Ortaklığın giderilmesi davası, paylı ya da elbirliği ile mülkiyete konu olan taşınmaz veya taşınır mallarda paydaşlar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirerek, kişisel mülkiyete geçmeyi sağlayan bir dava türüdür. Ortaklığın giderilmesi davaları, tarafların hem davacı hem de davalı durumda olduğu iki taraflı davalardandır.
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün 2021 yılı Adalet İstatistikleri raporuna göre, hukuk mahkemelerine yıl içinde açılan toplam dava konusu sayısı 2.565.387’dir. Açılan davaların konusuna bakıldığında, ilk on sırayı veraset, alacak, boşanma, vesayet, tazminat, itirazın iptali, şikâyet, tapu iptali ve tescil, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) ve tespitin aldığı görülmektedir. 2020 yılında 38.224 adet, 2021 yılında 54.314 adet açılan dava sayısı ile 2020 ve 2021 yılında hukuk mahkemelerine açılan toplam davalardaki değişime bakıldığında, 2021 yılında en fazla %42,1 artış oranı ile ortaklığın giderilmesi davası olduğu görülmektedir.
Ortaklığın giderilmesi davasını açma hakkı paydaşlar veya ortak maliklere aittir. Paydaşlar bu davayı beraber açabilecekleri gibi her biri davayı ayrı ayrı açabilmektedir. Ortaklığın giderilmesinden doğan davalarda, taşınır veya taşınmaz mal ve haklar için dava konusu malın değerine bakılmaksızın, görevli mahkeme, Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.
Taşınmazın aynından doğan davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Türk Medeni Kanunu gereğince ortaklığın giderilmesi davalarında paylaşma; “Malın Aynen Bölüşülmesi” veya “Pazarlık/Açık Artırma ile Satış Yoluyla” iki şekilde gerçekleşmektedir.
Taşınır ve taşınmaz tüm mallardaki ortaklığın giderilmesinin aynen taksim veya satış yoluyla gerçekleştirilmesine ilişkin verilen yargı kararları, kesinleşmelerinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinde yerine getirilmelidirler.
Davanın tarafları, paylaşmanın giderilmesi biçimlerinden birinde anlaşamazlarsa, malın aynen bölüşülmesi için taraflardan yalnızca birinin talepte bulunması yeterlidir. Hâkim yapılan talebin ardından malın aynen taksim suretiyle paylaştırılmasına karar verir. Ancak bu karar verilmeden önce taksim yapılmasının mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır. Taraflarca malın aynen bölüşülmesi, malda önemli bir değer kaybına yol açmakta veya başkaca koşullar ve durumlar sebebiyle mümkün değilse ortaklığın malın pazarlık/açık artırma satışı ile giderilmesine karar verilir.
Özellikle miras ile kalan malların paylaştırılmasında taraflar genelde anlaşmaya varamamakta ve açılan dava sonunda mallar icra yoluyla açık artırmada satılarak, bedeli taraflar arasında paylaştırılmaktadır. Ancak elde edilen gelirin bir kısmı, yargılama masraflarına gitmektedir. Arabuluculuk alternatifinin hukukumuza girmesi ile birçok özel hukuk uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulmaktadır. Ortaklığın giderilmesi sürecinde de arabulucu ile çözüm yolu mümkün hale gelmiştir.
Ortaklığın giderilmesi davaları niteliği gereği iki taraflı davalardır. İster davalı olsun ister davacı olsun taraflar aynı haklara sahip olduğundan davanın kazanılması ya da kaybedilmesi söz konusu değildir. Bu nedenle ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıkları niteliği itibariyle arabuluculuğa uygun olan uyuşmazlıklardandır.
Ortaklığın giderilmesinden kaynaklanan arabuluculuk süreci, ihtiyari olması sebebiyle belirli bir süre öngörülmemiştir. Taraflar dava açmadan önce ya da dava sırasında arabulucuya başvurabilmektedir. Arabuluculuk sürecinde önemli olan uyuşmazlığın, arabuluculuk ile çözümünün mümkün olmasıdır. Açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası olması, arabuluculuk yoluna başvurmaya engel değildir. Bilakis arabuluculuk sonunda anlaşmaya varılması, davayı sulh yoluyla sona erdirme ve varılan anlaşmayı mahkeme hükmüne dönüştürme imkânı sağlar.
Arabuluculuk sürecinin sonuçlanmasıyla taraflar aralarında anlaşmaya varırlarsa, anlaşma tutanağı düzenlenir. Taraflar anlaşma tutanağı için görevli sulh hukuk mahkemesinden ‘icra edilebilirlik şerhi’ almalıdırlar. Bu belge ilam niteliğinde belgedir.
Elbirliği halinde mülkiyet tipinin en önemli özelliği, birden fazla kişinin bir malın tamamında mülkiyet hakkına sahip olmasıdır. Bu durum sebebiyle de ortaklık süresince malikler, malda taksim ve paylı mülkiyetin aksine kendi hisselerinde tasarruf gerçekleştirememektedirler. Tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekmektedir. Elbirliği ile mülkiyet halinde tarafların arabulucuya gitmeleri için tarafların bu yönde ortak iradeleri ve beraber hareket etmeleri gerekmektedir. Hangi malların arabuluculuk sürecine konu olacağı ise tarafların aralarında alacakları oy birliği kararı ile belirlenecektir.
Paylı mülkiyette her ortağın eşyanın her yerinde kendisine ait pay oranınca diğer ortaklar ile aynı derecede hakkı bulunmaktadır. Paylı mülkiyet halinde paydaşların, ortaklığın giderilmesi için arabuluculuk sürecine gitmeleri de ihtiyaridir, uyuşmazlığın çözümüne ister birlikte, ister ayrı ayrı dâhil olabilmektedirler.
Ortaklığın giderilmesi sürecinde tarafların arabulucuya başvurmaları kişilere bazı avantajlar sağlamaktadır. Taraf sayılarının çok fazla olması nedeniyle, dava süreçlerinde iletişim eksikliği yaşamaları muhtemeldir. Malın satışı gerçekleştiğinde, tarafların memnun olmayacakları durumlar ortaya çıkabilmektedir. Davaların sonuçlanma süreçlerinin uzun sürmesi sebebiyle de, dava açılmadan önce arabulucuya gidilmesi herkes açısından makul bir çözüm yolu sağlamaktadır.
Kamuoyunda 7. Yargı Paketi olarak anılan Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağına göre, “Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin” uyuşmazlıkların zorunlu arabuluculuğun kapsamına alınması öngörülmektedir.