoğlu 15 yıl önce 24 Nisan 2010’da vefat etti. Erenoğlu’na Allah’tan rahmet diliyorum. 1954 Erzincan Kemaliye doğumlu olan Ali Fuat Güven 38 yaşında Eskişehir Valisi oldu. DYP-SHP Koalisyon Hükümeti döneminde 21 Şubat 1992- 4 Ekim 1999 tarihleri arasında (7,5 yıl) Eskişehir Valiliği yaptı. İlk Valilik görevini Eskişehir’de yapan Güven, daha sonra Bursa Valiliği’ne atandı. 2003 yılında Uşak Valiliğine atanan Güven 2005 yılında emekli oldu. Güven, sert ve disiplinli bir Vali’ydi. Tam bir devlet adamıydı. Eskişehir’de başarılı hizmetlerde bulundu. Eskişehir’de iz bırakan ve unutulmayan valiler arasında yer aldı.
///////
///////////
ÇİVİ
“Paylaşacak arkadaşlarınız yoksa bir şeylere sahip olmanın zevki de yoktur.” Seneca
////////
FIKRA
BENİM DAVAM YOK
Adam şehrin en gözde semtinde bir büro tutmuş, içini güzelce döşemiş, kapıya da tabelasını asmış. Yeni bürosunda otururken kapı çalınıp da sekreter geleni odasına soktuğu anda eline telefonu alıp konuşmaya başlamış. "O iş tamamdır. Zaten benim aldığım davada kötü sonuç çıkmaz. Tabii... Tabii hemen hallederiz. Siz hiç merak etmeyin Ankara'da çok tanıdık var." Konuşma bir süre devam ettikten sonra sekreterinin odaya aldığı adama dönüp, "Ahh efendim" demiş. "Kusura bakmayın beklettim. Ama görüyorsunuz işler çok yoğun. Sizin ne davanız vardı?" Adam, "Benim davam yok" demiş. "Telefonu bağlamaya gelmiştim.”
//////////
UNUTULMAZ REPLİKLER
“Annem sevgililerin otobüsler gibi olduğunu söyler. Yeni bir tanesinin gelmesi için biraz beklemen yeterli.” A Single Man / Tek Başına Bir Adam