Müzisyen Koro Şefi Program Yapımcısı Cengizhan Sönmez Haberes Dergisi Kasım 2022  sayısına konuk oldu.

Cengizhan Sönnmez; “Gençler Türk Sanat Müziği’ne ilgi duymuyorlarsa bu onların kabahati değil. Kompozisyon yapımızı, Türkçeyi kullanış biçimimizi, makamsal anlayışımızı değiştirmeden onların sevebileceği eserler üretmemiz mümkün” dedi.

 

 Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Nasıl bir ailede yetiştiniz? 

Sinopluyum. Terazi burcuyum. Memur bir baba, ev hanımı bir annenin ikinci çocuklarıyım. İlk ve orta dereceli okulları memleketim Sinop’ta tamamladım. Çocukluğumu Sinop gibi küçük ama samimi, komşuluk, arkadaşlık ilişkilerinin sıkı ve güçlü olduğu bir şehirde geçirmiş olmanın mutluluğunu hala hissederim.

Ailenizde müzik ile ilgilenen var mıydı? Sizi müziğe yönlendiren ya da keşfeden oldu mu? 

Aynı zamanda bir eğitimci olarak hep söylerim; “müzik eğitimi ailede başlar, anneler bu eğitimin başrolündedir” diye. Benim de kulağımı dolduran hep annemin o güzel sesidir. Bilinçli olarak beni yönlendirmiştir diyemem. Ama bir radyo sevdalısı olan annemin benim yeteneğimi fark edip küçük yaşlarda geliştirmeme sebep olduğunu söyleyebilirim. Ailemde profesyonel müzisyen yok. Okullarda verilen enstrüman kurslarıyla müziğe ilgim ve sevgim pekişmiştir. İlk udumu da amcam hediye etmiştir.

Türk Müziği’nin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi? 

Türk Sanat Müziği önceki dönemlerde olduğu kadar popüler değil haklısınız. Bu durumun sorumluluğu müziğimize, kültürümüze ait de değil. TRT Kurumumuzda, Kültür Bakanlığı çatısı altındaki koro ve topluluklarda çok değerli yorumcular var. Bir besteci olarak da eser üretilmiyor da diyemem. Yorumcu var, eser var. Peki sorun ne derseniz bu ayrı bir röportaj konusu diye cevap vereyim. Çünkü bence ülkemizde bir Türk Sanat Müziği eserinin yine seksenli yıllarda olduğu gibi hit olabilmesindeki engel yorumcular, besteciler ya da dinleyenler değil.

Genç neslin Türk Müziğine ilgisi nasıl? Daha geniş genç kitlelere ulaşmak için neler yapılmalı sizce? 

Gençler Türk Sanat Müziği’ne ilgi duymuyorlarsa bu onların kabahati değil. Kompozisyon yapımızı, Türkçeyi kullanış biçimimizi, makamsal anlayışımızı değiştirmeden onların sevebileceği eserler üretmemiz mümkün. Bu sorunun cevabı biraz da 3. sorunuzda gizli.

Siz aynı zamanda da birçok amatör koronun kurucusu ve şefisiniz? Bu bağlamda amatör koroların Türk Müziği’ndeki yerinden bahseder misiniz bizlere? Bu amatör koroları da çalıştıran birçok şef var. Herkes şeflik yapabilir mi? Bir şefte bulunması gereken nitelik ve tecrübeler nelerdir sizce?  

Müziğimizin popülerliğini yitirmesi, milletçe birlikte söyleyebildiğimiz Türk Sanat Müziği şarkıları çıkartamadığımız bu dönemde, önceden az sayıda ve daha kurumsal eğitim merkezleri olan Mûsıkî Dernekleri de (Türk Sanat Müziği emekçileri tarafından) alternatif bir kazanç tercihi olarak görülmeye başlandı. Amatörce müzikle uğraşmak, disiplinli bir koroda birlikte şarkı söylemenin mutluluğu bu işe gönül veren müzikseverler için çok güzel bir deneyim. Elbette herkes dernek, cemiyet kurabilir. Müzikle ilgili koro oluşturmak isteyebilir ama şeflik konusu ehliyet istiyor. Kültür Bakanlığı ya da TRT gibi devlet kurumlarının bu konuya müdahil olması ve ehliyetli şeflere bu koroların emanet edilmesi gerekiyor. Şeflik ehliyeti de sürücü ehliyeti kadar önemli bence. Bakın bu konuya örnek verebileceğim bir çalışmayı Millî Eğitim Bakanlığımız yaptı. Bakan danışmanı değerli sanatçı arkadaşım Aylin Şengün Taşçı’nın projesi; ülkemizin her ili ve ilçesindeki Halk Eğitim Merkezlerinde amatör Türk Sanat Müziği koroları kuruldu. Bu koroların şeflerine (en azından) konservatuvar mezunu olması şartı getirildi. Yani bu sıkıntıyı aslında devletimiz de görüyor. Yakın zamanda daha da güzel şeyler olacağına inanıyorum.

Beste yaparken güfte seçimini nasıl yapıyorsunuz? Etkilendiğiniz bir şair, güfte yazarı var mı? Ayrıca örnek aldığınız bestekârlar kimlerdir?  

Tabii ki bir şiirin şarkı olabilmesi için belli kriterler var. Benim o şiiri sevmem, etkilenmem gerekiyor. Günümüzde yaşayan ve bana tesir eden çokça şair var. Bunların başında Dr. Hüseyin Balkancı, Berran Yalçın ve Levent Bektaş’ı söyleyebilirim. Binlerce eser ve bestekarı inceledim. Kompozisyon anlayışları, melodi kurguları, Türkçeyi kullanma biçimleri nasıldır diye. Hayranı olduğum birçok bestekar vardır ama bilhassa örnek aldığım kimse yoktur.

Sözlü besteler ve saz eseri besteleri nasıl oluşur? Bir bestekâr olarak bir bestenin nasıl oluştuğunu okuyucularımıza anlatır mısınız?  

Sözlü eser için önceden de söylediğim gibi beni kışkırtacak bir söz gerekiyor. Şiiri çok sevmeliyim. Onu cebimde, telefonumda, hemen ulaşabileceğim bir yerde bulundurmalıyım. Tek bir mısrası bana yeter. O fikir geldiğinde eserin tamamının oluşması 10-15 dakikayı geçmez. Bazen aranağmesi için birkaç gün beklettiğim olur. Saz eseri için de beklenen yine bir fikirdir. Türk Sanat Müziği repertuarına genel manada hâkim olan, tüm dönemleri incelemiş bir bestekarın ari ve benzersiz bir eser meydana getirmesi her zaman da kolay olmuyor. Buhurizade Mustafa Itri’nin o müthiş segahlarının üzerine tek bir segâh eser bestelemeyen Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’yi düşünüp, başka hiçbir müzik türünde karşılaşamayacağınız saygıyı hatırlatmak isterim.

Şiire olan ilginiz nasıl gelişti? Siz de şiir yazıyor musunuz? Bir şiir albümünüz var sanırım bundan bahseder misiniz bizlere? 

Şiir de müzik gibi bir yoldaştır benim için. Şiirle ilgili konuşma Türkçesine bile girmiş deyimler vardır. “Şiir gibi gol attı”, “Adam şiir gibi konuşuyor”, “Şiir gibi bir geceydi” gibi. Sadece yazmak değil şiir gibi sevmek, şiir gibi konuşmak, şiir gibi yaşamak isterim. Uzun yıllardır dublaj ve seslendirme sanatçılığı da yapıyorum. Aslında benim konuşma sesime de aşinasınız. Türkçe’mizi güzel konuşma, doğru tonlama ve vurgu konularında çok hassasım. Bu hassasiyetimi şiirlerim, şarkılarım ve seslendirdiğim her metinde (şarkı, şiir) hissedebilirsiniz.

İyi bir solist göre nasıl olmalıdır?  

Herkes şarkı söyler. İyi bir solist için gereken eğitim, tecrübe ve benzeri aşamaları (solfej, repertuar, tavır, ses eğitimi vb.) burada saymaya hacet yok. Bir an gelir iyi solist olursunuz. O kayıt veya performans yıllarca dinlenir. İyi solist, iyi şarkıcı anda gizlidir.

Ülkemizde iyi solistler yetiştirmeye çalışıyoruz ama iyi bir dinleyici kitlesi de yetiştirebiliyor muyuz sizce? 

İyi dinleyici kitlesini ancak iyi sanatçılar ve iyi performanslar meydana getirecektir. Biz bunun örneklerine şahit olduk. Alaettin Yavaşça hocamın sahneye çıktığında dinleyicinin nefes alırken itina ettiğini gördük. Yine göreceğiz.

Eskişehir’e sık gelir misiniz? Neler söylemek istersiniz Eskişehir için?  

Eskişehir’e geldim diyemem. Ben Eskişehir’den geçtim sadece. Vesilenizle gelmeyi çok istiyorum. Tüm Eskişehirli dostlarımıza selam ve saygılarımı sunuyorum.