Satranç oynayanlar bilirler. Rakip oyun sırasında ‘üç hamle sonra mat’ der. Siz oyunu çözersiniz ama iş işten geçmiştir. Çaresiz hamleler tamamlanır mat olursunuz.
Bir yılan uzmanına, kobra sokarsa ne yapmak lazım demişler, O da bir duvara yaslanın sessizce ölümünüzü bekleyin demiş.
Sanki son gelişmeler bunlara benziyor. Rüyamızda görsek inanmayacağımız olayları yaşıyoruz. İktidar el birliğiyle binlerce insanın ölümünden sorumlu birini serbest bırakmak için uğraşıyor, alt yapısını hazırlıyorlar.
Bu caninin yargılanması da dünyanın gözü önünde hiçbir şaibeye yer bırakmadan adaletli bir şekilde yargılandı ve hak ettiği cezayı aldı. Kimsenin bu yargılamaya diyeceği bir şeyi yok.
Sözde terörü bitirme bahanesiyle bunu serbest bırakmaya çalışıyorlar. Bu çıkacak kurduğu örgüte ‘silahları bırakın biz artık terörü bitiyoruz, örgütü lav ediyoruz’ diyecek. Örgüt lav olacak terör bitecek.
Terörün bitmesini istemeyen bir kişi bile çıkmaz tabii ki terör bitsin istiyoruz, kan dökülmesin istiyoruz, askerimiz şehit olmasın, gazi olmasın istiyoruz.
Bitirilen ya da bitmeye çok yaklaşmış bir terörü bitirmek için terör örgütü liderinden yardım istenir mi? Ömrünü bu işlere vakfetmiş birçok generalimiz televizyonlarda konuşuyorlar. Hepsinin bu konuda ortak görüşü teröristle konuşulmaz müzakere edilmez, mücadele edilir diyorlar.
Şimdi ürpererek konuyla ilgili görüşmeleri izliyoruz, İmralı’yla görüşmeler, partilerle görüşmeler derken görüşme sirkülasyonu sürüyor. Basına yansıyan haberlere göre İmralı canisi kendisiyle beraber 4750 PKK’lının da serbest bırakılmasını talep etmiş .Daha ortada bir şey yok, kendisini koskoca Türk devleti muhatap kabul edince taleplerini sıralamaya başlamış. Önemli taleplerinden biri de bu konunun bir devlet hakemliğinde çözülmesini talep etmiş. Bu o kadar tehlikeli bir talep ki sonu federasyona kadar gidecek bir süreç hedefleniyor.
İnsan aklıyla alay ediyorlar. ABD gözlerimizin önünde 6000 tır silah taşıdı, havadan taşınan silahlar hariç. Orada PKK, PYG‘ye ortalama 150 000 mevcutlu bir ordu kurdurdu ve ABD bunları desteklemeye devam ediyor. Geçen ki yazımda da belirtmiştim, ABD kurdurduğu bu oluşumu ne Apo’nun demesiyle ne Demirtaş’ın ne de DEM’ in demesiyle dağıtmaz.
Görünen şu, ülkemiz çok ciddi uluslararası bir komployla karşı karşıya. Bu tehlikeden çok hızlı bir şekilde çıkmamız lazım.
Şunu da bu arada söyleyelim. Kürtlerin özgürlük hareketi diye yutturulmaya çalışılan PKK bir Ermeni terör örgütüdür. Kurucusu olan şimdi serbest bırakmaya çalışılan Apo Ermeni‘dir ve kürtçe bilmemektedir. Adı Artin Agopyan’dır. DEM denilen partinin birçok mensubu da Ermenidir. Tarihçi Prof Dr. Yusuf Halaçoğlu bunların şeceresini çıkartmış ve yazılarıyla paylaşmıştır. Güneydoğuda yaşayan Kürt halkımız da çaresizlikten ve korkudan bu partiye oy vermektedir. Yoksa burada yaşayan insanlarımız da bunların hedefinin TC devletini yıkmak, Türkleri Anadolu dan çıkarmak ve bu toprakların Ermenilere vermek olduğunu artık bilmektedir.
Şimdi yapmamız gereken, milliyetçi, ulusalcı, Atatürkçü, cumhuriyetçi herkesin Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü üniter yapısını toprak bütünlüğünü korumak için harekete geçmektir.
Emperyalizm ve yerli ortakları, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, üniter yapıyı tehdit eden senaryoları ile yıllardır devrededir.
Dünün milliyetçileri, on binlerce vatandaşımızın kanını akıtan, bebek katili terörist başını “barış güvercini” olarak tanıtan bir aymazlık içine girmişlerdir.
Terörle mücadele için kahramanca şehit olan askerimizin, gazimizin koruduğu vatan toprağı, Büyük Ortadoğu Projesi'ne teslim edilmek üzeredir.
Sevr’den bu yana Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunu gösteren haritalar güncelliğini korumaktadır.
PKK’nın ve yeni versiyonlarının (YPG/ PYD ) arkasındaki gücün ABD olduğu açıktır. Terör örgütü artık Türkiye’yi aşmış, emperyalizmin piyonu olarak Ortadoğu aktörüne dönüşmüştür.
Pazarlık süreci tüm hızıyla ve kapalı kapılar ardında devam ederken, bölücü güçlerin onlarca yıldır seslendirilen taleplerinden taviz vermesinin mümkün olmadığı açıktır.
Yeni Anayasa hezeyanının arka planı ortaya çıkmıştır. İki toplumlu iki dilli yerel ve bölgesel özerkliğe kapı açan üniter yapıyı imha eden bir bölünme anayasası hedeflenmektedir.
Başta muhalefet partileri olmak üzere, tüm milliyetçi ulusalcı, Cumhuriyetçi Atatürkçü, vakıflar sendikalar, köşe yazarları bu oyuna dur demek zorundadır.
Ülkemizi telafisi mümkün olmayacak bir tehlikenin kucağından kurtarmak zorundayız
Tehlikenin farkında olan bütün demokratik kuruluşların birlik olma ve birlikte ses verme zamanıdır.
Din, mezhep, etnik kimlik ayırımından uzak, ortak tarih, dil, ahlak, kültür ve hukuk ve vatandaşlık temeline dayalı Atatürkçülük ve Türk Milliyetçiliğinde buluşarak bölünmeden kardeşçe yaşayacağımız bir Türkiye için mücadele vermek Büyük Atatürk’e olan borcumuzdur.
Sevgiyle kalın…