Merhabalar değerli dostlar, herkese keyifli bir gün diliyorum.
Bugün başka bir şekilde seslenmek istedim sizlere. Aslında nereden başlasam nasıl anlatsam bilmiyorum ama gündemi takip eden herkesin canının yandığını ve can kırıklarıyla dolup taştığını gördükçe yazmadan edemedim.
Dünyanın ve ülkemizin karşı karşıya olduğu salgın hastalık, karantinaya mahkûm etti hepimizi. Tabii ki bu karantinanın en korkutucu sonucu ekonomik kriz. Devletimizin bizi ekonomik olarak rahatlatmasını, hayatı ucuzlatmasını beklerken, ucuzlayan sadece bizim hayatımız oldu. Gün geçmiyor ki; tatsız bir haber almayalım. Ülkemize hangi taraftan baksak hep sorunlar var. Sağlık çalışanından müzisyene, avukattan mühendise, işçiden memura, esnafa kadar, sıkıntı içinde olmayan yok. Her birinin canı yanıyor. Ülkemiz geleceğe endişeyle bakan gençlerle dolu. Geçmişten bu yana özetle bakarsak sınavlardan şans oyunlarına kadar, şaibe dolu. Ahmet Kaya’nın bir şarkısında dediği gibi ‘’Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça’’ diye tabir ettiği şekilde yaşanan kötü bir dönem içinden geçiyoruz.
Kadın ve çocuk cinayetleri, tecavüzler ve şiddet.
Hayvan cinayetleri ve hayvana şiddet.
Tahammülsüz bir toplum. Cahil bir toplum ama bunun farkında olmayan bir toplum.
Ne oluyor bize? Hiç düşünüyor musunuz?
‘’Toplumlar hak ettikleri gibi yönetilirler’’ demiş Churchill. Peki biz Türk toplumu olarak bunu hak ediyor muyuz?
Mevcut iktidarın tutarsız politikası toplum olarak canınızı yakmıyor mu? Bu kadar mı duyarsız millet olduk? Toplumun geniş bir kitlesinin ne ait olduğumuz toplumdan ne de inandığı dininden haberin var
Zaman zaman internette sokak röportajları ile ilgili kısa videoları izliyorum. İçler acısı haldeyiz toplum olarak. Pırıl pırıl gençlerin ziyan oluşunu görmek, geleceğimin yandığını görmek benim içimi acıtıyor. Başarılı gençler de yurt dışına kaçıyorlar. Çünkü burada başarının değil torpilin önemli olduğunu biliyorlar.
Her geçen gün işsizlik artıyor. İşsizlerin önemli bir kitlesini sanatçılar oluşturuyorlar. Sanatçı diye tabir ettiğim kitle sanatı sanat için, toplum için yapanlardır. Sanatı sanat için, değil saray için yapanlar tabii ki rahatlar.
Yaşanılan her şey toplum olarak bizlerin kendi eseri. O yüzden toplum olarak farkındalığı yakalamamız ve kendimize gelmemiz gerekiyor. Atatürk’ü okuyup anlamaya çalışmak farkındalığın ilk adımı olacaktır, emin olun.