“Bir şey kendini koruyamıyorsa kutsal değildir. Efendimiz dinimiz çok kutsal koruyacağız. Sana ne din kendini koruyor zaten. O kutsal. Senin üstüne vazife mi? Efendim öğretmenlik çok kutsaldır. Yok öyle bir şey. Öğretmenliğe niye kutsal diyorlar? Kutsallarla uğraşanlar az para isterler, onun için öğretmenliğe kutsal diyorlar. Ben kutsal değil diyorum. Arkadaşlar öğretmenliği birine bir şey öğretmek zannediyorlar. Yok öyle bir şey. Öğretmenlik bir insanın kendi olgunlaşma serüvenidir. Çocuğa bir şey verme değildir. Zinhar değildir.” Yukarıdaki sözler Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’a ait. Ziya Öğretmen, bu sözleri 16 Eylül 2018 tarihinde Özel Bilgi Okullarında söyledi.  Peki Ziya Selçuk bu sözlerinin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, öğretmenlerin yıllardır birikmiş sorunlarının çözümü için adım atabildi mi? Yoksa atmadı mı? Yetkili sendikanın başında bulunan Ali Yalçın’ın ‘altına imza attığı buçuklu zamlar nedeniyle her geçen yıl fakirleşen’ öğretmenlerin ekonomik ve özlük haklarını iyileştirilmesi için çalışma yaptı mı? Ek ödemelerin ve ek ders ücretlerinin günün koşullarına göre ayarlanması için sesini yükseltti mi?  Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi ‘her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına’ son verdi mi? Cumhurbaşkanına  ‘verdiği 3600 ek gösterge sözünü’ hatırlattı mı? Yarın 24 Kasım Öğretmenler günü. 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millet Mekteplerinin Başöğretmenliğini kabul ettiği” gündür. Türkiye’de 1981'den beri, her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor. Eğitimciler bu önemli günlerini yıllardır tüm olumsuzlukların yaşandığı ortamda kutlamak zorunda bırakılıyor. Yine her zaman olduğu gibi hamasi nutuklar yapılacak.  Ziya Selçuk’un ‘iki yıl önce dediklerinin aksine’ öğretmenlik mesleğinin nasıl kutsal olduğu, yaptıkları fedakarlığın asla ödenemeyeceği söylenilecek. Daha sonra bu sözler unutulacak. Mustafa Kemal Atatürk’ün gelecek nesil sizlerin eseri olacaktır’ dediği öğretmenler hak ettiği ücretleri alamayacak. Yine birileri tarafından horlanacak ve hedef gösterilecek.  Öğretmenlerin, veli ve öğrencinin gözünde itibar kaybetmeleri için her türlü söylevlere devam edilecek. Ziya Öğretmen tüm bunlar yaşanırken peki ne yapacak?  ‘Masal anlatmaya devam edecek.’ Görevlerini en iyi şekilde gerçekleştiren, öğrencisini kendi çocuğundan ve kardeşinden ayırmayan, ülkemizin aydınlık yarınlarını daha iyi şekilde yetiştirebilmek için kendisini devamlı geliştiren, Büyük Önder Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm değerlerine bağlı  olan eğitimcilerimizin ‘Öğretmenler Gününü’ kutluyorum.

/////////////////////////////////////////////

Hiçbir Balık Uçmaya Hiçbir Kuş Yüzmeye Zorlanmaz

Köy enstitülerinin duvarında “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz” yazıyordu. Peki neden böyle yazıyordu? Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bayan müfettiş bir okulu teftiş etmek için görevlendirilir… Müfettiş okula gitmek için yola koyulur, ancak yolda arabası hararet yapar ve aracı çalışmaz. Oradan geçen bir çocuk araca doğru yanaşarak yardıma ihtiyacının olup olmadığını sorar.

Müfettiş: Araçlardan anlar mısın?
Çocuk: Babam tamircidir, ben de bazen ona yardım ederim.
Arabanın motoruna bir bakış attıktan sonra alet – edevat çantasını ister. Çocuk birkaç dakika uğraştıktan sonra müfettişten arabayı çalıştırmasını rica eder. Bu arada müfettiş bütün bu olanları dehşet içerisinde izlemektedir. Araç tekrar hareket etmeye başlar... Müfettiş, çocuğa teşekkür eder ve bu saatte neden okulda olmadığını sorar. Çocuğun verdiği cevap son derece ilginç;  “Bugün okulumuza müfettiş gelecekmiş ve öğretmenin dediğine göre sınıfın en tembel öğrencisi olmamdan dolayı evde kalmam gerekiyormuş...”  Maalesef bizim ülkemizde yetenekler işte böyle bitiriliyor. Zeka ve üreticilik sadece dersi anlamak ile alakalı bir şey değildir. Her şahsı; yeteneklerini ortaya çıkarabilmek için uygun ortama koymak gerekir. Köy enstitülerinde her çocuk ilgi alanı ve yeteneğine göre değerlendirilip, ona göre eğitiliyordu. Bütün öğrencilere standart dersler verilmiyordu. Köy enstitülerinin duvarını süsleyen tümce bu nedenle yazıyordu: “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.” Her dönemi ayrı bir destan olan, cumhuriyetin temellerine harç taşıyan Köy Enstitülerinin eğitim mantalitesi, ilkeleri bugün var mı?  Siz karar verin...

/////////////////////////////////////////////

ÇİVİ

“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini elde edememiştir. Ona basit bir kütle denir, millet denmez.” Mustafa Kemal Atatürk

/////////////////////////////////////////////

FIKRA

SANDALYE

Okulda öğretmeni tarafından cezalandırılan Temel, olan biteni evde annesine anlatır.
- Öğretmenine oyun oynayan arkadaşım oldi. Haçen cezayi ben yedim.
- Nasıl oldu bu iş evladım.
- Arkadaşım öğretmenin sandalyesine raptiye koydu.
- Peki sen ne yaptın ha uşağım?
- Fazla bir şey etmedum anacuğum. Haçen raptiyenun patmaması için öğretmen tam oturacağu sırada sandalyeyu çektum.