Her şey 1957 Sputnik-1 uydusunun Sovyetler tarafından dünya yörüngesine yerleştirmeleriyle başladı. Paniğe kapılan ABD, Sovyetler ile uzay yarışına başladı. Geliştirilen yüzlerce uydu çeşitli yüksekliklerde dünyanın etrafına yerleştirilmeye başlanıldı.

Uzaydan gözlem yapmanın ve veri aktarmanın hem kolay hem de ekonomik olduğunu gören ülkeler, yarışa başka bir boyut getirdiler ve kurdukları ulusal ve uluslararası kuruluşlarla ihtiyaç duydukları uydu teknolojilerini geliştirerek dünya çevresine yerleştirdiler. Günümüzde uzayda söz sahibi olmak, küresel güç haline gelmek ve stratejik üstünlük sağlamak anlamına gelmektedir. Uzay yarışı tekrar başlamış, aya ulaşmak arkasından Mars’ın keşfi, tüm gelişmiş ülkeler için bir hedef haline gelmiş durumdadır.

Ancak günümüzde durum yukarıdaki kadar masum değildir. 1957 ‘den günümüze bilinen 5.500’den fazla uzay uçuşu düzenlenmiştir. Bu uçuşlar neticesinde, ortaya çıkan kazalar, ömrü dolan uydular, çarpışan uyduların oluşturduğu ya da parçalanan uyduların oluşturduğu maddeler dünyamız etrafında kontrolsüz gezen bir çöp yığını oluşturmuş durumdadır. NASA’nın 2023 tarihinde açıkladığı 6.000 tonluk uzay çöpü Avrupa Uzay Ajansı (ETA) tarafından 6.600 ton olarak güncellenmiştir. Görüldüğü gibi miktar çok hızlı şekilde artmaya başlamıştır.

Sovyetlerin 1957 yılında yaptıkları ilk uzay fırlatmasından itibaren yapılan 5.500 fırlatma ile uzaya yerleştirilen uydu sayısı 8.650, halen yörüngede bulunan uydu sayısı 4.700, faal çalışan uydu sayısı 1.800, Dünya etrafında dolaşan cisim sayısı 21.000, yörüngede bulunan cisimlerin ağırlığı 8.100 Ton, büyüklüklerine göre nesne sayısı 29.000 adeti 10 cm’den büyük, 750.000 adeti 1-10 cm aralığında, 166.000.000 adeti 1-10 mm aralığında dağılmış durumdadır. Bu sayılara Elon Musk’ın şirketlerinin dünya etrafına yerleştirmeye başladıkları internet iletişim uydularının sayısı ilave edilmemiştir ki proje tamamlandığında sadece bu uyduların sayısının 42.000 adete ulaşacağı bildirilmiştir.

Saatte 30.000 km hızla hareket eden bu parçaların en küçükleri bile herhangi bir uyduya ya da uzay aracına çarpması durumunda onu parçalayabilecek enerjiye sahiptir. Bu nedenle uzay çöpleri US Space Surveillance Network (SSN) vb. birçok kuruluş tarafından sürekli olarak izlenmekte, radar teknolojileri ve optik sistemler aracılığıyla kataloglamakta, takipleri yapılarak kaza riskinin azaltılması sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak ellerindeki radarlar en fazla 15 cm büyüklükte olan parçaları görebilmektedir. Bu durumda küçük parçaların takibi yapılamamaktadır ki bu parçalarda yıkıcı etkiye sahiptir ve milyonlarcası mevcuttur. Bir başka sıkıntı da uzayda çöp miktarı kontrolsüz bir şekilde ve çok hızlı artmasıdır. Uzay çöpü izleyen kuruluşların bu büyüklükte bir parça yığınını takip edecek mali gücü bulmaları da imkânsız hale gelmektedir.

Uzay çöplerinin belirli bir yörüngeye itilmesi, yakalanarak dünyaya getirilmesi veya dünya yörüngesinden çıkartılarak uzaklaştırılması gibi çalışmalar yapılsa da bunlar şimdilik beyin fırtınası çalışmalarının ötesine geçememektedir. İnsanlık henüz bunu sağlayacak teknik imkanlara sahip değildir.

Eğer kirlenme, bu hızla devam ederse, yakın zamanda bir uzay çöpüne çarpılmadan bir uzay aracını dünya dışına çıkarmak son derece zor olacaktır. Ay ya da Mars yolculuklarının hayal olmaktan öteye geçememe ihtimali vardır. İnsanlık kendi eliyle kendisini dünyaya hapsetmeye başlamıştır. Kendi inşa ettiğimiz dünya hapishanesinin kapılarını da kilitlememize az kaldı.

Saygılarımla.