NİHAVENT
Merhabalar değerli dostlar, yeni bir haftaya ve yeni bir aya girerken herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün halk oyunlarından bahsetmek istedim sizlere. Halk oyunlarımız gözümüzün önünde olup gözümüzden kaçan çok önemli bir kültür hazinemizdir. Yüzyıllardır halk musikimizin en önemli bir parçasıdır halk oyunlarımız. Geleneksel milli danslarımızdır. Türk folklorunun önemli bir bileşenidir.
Folklor ise sözlük anlamıyla bir halkın geçmişten bu yana oluşturduğu gelenek, inanç, kültür ve sanatın ortak adıdır. Folklor ve halk oyunları birbirinden ayrı gibi görünse de aslında ortak bir kültürdür. Folklor bütün halk kültürünü yani yöresel edebiyattan yemek kültürüne ve hatta yöresel hikayelere kadar her şeyi kapsar. Halk oyunları yöresel dans ve giyimi kapsar. Bu ayrışma değil aslında birbiri içindeki farkı daha iyi anlamak için yapılmış bir tanımlamadır. Folklor kelime olarak Fransız’ca kökenli bir kelimedir. ‘’Folk’’ halk ‘’Lore’’ bilgi demektir. Bunu da küçük bir not olarak düşeyim.
Türk Halk oyunları yöresel zenginlik ve kapsam bakımından dünyanın en dikkat çeken folklorik olgularından biridir. Hala derlemelerin devam ettiğini söyleyebilirim. Tabi ki köyden köye farklılıklar göstermesi ve bunun ciddi bir maliyet olmasından dolayı olduğunu ekleyerek.
Yüzyıllardır savaşlarda omuz omuza, el ele, kendi vatanını koruyan halk barışta da el ele, omuz omuza halay çekmiş, horon tepmiş ve kültürünü yaşatmıştır. Bu kültür tarihin, sosyal alışkanlıkların, gelenek ve inançların bir toplumda oluşturduğu temel değerlerdir. Anadolu’nun doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine zeybek, bar, halay, kaşık oyunu gibi el ele ya da omuz omuza oynanan oyunlar bunların en önemli unsurlarıdır. Bu kültürü nesilden nesile aktararak yaşatmak aynı coğrafyada yaşayanların sorumluluğudur. Bugün kendi kültürünü iyi öğrenmiş, geleneklerini iyi bilen, geçmiş folklorik kültürüne ve tarihine hâkim her genç, gelecekte ülkesini içten ve dıştan yıkmaya çalışacak her türlü ayrışmaya karşı kenetlenecek ve gereken cevabı verecektir. Kültürün olmadığı hiçbir yerde inanç olamaz.
Ulu önder Atatürk, ‘’Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır’’ diyerek geçmişten ilham alıp hareket etmenin en önemli tarih ve kültür kazanımlarından biri olacağını vurgulamıştır.
Bir ülkeyi bölebilmenin en kuvvetli adımı şüphesiz ki kültürünü bozmaya çalışmaktır. Bunu eğitim ile yaparken, gelenekselleşmiş kavramları halkın inançlarına ters düşürerek yapmak daha tehlikeli olanıdır. Son zamanlarda devletimizin önemli yönetim kadrolarında bulunan siyasilerin ya da atanmışların bu tür talihsiz açıklamaları halk oyunlarımız ve folklorumuz için utanç vericidir.
Geçmişte vatanı kadınlı erkekli savunurken el ele omuz omuza mücadele vermenin dini bir aykırılığı olmadığı gibi günümüzde de kadınlı erkekli horon tepmenin de hangi dini inançla örtüştüğünü biri bana anlatabilir mi? Böyle bir talihsiz açıklama yapan Diyanet İşleri neden geçmişte de günümüzde de hırsızlık ve tecavüz gibi suçların günah olduğunun açıklamasını yapmaz kalkar yüzyıllardır kendi kültürümüzde yer etmiş gelişmiş halk oyunlarımıza dil uzatır. ‘’İlim Çin’de olsa öğreniniz’’ diyen bir peygamberin ümmeti nasıl olurda kendi kültürünü öğretip yaşatmaya çalışan halk oyunlarına böyle talihsiz bir leke vurabilir.
Saygılarımla