“Eskişehir Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü, öğretmenler kurulu toplantısında bir yöneticiye, bir öğretmene, bir insana yakışmayacak şekilde öğretmenlerimize hitaben galiz küfür ve hakaretlerde bulunur. Akabinde yoğun şikayetlere rağmen ancak aylar sonra soruşturma açılır. Neticesinde Bakanlık Maarif Müfettişlerince 15 günlük çalışma sonunda Ocak 2020’de şahsa disiplin yönünden ‘Maaş Kesim Cezası’ idari yönden ise ‘Görev Yeri Değişikliği’ teklifi getirilir.  Teklif yine aylar sonra 1 Nisan 2020’de İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderilir. Fakat Nisan 2020’de İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilen soruşturma raporunda getirilen tekliflerin gereği ise yine aylarca geciktirilir. Tabii bu arada küfürbaz şahsın 19 Haziran 2020 tarihinde aynı okulda yeniden görev süresi uzatılır. Akabinde ilgilinin 14 Ağustos 2020 tarihinde verdiği savunması ve başvurusu üzerine Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ‘Maaş Kesim’ yerine bir alt ceza olan ‘Kınama’ cezası kararlaştırılır. Şahsın bu cezaya yaptığı itiraz da İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu’nda 25 Eylül 2020 tarihinde görüşülerek kabul edilir. Yani nihayetinde küfürbaz yönetici pirüpak aklanmış olur. Tereyağından kıl çeker gibi… Ne marifet ama? Eskişehir’deki mülki amirler ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticilerine sormak istiyorum: Söz konusu okulumuzun öğretmenlerinin adalet duygularının ve devletin kurumlarına olan güvenlerinin tahrip ediliyor olmasını göremiyor musunuz? Eskişehir’deki mülki amirler ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticilerine yine sormak istiyorum: Söz konusu şahıs, bir yapının ‘muteber elemanı’ olmasaydı, yine aynı sonuç ortaya çıkardı, diyebiliyor musunuz?  Eskişehir’deki mülki amirler ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticilerine son bir soru daha sormak istiyorum: Disiplin yönünden aklanmış olan ilgili şahıs hakkında idari yönden getirilmiş olan ‘Görev yeri değişikliği’ teklifini uygulayacak mısınız? Ya da bunun için de bir formül hazırlandı mı? Hiç kimsenin, kamu kurumlarını babasının çiftliği gibi kullanmaya hakkı yoktur! Hiç kimsenin, birilerinin kamu kurumlarını babalarının çiftliği gibi kullanmalarına göz yummaya da hakkı yoktur!”

ONBİNLERCE EĞİTİMCİ OKUDU

Yukarıdaki sözler Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’a ait.  Bu konuyla ilgili Türk Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Haydar Urfalı 11 Şubat’ta basın açıklaması yapmıştı. Biz de bu açıklamayı ‘Öğretmene Küfür Edilmesini onayladılar’ başlığıyla verdik. Geylan yukarıdaki açıklamayı kendi sosyal medya hesabında Haberes’in bu haberiyle birlikte paylaştı. Bu sayede haberimizi Türkiye genelinde onbinlerce eğitimci okumuş oldu. Belki de Eskişehir’de bir sitede yayınlanıp da;  en çok tıklanan haber rekorunu kırdık.

Eskişehir’de eğitimcilerin en çok takip ettiği haber portalı olan www.haberes.com.tr, umarım yakın bir süreçte tüm Türkiye’de eğitimcilerin en çok takip ettiği bir site olur. Geylan’ın bu konuyla ilgili soruları çok net. Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü Kürşad Önder Ceylan’a soruyorum.  Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Kerim Erzincanlı’ya Bakanlık müfettişlerinin teklif ettiği maaş kesimi cezasının neden bir altını verdiniz? Niye maaş kesimi değil de kınama? Bu alt cezayı onaylarken, Erzincanlı tarafından hakarete uğrayan öğretmenlerin hakkını ve hukukunu korumayı hiç düşündünüz mü? Siz Eğitim Bir-Senli okul müdürlerinin mi yoksa tüm eğitimcilerin mi İlçe Milli Eğitim Müdürüsünüz?

VALİ’NİN HABERİ OLDU MU?

Türk Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Haydar Urfalı, İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu’nda dönemin Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Muammer Karaman ve iki okul müdürünün Vali Yardımcısı ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürün karşı oylarına karşı, Kerim Erzincanlı lehinde oy vererek, meslektaşlarına yapılan galiz küfrü onayladıklarını söyledi.  İl Disiplin Kurulu Başkanı da olan Vali Yardımcısı Kürşat Güleryüz ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Hakanı Cırıt, Erzincanlı’nın itirazına karşı ret oyu vererek, kınama cezasının kalkmamasını istiyor. Sendika temsilcisi olan Muammer Karaman doğal olarak üyesi olan Erzincanlı’yı savunarak;  bu cezanın da kalkmasını istiyor.  Karaman’ı bıraksan, belki de ‘az hakaret etti’, ‘keşke daha fazla hakaret etseydi’ deyip, Erzincanlı için takdir belgesi de(!) isterdi. Bu üç isim kendilerinden beklenilen oyu kullandı. Peki verdikleri oylarla 3-2 çoğunluğu sağlayıp, bu olayda Er Ryan’ı pardon Erzincanlı’yı, Geylan’ın dediği gibi ‘Püripak’ yapan iki okul müdürü kim?  Amirleri olan Vali Yardımcısı ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürünün aksi yönünde oy kullanan ‘yürek yemiş kahramanlar!’ Atatürk Lisesi Müdürü Yakup Tutkun ve Orgeneral Halil Sözer Ortaokulu Müdürü Mevlüt Öztekin’di.  Bu iki isim Erzincanlı lehine oy verirken kendi içlerinde; “Sendika Başkanı dururken; kim takar Vali Yardımcısını, İl Milli Eğitim Müdürünü” demişler midir? İl Milli Eğitim Müdürü bu iki okul müdürüne; Ben konumun gereği Erzincanlı’nın aleyhine oy vereceğim. Siz benim tam tersi oy verin de Kerim bu işten ceza almadan sıyrılsın” diye talimat vermiş olabilir mi? Eğer durum böyleyse; olan Vali Yardımcısına olmuş. Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız’ın, Bakanlık müfettişleri tarafından suçlu bulunmasına ve üstelik Vali Yardımcısı ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürünün karşı oylarına rağmen bir okul müdürünün hiçbir ceza almadan kurtarılması operasyonundan haberi var mı? Erzincanlı, Eğitim Bir-Sen değil de; Türk Eğitim-Senli, Eğitim-Senli veya Eğitim-İşli olsaydı bu olaydan tereyağından kıl çeker gibi sıyrılabilir miydi?

//////////////////////////////////////////////////////

CUMARTESİ HİKAYESİ

 “Hayır Bu Tabloyu Siz Yaptınız”

Yıl: 1937… Yer: İspanya… Francisco Franco başta ve yaşanan kanlı bir iç savaş… Guernica İspanya’da bir kasabadır… Franco, Nazi ve Faşist İtalyan kuvvetlerinin yeni uçaklarını Guernica üzerinde test etmesi için izin vermiş ve bombardıman başlamıştı… 

1654 ÖLÜ

Bombardıman sonrası kasabada büyük bir katliam yaşandı. O güne kadar görülmemiş şiddette olan bombalamalar Guernica’yı yerle bir etti.  O dönemde Bask Hükümeti’nden yapılan açıklamaya göre ölü sayısı en az 1654, yaralı sayısı ise 889 idi. Guernica Bombalanmasının çoğunluğunu Alman Hava Kuvveti üstlenirken, İtalyan Hava Kuvveti’nin de yardımı olmuş ve kasaba üç gün boyunca yandı.  26 Nisan 1937’de gerçekleşen Guernica’nın bombalanması haberi kısa sürede Paris’e ulaştı.  Paris’te yaşayan Picasso da memleketindeki bu olayı gazeteden öğrenmiştir. Picasso’ya göre sanatçı, insanlığın ve uygarlığın en temel değerlerinin yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bir savaşta kayıtsız kalamazdı. Bu nedenle kendi memleketi Malaga’dan yüzlerce kilometre uzaktaki Guernica’da yaşananları bir şekilde ifadeye kavuşturmalıydı.  Bir şekilde anlatmalıydı savaşın yıkıcılığını, yaşanan katliamı, bombaların yaktığı ateşte yanan insanlığı. Anlatmalıydı Guernica’yı. 

KÜLLERİN RENGİ KALDI

Ve bunun için Balzac’ın öyküsünün de geçtiği Rue de Grands Augustins’de kiraladığı atölyede Mayıs ayında beyazın yerine adım adım siyah ve gri tonları geçiyordu.  Renksiz olacaktı Guernica. Çünkü solgun mavi ölmüştü. Geriye savaşın siyahlığı ve küllerin rengi kalmıştı. Bu sıralar İspanyol hükümeti 1937 yılında Paris’te gerçekleşecek Dünya Fuarı’nda sergilenmesi için Picasso’ya bir tablo sipariş etmiş ve sanatçı da kendisine bir resim konusu aramaktaydı. Guernica’nın bombalanmasını öğrendiğinde etkisinde kalan Picasso, duygularını resme yansıttı. İki ay kadar kısa sürede tabloyu bitirdi. Guernica, yaklaşık 3,5 metre yükseklik ve 7,8 metre genişlik ile dikkat çekici büyüklükte, tuval üzerine sadece siyah ve beyaz renklerde yağlı boya ile yapılmış bir resimdir. Yağlı boyayla yapılmasına rağmen siyah, beyaz ve gri renkleri barındıran Guernica, gazete fotoğraflarına benzer bir hava yakalamış ve savaşın sebep olduğu cansızlığı vermiştir.

RESMİN GİRMESİ YASAKLANDI

Guernica tablosu günümüzde en büyük savaş karşıtı resim olarak kabul edilir. Resmin sağ ucunda, açık bir kapıyla sonlanan siyah bir duvar vardır. Ortada sırtında mızrak olan at, insaniyetin kaba kuvvet karşısında pes edişini sembolize ediyor. Boğanın yanında belli belirsiz gözüken güvercin barışı temsil ediyor ama olanlara ağlamaktan başka yapabileceği bir şey yok.  Atın yanına düşmüş sürücünün kırılmış kılıcı yenilgiyi sembolize ediyor. Bazı eleştirmenler Guernica’yı 20. yüzyılın en önemli tablosu olarak görür. En ünlü savaş karşıtı tablo olduğuysa kesin. Guernica, sadece İspanya İç Savaşı’nın vahşetinin değil, modern savaşın neden olduğu ıstırabın da bir simgesi oldu. Pablo Picasso’nun başyapıtları arasında yer alan Guernica, en politik resim olarak tarihe geçmiştir. Her bir karede farklı olayın yansıtıldığı Guernica, geometrik ve izlenimci bir tablo olarak görülürken aynı zamanda kübizmin en önemli örneklerindendir. Franco hükümetin başında olduğu sürece resmin İspanya’ya girmesi yasaklanırken, eser birçok ülkede sergilenmiştir.

SAVAŞLARIN DİLİ OLDU
Resmin merkezinde acı içinde yıkılmak üzere olan, mızrakla vurulmuş bir at bulunur. Acı çeken atın üzerinde, göz şeklindeki çıplak bir ampul parlamaktadır. Atın altında bir askerin parçalanmış cesedi vardır. Asker, üzerinde çiçeklerin büyüdüğü kırılmış bir kılıç tutmaktadır. Sol tarafta yer alan büyük gözlü boğa, kucağındaki ölü çocuğa ağlayan bir kadının üzerinde durur. Atın sağ üst tarafında, bu vahşi sahnelere tanıklık ederek camdan içeri girmekte olan, korku dolu bir kadın figürü vardır. Kadın, elinde yanan bir gaz lambası taşır. Korku içindeki bir başka kadın sağdan yalpalayarak merkeze doğru ilerlemektedir. Kadın, parlayan ampule boş gözlerle bakmaktadır. Sağ uçta, dehşet içinde kollarını kaldırmış bir adam, yukarıdan ve aşağıdan ateşlerle sarılmıştır. Sanatçının resimde kullandığı semboller uluslararasıdır. Böylece tüm dünyada olan savaşların dili oluyor bu tablo adeta. Guernica’da, acı çeken insanlar ve hayvanlar ile kaos içindeki yıkılmış binalar betimlenmiştir. Katıldığı bir sergide Alman bir general Picasso’ya yaklaşır ve sorar; “Bu tabloyu siz mi yaptınız” Picasso’da; “Hayır, siz yaptınız” der.

//////////////////////////////////////////////////////

//////////////////////////////////////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

"Yolu bilmekle, yolda gitmek arasında bir fark vardır." The Matrix

//////////////////////////////////////////////////////

ÇİVİ

“Kazana yanaşırsan karası bulaşır; kötüye yanaşırsan belası bulaşır.” Türkmen Atasözü

//////////////////////////////////////////////////////

FIKRA

Kesinlikle
90 yaşında bir adam doktora gider. Doktor adamın sağlığını sorduğunda adam "Harika, 18 yaşında bir karım var ve benden hamile" der. Doktor bir kaç dakika düşündükten sonra adama döner ve “sana bir hikaye anlatacağım" der.  “Avlanmaktan çok hoşlanan bir adam varmış. Her gün tüfeğini alarak ava gidermiş. Fakat bir gün dalgınlıkla yanına tüfek yerine şemsiyesini almış. Ormana gitmiş. Ağaçların arasında yürürken karşıda bir geyik görmüş. Hemen şemsiyeyi çıkartmış nişan almış ve ... pat ... geyik yere yığılmış." Adam şaşırmış ve doktora dönerek  "Olamaz ... Başka birisi vurmuş olmalı" demiş. Doktor "KESiNLiKLE!"