3,5 yıldır Odunpazarı Kaymakamlığı görevini başarıyla yapan Ömer Ulu Eskişehir’deki ilk röportajını Haberes Dergisi’ne verdi.
Haberes Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Aydıner ile keyifli sohbet gerçekleştiren Ömer Ulu; “Eskişehir Yunus Emrelerin, Tabduk Emrelerin, Seyit Battal Gazilerin, Sücaattin Velilerin sevgisi, saygısı ve kardeşliği ile toprakları yıkanmış bir vatan parçası. Şehrin her noktasında bu sevgiyi ve hoşgörüyü; bu farklılığı hissediyorum. Bugüne kadar bu ruhu zedeleyecek hiçbir olay ve konuşmayla karşılaşmadım” dedi.
Kaymakam, Vali Yardımcısı ve Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanı olarak görev yaptığınız yerlerde hep güzel izler bıraktınız. Bu başarınızın sırrı nedir?
Bugüne kadar çok sevdiğim ve hayatımı hizmetine adadığım Devletimizin çok değişik kademelerinde görev yapmak nasip oldu. Bu açıdan kendimi çok şanslı sayıyorum. Görev yaptığım yerleri kısaca belirtmem gerekirse; Türkiye’nin değişik yerlerinde 18 yıl kaymakamlık yaptıktan sonra kulvar değiştirerek Ankara Büyük Şehir Belediyesi’nde otobüs, raylı sistem, gaz ve yol sinyalizasyon işlerinin yapıldığı EGO Genel Müdürlüğüne geçtim. 2011 yılında oradan istifa ederek geri İçişleri Bakanlığına Hukuk Müşaviri olarak döndüm ve 4 yıl bu görevde kaldım. 2015 yılında Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesine atandım. Bu görevim esnasında 15 Temmuz Darbe Teşebbüsünden sonra Kaçakçılık İstihbarat Dairesinin yanı sıra Bilgi İşlem Daire Başkanlığı görevini de yürüttüm. 2020 yılında Kırıkkale Vali Yardımcılığı görevine geçici olarak görevlendirildim. 2021 yılında Odunpazarı Kaymakamı olarak atandım ve o günden beri büyük bir mutlulukla bu görevi sürdürüyorum.
Yaptığım tüm bu görevler esnasında her birimde çok güzel şeyler öğrendim ve çok güzel insanlar tanıma fırsatı yakaladım. Bizim gibi Milletimize hizmet etme şerefi bahşedilen görevlerde hep geçici olduğumuzu ve hep bir bayrak yarışının sırası gelen yarışmacıları olduğumuzu unutmadan görev yapmaya çalıştım. Geriye kalan şeyin sadece hoş bir sada olduğunu da hafızımızın bir yerinde tutup unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Bizim insanımız çok varlıklı bir geçmişten gelmiyor ve hepimizin anılarını yokluklar süslüyor maalesef. Dolayısıyla yokluklara alışığız. Ama insanımızın gönlü çok zengin oldu her zaman ve çok geniş. En büyük güzelliğin ve başarının onların gönlünü alacak niyet ve zerafette hizmet götürebilmekte olduğuna inandım ve buna uygun davranmaya çalıştım. Görev yapılan yerlerde ki vatandaşlarımızın hassasiyet ve ihtiyaçları doğrultusunda hizmetleri planlar ve var olan potansiyelleri harekete geçirmeye odaklanırsanız sanırım başarılı işlere de imza atmış oluyorsunuz. Meslek hayatımda hep ayrıldıktan sonra hoş bir sada bırakabilmeyi önemsedim. Umarım bu konuda bir nebze de olsa iz bırakabilmişimdir. Şükürler olsun ki artık bedeni doyuran alanlarda çok yoksunluğumuz kalmadı. Ülke olarak önemli alt yapı hizmetlerini tamamlamayı başardık. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.
Odunpazarı Kaymakamı olmadan önce kentimize hiç geldiniz mi? Eskişehir ve Eskişehir halkı ile ilgili izlenimleriniz nelerdir?
Ben Erdoğmuş Köyü, Gediz/ Kütahya doğumluyum. Onun için Eskişehir’den çok defalar geçtim. Bir keresinde de küçük oğlumun ısrarı ile Eskişehir’e balaban köftesi yemek için bir günlüğüne gelip gitmiştim. Eskişehir’e atanıp burada görev yapmaya başladıktan sonra daha sık ve daha fazla gelip Eskişehir’i gezmediğime çok pişman oldum. Çünkü bir şehri gerçek manada tanımanın yolu o şehirde yaşayan insanları, o şehri tanıyıp, onlarla beraber anı biriktirmekten geçiyor. Biz sadece gelmiş ve Odunpazarı Evleri’nin olduğu bölgeyi gezip gitmiştik. Dolayısıyla Eskişehir’in ruhunu anlamak ve insanın yüreğinin güzelliğini keşfetmekten mahrum kalmışız. O ziyaretimizde birçok şeyi eksik bırakmışız ama kaderimizde burada çalışmak ve bu eksikliğimizi tamamlamak varmış.
Burada yaklaşık 3.5 yıldır görev yapıyorum ve bu sürenin tamamında ailemle birlikte hep çok güzel hatıralar biriktirdik. Çünkü hem şehir olarak Eskişehir çok güzel ve derinlikli bir şehir hem de Eskişehirli hemşehrilerimiz çok zarif ve güzel insanlar. Çok hoşgörülü bir toplumsal yapının olmasında ki tarihi arka planı görmekten de çok mutluyum. Yaptığım konuşmalarda da sık sık vurguladığım gibi Eskişehir Yunus Emrelerin, Tabduk Emrelerin, Seyit Battal Gazilerin, Sücaattin Velilerin sevgisi, saygısı ve kardeşliği ile toprakları yıkanmış bir vatan parçası. Şehrin her noktasında bu sevgiyi ve hoşgörüyü; bu farklılığı hissediyorum. Bugüne kadar bu ruhu zedeleyecek hiçbir olay ve konuşmayla karşılaşmadım.
Elbette sonradan Balkanlardan göçle gelen hemşehrilerimiz bu hoşgörü ve sevgi ortamına ilave katkılar sağlayarak Eskişehir’de ciddi bir sanayinin oluşmasına öncülük etmişler. Sanayinin oluşması ile beraber komşu yerleşim yerlerinden vatandaşlarımız Eskişehir’e gelip açılan işyerlerinde çalışarak yerleşmiş ve onlarda bu güzel yapıyla uyumlu bir yaşam inşa etmeyi başarmışlar. Son olarak Anadolu Üniversitesinin kurulması ile beraber Türkiye’nin her yerinden öğrenciler Eskişehir’e gelmişler ve onlarda burada var olan güzel yapı ile enteğre olmuşlar. Eskişehir sanırım burada eğitim görüp sonrasında en çok öğrencinin hayatını kurduğu yerlerin başında geliyor. Bütün bu sürecin sonunda Eskişehir’e gelenlerin tamamı aynı temel üzerine, ortak bir kültür ve yaşam tarzı inşa etmeyi başarmışlar. Sonucunda Eskişehirli olmak; herkesin mutlu olmasını sağlayan, başkalarının yaşam tarzına saygılı, konan kurallara azami uyma becerisi gösterebilen ortak bir kültür haline gelmiş. Bizde ailecek bu kültürün bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz ve bugüne kadar Eskişehir’e hizmeti geçmiş herkese çok teşekkür ediyoruz.
Odunpazarı ilçesinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Odunpazarı İlçesi tarihi, ekonomik dinamizmi, potansiyelleri ile Eskişehir’in özel bir alanı. Dolayısıyla geleceğinin çok parlak olduğunu görüyorum. Özellikle Odunpazarı evlerinin olduğu bölge yakın vilayetlerimizden başlamak üzere tüm Türkiye’de merak edilen ve ziyaret edilmek istenen bir yerimiz. Tarihi evlerin restorasyonu fikri tarihi potansiyelin harekete geçirilmesi açısından hayati derece de önemli bir karar olmuş. Restorasyonlar da aslına uygun olarak yapıldığı ve korunduğu için de bir yıldız gibi parlıyor. Emeği geçen herkese teşekkür borcumuz olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde bu bölgede inşa edilen müzeler tarihi yapının zenginliğine hem ilave katkılar sunmuş hem de daha da zenginleşmesini sağlayarak birçok yerde başarılamayan çeşitliliği hayata geçirmiş. Bu özelliklerinin yanında Türklerin ilk yerleşik hayata geçtiği Kurşunlu Külliyesinin bulunduğu alan da yine Odunpazarı turizmi için ayrı bir cazibe merkezi olarak değer katmaya devam etmektedir.
Odunpazarı sınırlarında kalan Organize Sanayi Bölgesi de Ülkemizin en büyük ikinci organize sanayisi olarak ekonomimize çok önemli katkılar sağlamaktadır. Dolayısıyla Odunpazarı’nın geleceğini çok parlak görüyorum.
Odunpazarı Kaymakamlığı olarak yaptığınız ve yapmayı düşündüğünüz projeler hakkında bilgi verir misiniz?
Odunpazarı çok büyük bir ilçe olduğu için elbette Kaymakamlık olarak hayata geçirmeye çalıştığımız projelerin hepsine burada yer verilemez ama önemsediğim projelerden bazılarından bahsetmek isterim. Eskişehir’in en önemli özelliklerinden birisi engelli dostu bir şehir olmasıdır. Diğer şehirlerle kıyaslanamayacak sayıda ilave imkanlar sunuluyor özel vatandaşlarımıza. İlçede göreve başladığım dönemlerde Vakıf yönetiminde ki arkadaşlara tüm engelli vatandaşlarımıza ulaşılmasını ve tüm ihtiyaçlarının bize gelme ihtiyacı olmayacak şekilde karşılanmasını söylemiştim. Bu manada yürüme, işitme ve görme engeli olan vatandaşlarımızın tümüne ulaşmaya çalıştık. İhtiyaçlarını düzenli olarak gidermeye çalışıyoruz.
İkinci olarak kadınlarımıza yönelik çalışmaları önemsiyoruz. Özellikle onların sağlığı bizim için çok önemli. Dolayısıyla Sağlıklı Yaşam Merkezlerimizde hastalanmadan önleyici sağlık çalışmaları kapsamında hem gezici tırımızla hem de Merkezlerimizde sağlık tarama hizmetlerimize mümkün olduğunca çok kadınımızı dahil etmeye çalışıyoruz. Bu manada sivil toplum kuruluşlarımızla koordinasyon içerisinde bu hizmete katılımı arttırmaya çalışıyoruz. Yeri gelmişken bu çalışmamıza çok katkı sağlayan Ticaret Odası Başkanı Metin Güler’e, Organize Sanayi Başkanımız Nadir Küpeli’ye ve Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Başkanı Ekrem Birsen Bey’e teşekkür etmek isterim. Önümüzde ki dönemde kadınlarımızda yaygın bir kanser türü ile ilgili sembolik aşı çalışması yapacağız. HPV aşısı dediğimiz bu aşının zorunlu aşılar kapsamına alınması için bir farkındalık çalışması olacak bu. Yine bu konuda da odalarımız aktif olarak bu çalışmamıza katkı sağlayacaklar.
Sanayimizin en önemli sorunu ara eleman ihtiyacı olduğu için ilçe milli eğitim müdürlüğünde ki arkadaşlarımız bir model geliştirerek bu ihtiyacı karşılamak amacıyla örnek bir protokol yaptılar. Odunpazarı Kaymakamlığımız, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüz ve Alp Havacılık arasında protokol imzalanmıştır. Buna göre ilçemizde yer alan ortaokullarda, belli bir plan dâhilinde tanıtım çalışmaları yapılmış, LGS puan sıralamasına 13 öğrenci “Bilgisayarlı Makine İmalatı” alanında öğrenim görmeye başlamışlardır. Bu öğrenciler, koordinatör olarak belirlenen Turgut Reis Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde teorik eğitimlerini almaktadırlar. Öğrencilerimiz asgari ücretin yüzde otuzu kadar maaşlarını almakta, öğrencilerimizin sigortaları yatmakta ve her türlü öğrenim giderleri Alp Havacılık tarafından karşılanmaktadır. Dört yılın sonunda öğrencilerimiz, Europass belgesi, lise diploması ve ustalık belgesine sahip olacaklardır. İsteyen öğrenciler tercihleri doğrultusunda Alp Havacılıkta kıdemli teknisyen olarak görev yapabileceklerdir. Alp Havacılık gelecek yıllarda da ikili mesleki eğitime öğrenci alacak olup alacağı öğrenci sayısını 20'ye çıkarmayı hedeflemektedir.
“İkili Mesleki Eğitim” kapsamında 13 öğrencimiz alanlarıyla ilgili fuarlara gitmişler, proje yazma eğitimleri almışlardır. Öğrencilere ve ailelerine Alp Havacılık sponsorluğunda alan uzmanları tarafından “Aile İçi İletişim” seminerleri düzenlenmiştir. Aynı zamanda bu öğrencilerimiz Bursa’daki Bosch fabrikasına düzenlenen teknik geziye ve Çanakkale Şehitliği’ne düzenlenen kültürel geziye katılmışlardır.
Özellikle Milli Eğitimde birçok alanda çok başarılı işlere imza atıyor arkadaşlarımız. Burada özellikle belirtmek isterim ki hem öğretmenlerimizin motivasyonu, hem okul müdürlerimizin yöneticiliği ve hem de ilçe milli eğitim müdürlüğümüzün koordinasyon becerisi sonucu ülke çapında başarılı işlere imza atılmaktadır. Erzurum'da düzenlenen 16. Uluslararası MEB Robot Yarışmasında, "Tasarla Çalıştır" kategorisinde Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile "Sabit Kanat" kategorisinde "Eren Bülbül" robotuyla Turgut Reis Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi dünya birincisi olmuştur. 5-8 Eylül de Antalya da düzenlenen TEKNOFEST Turizm Teknolojileri yarışmasında Eskişehir Fatih Fen Lisesi öğrencileri "En iyi sunum" dalında ödüle layık görülmüştür. "BİLSEM' ler Arası Eğitsel Dijital Oyun Geliştirme Yarışması" nda Emine Emir Şahbaz Bilim ve Sanat Merkezinden 7 öğrencimiz Türkiye genelinde ödül aldı.
Huzur ve güvenliğin sağlanması için de insanlarımızı yoran birçok suç türü ile güvenlik birimlerimiz amansız bir mücadele yürütmektedir. Tefecilik ve kara paranın aklanmasına yönelik jandarmamızın yaptığı operasyonlar; Emniyet Müdürlüğümüzün yaptığı Türkiye çapında ki operasyonları ile İlçemizin daha huzurlu bir yer olması için gece gündüz demeden çalışan güvenlik çalışanlarımıza da teşekkür ediyorum.
Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanı olarak da önemli işlere imza attınız. Bu çalışmalarınızdan bilgi verir misiniz?
Kaçakçılık İstihbarat Daire Başkanı iken iki alanda etkili hizmetler götürmeye çalıştık. Birincisi; Bir dönem PKK Terör Örgütü’nün çok kullandığı EYP (El Yapımı Patlayıcı) konusunda çözüm üretme ve yapımını engelleme görevi bize verilmişti. Yaptığımız çalışmaların sonucunda Örgüt EYP yapacak ekipmanlara ulaşamaz hale gelmiştir. Burada geliştirdiğimiz yöntem bütün dünyaya örnek olacak niteliktedir.
İkincisi uyuşturucu ile mücadele koordinasyon kurulunun sekreterya görevi dairemiz tarafından yürütülüyordu. Özellikle arzla mücadele çalışmaları kapsamında çok gayretimiz oldu o dönem. Birleşmiş Milletlerde ki toplantıların tamamına Heyet Başkanı sıfatı ile katılarak katkı sağlamaya çalıştım.
Sizce Eskişehir’in en büyük sorunu nedir? Kentimizin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bence Eskişehir çok önemli sorunlarını yenmiş ve huzur içinde yaşanabilecek bir şehir. Günün belli saatlerinde ki trafik yoğunluğu çözüme muhtaç bir alan olarak söylenebilir. Birde kiraların aşırı yükseldiği bir dönemden geçiyoruz. İleriye yönelik konut sayısını ihtiyaç oranında artırarak kiraların dengelenmesi sağlanabilir diye düşünüyorum.
Odunpazarı’nda astınız olan bürokratlarla diyaloglarınız nasıl? Sizden korkuyorlar mı?
Beraber çalıştığımız arkadaşlar bilir ben yönetimde istişareye ve ortak akılla karar alınmasının önemine yürekten inanırım. Özellikle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Tüketici Hakem Heyetinde ki arkadaşlarımızla karar alırken mutlaka herkesin görüşünün karara yansımasını sağlamaya çalışırım. Beraber çalıştığımız arkadaşlarla ast üst ilişkisi olduğu ve belli bir disipline dayanması gerektiği için elbette bir mesafe oluyor ama korkmaları için bir sebep olduğunu zannetmiyorum.
Odunpazarı Bölgesi’ndeki okullarımızın eğitim durumunu nasıl buluyorsunuz?
Odunpazarı Bölgesinde ki eğitimin ortalamanın çok üstünde olduğunu görüyorum. Yukarıda bazı çalışmaları rakamlarla ifade ettiğim için burada tekrarlamak istemem. Her kademede çok başarılı bir ekip var. Ayrıca şunu da ifade etmek isterim ki velilerimizin eğitime olan ilgileri de en üst düzeyde. Böyle olmasından, okul aile birliklerimizin okul yönetimlerimizin önemli paydaşları olmalarından da çok memnunuz.
Eğitim demişken bir konunun da daha altı mutlaka çizilmeli. Eskişehir’de hayırsever vatandaşlarımıza da minnet borçluyuz çünkü eğitimin önemli ihtiyaçlarından olan okulların inşasına çok ciddi katılımları var; Allah onlardan razı olsun. Bu dönem içerisinde bazı hayırsever vatandaşlarımızın okul inşaat katkılarını şu şekilde sıralamak isterim.
TEV Tuna - Orhan Nail İzgi Anadolu Lisesi
Valiliğimiz ve Türk Eğitim Vakfı (TEV) arasında imzalanan protokol gereği hayırseverlerimiz tarafından Sümer Mahallesinde yaptırılan 24 derslikli TEV Tuna - Orhan Nail İzgi Anadolu Lisesinin açılışı gerçekleştirildi.
Hacı Hatice Ongurlar Ortaokulu
Eskişehirli hayırsever iş insanı Hacı Avni Ongurlar tarafından merhum anneleri emekli öğretmen Hacı Hatice Ongurlar adına Sümer Mahallesinde yaptırılan 32 derslikli Hacı Hatice Ongurlar Ortaokulu'nun açılışı gerçekleştirildi.
Ufuk`un Nebi Özel Eğitim Anaokulu
Hayırsever katkısıyla yapılan 12 derslikli okulumuz 2024-2025 eğitim öğretim yılında öğrenci alımına başlamıştır.
Firuz Kanatlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Eskişehir Valiliği himayelerinde Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Hayırsever Eti Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş arasında imzalanan protokolde Millî Eğitim Bakanlığınca yıkım onayı verilen Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesine ait binaların bulunduğu alana hayırsever Eti Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından 24 derslikli okul, Motorlu Araçlar Atölyesi, Endüstriyel Otomasyon Atölyesi, İnşaat Teknolojileri Atölyesi, Spor Salonu binalarının yapım çalışmaları devam etmekte.
Ömer Ulu nasıl bir çocuktu? Çocukluk yıllarınızda Kaymakam olmayı hayal ediyor muydunuz? O yıllarda da arkadaşlarınıza liderlik ediyor muydunuz?
Ömer Ulu çok çalışkan bir çocuktu diyebilirim. Köy şartlarından çıkıp başarılı olmak o zamanlar çok kolay değildi, çok çalışarak ancak hedefinize ulaşabilirdiniz. Bende hedefime ulaşabilmek için çok çalıştım. Kaymakamlık çocukluk hayalimdi. İlkokulda öğretmenlerimiz ne olmak istiyorsun diye sorduğunda; ben hep kaymakam olacağım derdim. Aslan burcu olduğum için olsa gerek küçükken de arkadaş gruplarımın önde ki kişisiydim.
Kaymakam olarak çok anınız vardır. Haberes okurlarına ilginç bir anınızı anlatır mısınız?
Evet çok anım var; hatta anılarımı yazdığım yayınlanmış bir kitabımda var.
Lalapaşa’nın tam ortasından geçen yol ilçeyi batıdan doğuya ikiye ayıyordu. İlçenin tek ana caddesi olduğu için buraya "Mecburiyet Caddesi" diye isim de takmıştık. Hükümet Konağı bu yolun tam ortasında bulunuyordu. Konak üç katlı tipik projelerden birisiydi. Kaymakamlık makam odası Hükümet Konağının ikinci katında bulunuyordu. Odaya her varışımda Kaymakamlık hizmetlisi İsmail Bey karşılıyordu beni. Edirne'de tanıdığım birçok kişi telefonda kendisini "Kaymakamlık Özel Kalem Müdürü" olarak tanıtan bu kişiyi merak ederdi. Sekreterlik odasına girdiğimde sakallı ve takım elbiseli bir bey ayağa kalkıp, elini bana uzatarak:
-İyi günler Ömer Kardeş dedi.
Daha önce tanışmadığım birinin böyle hitap etmesi beni kızdırmıştı. Kızgınlığımı belli etmeden odama girdim. İsmail Bey ardımdan odaya girerek yeni atanan İlçe Müftüsü’ nün ziyarete geldiğini söyledi. Gelmesini söyledim.
İçeriye biraz önce bana "Ömer Kardeş" diye kitap eden kişi girdi. Kızgınlığım bir kat daha arttı. Bir kamu görevlisi nasıl olur da amiri durumda olan kişiye böyle hitap edebilirdi?
Müftü Bey İlçeye yeni atandığını, nezaket ziyareti için geldiğini anlatıyordu ama ben o an onu dinlemeye hiç niyetli değildim. Sürekli onu nasıl tersleyeceğimi düşünüyor, bunun için fırsat kolluyordum. Konuşmanın sonunda göreve başlama yazısını bana uzatıp imzalamamı rica etti. Yazıyı dikkatlice okuyunca yeni atanan müftünün adının Ömer, soyadının da Kardaş olduğunu şaşırarak gördüm. Yazıyı, imzalayıp kendisine verdim. Hayırlı olsun diyerek yolcu ettim. Meğer adamın adı Ömer, soyadı Kardaş’mış o elini bana uzatırken kendini takdim etmeye çalışıyormuş.
Bu anıların yazarının isminin de Ömer olması yanlış anlamaya neden olmuştu.
Hayatınızda kırılma anı neydi?
Hayatımda ki kırılma anı Almanya’dan dönmeye karar vermemdi. Babam 1970 yılında işçi olarak Almanya’ya gitmişti. 1975 yılında da bizi oraya götürdü. Beni hem Almanların hem de Türklerin birlikte eğitim gördüğü Okula kaydettirdi. Sınıfımda ki bütün öğrenciler Almanya’da uzun zamandır bulundukları için Almancayı çok iyi konuşuyorlardı. Ama benim Almanca bilgim hiç yoktu. Hemen okula kaydolduğum için kursa da gidememiştim. Özellikle Almanca derslerinden hiçbir şey anlamıyordum. Okula devam etmem durumunda başarılı olamayacağımı görüyordum. Orada kalıp işçi olmayı istemedim ve bir gün babama ben Türkiye’ye dönmek istiyorum; dönüp okuyup kaymakam olacağım dedim. Babamın da anlayış göstermesiyle ailemi Almanya’da bırakarak döndüm ve çok uzun süren bir yalnızlık dönemim oldu. 1990 yılında kaymakam olarak bulunduğumuz şehir olan Wuppertal’a ziyarete gittim ama babam kalp krizi sonucu 1989 yılında vefat ettiği için o bunu göremedi.
Hiç keşkeleriniz oldu mu?
Yaratılmışların içinde hata yapma hakkı tanınmış tek varlık insandır. Melekler, şeytan, hayvanlar ve ağaçlar hata yapmazlar, yapamazlar. İnsan hayatı boyunca hata yaparak hayat yolunda ilerler. Burada ki incelik yapılan hatalardan ders alarak tekrarlamamak ve hataya karşı müsamahalı olabilmektir. Özellikle çocuklarımız hata yaptığında ama fakat demeden dağ gibi arkalarında durabilmek onlara sunulacak en güzel armağandır. Her hata; sonrasında bir pişmanlığı bünyesinde barındırır. Bende yaptığım yüzlerce hatadan dolayı pişmanlık duyduğum için hayatım keşkelerin sayacı oldu diyebilirim. Sadece yaptıklarımdan dolayı değil yapamadığım pek çok şeyden dolayı da keşkelerim olmuştur.
Ömer Ulu en son ne zaman ağladı?
Ben çok kolay ağlayan bir insanım. Özellikle bazı Türk filmlerinde ve bazı şarkılarda hemen ağlarım. Mesela Ekşi Elmalar filmini ne zaman izlesem ağlıyorum. O filmde yüreğime dokunan bir şey var. Gözlerinden yaş gelmeyenlerin gönüllerinde gök kuşağı açmaz lafının doğruluğuna yürekten inanırım.
Kaymakam Ömer Ulu en çok neye kızar?
Vefasızlığa çok kızarım. Hemen o noktaya gelmem ama açıkça ve ısrarla vefasızlığını gördüğüm insanla tüm ilişkimi keserim.
Zor insan mısınız?
Her insan kocaman bir dünyadır. O dünyanın içinde çok güzellikler olduğu gibi çirkinlikler ve zorluklarda vardır. 15 yıl yalnız, ailesinden uzak; anne baba sevgisinden mahrum bir hayat çok şeyin eksik kalmasına neden oluyor. İnsan tam olmayınca da zor olabiliyor.
En çok neye gülersiniz?
İçinde zeka barındıran tüm fıkralara daha çok gülerim. Ayrıca sıra dışı komik olaylarda hep gülümseme sebebim oluyor.
Asla yapmam dediğiniz bir şey var mı?
İnsan bu yaşa gelince asla dememek gerektiğini; asla yapmam dediğin birçok şeyin kendisini sana dayatarak yaptırdığını görüyorsun ve hepsi küçük yenilgilerin olarak kayda geçiyor. Devlette görev yaparken yapabileceğim şeyi yalvartmadan hemen yapmaya; yapamayacağım bir şeyi de gerekçesini söyleyerek yapamayacağımı söylemeyi prensip edindim. Dolayısıyla bunun dışına çıkmamaya çalışıyorum sadece.
Hangi konu açıldığında sıkılırsınız?
Derinliği olmayan konuların devlet adamları tarafından sürekli tekrar edilmesinden sıkılırım. Sadece sorunların konuşulup çözüm adına bir görüşün dillendirilmemesinden çok sıkılırım. Çünkü yönetici sorunları tespit edip çözümü konuşan kişi olmalıdır. Sürekli sorunu konuşup çözümü geliştiremeyen yöneticiler sorunu çözmek yerine sorunun parçası haline gelerek sorunların esiri olurlar. Bu beni kızdırıyor. Birde bir sorunun nasıl çözüleceğini bilip; çözülemiyor olduğunu görmek kızdırıyor beni.
Kendinizde neyi değiştirmek istersiniz? Veya hangi özelliği eklemek istersiniz?
Ani kızgınlıklarım oluyor; bu özelliğimi sevmiyorum ve imkanım olsaydı bunu değiştirmek isterdim. Kızdığım zamanlarda daha sakin olabilmeyi başarmakla değiştirmek isterdim elimde imkan olsaydı.
Haberes okurlarına son bir mesajınız var mı?
Tüm okurlarınıza ve Eskişehirli Hemşehrilerime; yürekleri hangi güzellikler için çarpıyorsa, zamanın en kısa diliminin tüm o güzellikleri kendilerine getirmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum.