“Çok Düzgün Bir Kız” olarak nam salmış başarılı komedyen Seda Cabi Haberes Dergisi’nin 54'ncü sayısına konuk oldu.
Yazarımız Cem Aksu ile keyifli sohbet eden Cabi; “İyi bir gözlemci olması, iyi bir hikaye anlatıcısı olması gibi kült olmuş özelliklerin dışında çokça bahsedilmeyen bir özellik olarak; iyi bir komedyenin çelik gibi sinirlere sahip olması gerektiğini söyleyebilirim” dedi.
Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz nasıl bir ailede yetiştiniz? Çocukluğunuz nasıl geçti?
Ankara’nın Keçiören ilçesinde doğdum. Babamın Subay olması sebebiyle hep lojman içinde korunaklı bir çevrede büyüdüm diyebilirim. Annem öğretmen ve bir ağabeyim var. Disiplinli ama sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Yaramaz değildim, sessiz, sakin, uyumlu bir çocuktum. Günlük hayatında hala az konuşan biri olduğum için çevremde stand-up yaptığıma şaşıran çok insan oluyor. Çocukluğuma dair en büyük iz, babamın mesleği sebebiyle sık sık şehir ve okul değiştirmem oldu. O yaşlarda bu durumu göğüslemek zor bir durum ama büyüyüp yetişkin olduğumda, bu şehir değişikliklerinin bana çok katkısı olduğunu fark ediyorum. Hem cebimde çok hikaye biriktirdim hem de her gittiğim okulda “yeni kız” olma durumunu sempatik ve eğlenceli olmaya çalışarak atlatma yolunu seçtim.
Komedyen olma serüveniniz nasıl başladı? Kendinizi nasıl geliştirdiniz? Etkilendiğiniz komedyenler kimlerdir?
Çocukluğunu ve ilk gençliğini 90’lı yıllarda yaşamış çoğu kişi gibi “Olacak O Kadar” ve “Bir Demet Tiyatro”yu hayranlıkla izleyerek büyüdüm. Kendime ilk örnek aldığım kişi Demet Akbağ oldu. Tiyatroya hep meraklıydım. Özellikle kişiliğimin oturmaya başladığı ergenlik yıllarında her hafta bir oyuna gitmeye çalışıyordum. Üniversite yıllarında da mühendislik eğitiminin yanında 4 yıl okulun tiyatro topluluğunda aktif rol aldım. Yapmaktan keyif aldığım şeyin tiyatro oyunculuğundan çok stand-up komedyenliği olduğunu keşfetmem uzun zaman aldı. Ama şüphesiz ki, o yıllarda yaşadığım sahne tecrübelerimin komedyenliğime pozitif etkisi vardır. İlgim hep komedi metinleri üzerineydi, seyircinin tiyatro oyunu sırasında reaksiyon verip vermeyeceğini nefesimi tutup beklerdim. Şimdilerde ise, kendi hazırladığım metinlerle, en samimi ve yalın halimle seyirci karşısına çıkıyorum. Stand-up’ta insanın kendisini sürekli güncel tutması gerektiğinden gelişim süreci de bitmeyen bir macera. Amacım benim güldüklerime gülebilen mümkün olduğunca fazla sayıda insana ulaşmak.
Sahne öncesindeki hazırlık süreciniz nasıldır? Kendinizi nasıl hazırlarsınız sahneye?
Totem gibi sahne önce rutin yaptığım bir hazırlık yok aslında. Ama sahneye çıkmadan önceki 1 saat, çevremdekilerle çok fazla iletişim kurmadan konsantre olmaya çalışırım. Kaç defa sahne yapmış olursam olayım aklımın bir köşesinde hep “acaba nasıl geçecek” endişesi ve heyecanı olur. Bence bunu hissetmek sahneye pozitif yansıyan bir durum. Komedyen-seyirci etkileşiminde aşırı değil dozunda bir özgüven olmalı diye düşünüyorum. Aşırı özgüvenli bir duruş seyirciyle samimi bir bağ kurmanızı engeller.
Gösterilerinizde yazılı bir metne bağlı kalır mısınız, doğaçlama yapar mısınız?
Fazlaca interaktif kullanan bir komedyen değilim. Gösterimin %80’i önceden belirlediğim şakalar, %20’si doğaçlama diyebilirim. Doğaçlamayı daha çok seyircinin dikkatini toplamak ya da samimiyet kurmak için kullanıyorum.
İzleyici kitlesi sizi nasıl etkiler? En keyif veren izleyeciler kimlerdir?
Kendi kitlesini oluşturmuş bir komedyen olmadığım için o akşam izleyemeye gelen seyirci bana da sürpriz oluyor. Bizim hedefimiz o akşam bilet alıp gelmiş herkesin keyifli vakit geçirerek ayrılmasını sağlamak olsa da, herkese hitap etmek imkansıza yakın bir durum. En kolay bağ kurabildiğimiz seyirci kitlesi de, o akşam eğlenip gülmek için evden çıkıp gelen, stand-up hakkında biraz bilgi sahibi olan seyirciler. En keyif veren seyirciler de, daha önce beni izlemiş, mizah tarzıma hakim olan, hakkımda biraz bilgi sahibi olanlar.
Komedide küfür ya da argo diye tabir ettiğimiz tarz kullanılmalı mıdır?
Stand-up gösterilerindeki en önemli kriterlerden biri samimi ve gerçekçi olması. O an sahnede hikayesini anlattığın karakterin gerçek tepkisi küfür etmekse evet küfür kullanılabilir diye düşünüyorum. Ama sırf güldürmek için aşırıya kaçan bir küfür kullanılıyorsa, seyirci bundan irrite olup tepkisini gösteriyor zaten.
Toplum olarak komedi ya da standup dediğimiz gösterilere ilgi nasıl? Özellikle gençlerin ilgisi tatmin edici mi? Bunu bir meslek olarak yapmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?
Ben 3 sene önce başladım stand-up gösterileri yapmaya. O günden bugüne, ilgi ciddi anlamda arttı diyebilirim. İnsanlar artık bilet satışı yapan sitelerde o ayın etkinliklerine bakarken stand-up gösterilerini ayrıca aratıyorlar. Seyirci sayısı ve ilginin artışı önce gösteri sayısını arttırdı sonra da bu işe ilgi duyan gençlerin sayısı arttı. Sahne üzerinde olmanın ilgi çekici ve büyülü bir tarafı var. Ben üniversite çağlarında olup stand-up yapan gençleri izlemeyi çok seviyorum. Güncel olaylara bakış açıları, mizah biçimleri farklı ve orijinal.
Tabi ki konu hakkında bilirkişi sayılmam, ben de yolun çok başındayım ama bunu meslek olarak yapmak isteyenlere yılmadan denemeye devam etmelerini önerebilirim. Özellikle kötü geçen sahneler insana çok şey öğretir. Önemli olan motivasyonu düşürmeden neyi daha iyi yapabilirim diye çabalamak.
Güncel toplumsal olayları ya da siyasi akışı takip eder misiniz? Bu tür olgular bir komedyen olarak sizi nasıl etkiler? Gösterilerinizde bunlardan yararlanır mısınız?
Mizah duygusu ve becerisi yüksek bir toplumuz. Yani aslında herkesin cebinde o anki güncel hayatına dair bir şaka var desem abartmış olmam. Bizi izlemeye gelen seyircinin de güncel olaylara değinmemiz konusunda bir beklentisi de oluyor bazen. Dolayısıyla son dönemde yaşananlardan kopuk bir gösteri sunmamız pek mümkün değil. Siyaseti de çok sevmesem de takip edip mizah çıkarmak için çaba gösteriyorum. Anlam veremediğimiz ya da kabullenmekte zorlandığımız olaylarla baş etme yöntemimiz sonuçta mizah. Bence o noktada komedyenin dikkat etmesi gereken şey, siyasi bir tarafmış gibi gözükmekten kaçınması. Herhangi bir siyasi kesimi övmek ya da yermek için değil, insanları biraz güldürüp eğlendirmek için şaka yapıyoruz.
Bir komedyende olması gereken önemli özellikler nelerdir mesela?
İyi bir gözlemci olması, iyi bir hikaye anlatıcısı olması gibi kült olmuş özelliklerin dışında çokça bahsedilmeyen bir özellik olarak; iyi bir komedyenin çelik gibi sinirlere sahip olması gerektiğini söyleyebilirim. Her meslek zaman zaman “ben bu işi yapabilecek miyim ya da ben bu işi niye yapıyorum” şeklinde sorgulatsa da stand-up komedyenliği bu sorgulatmayı çok sık yaptırır. Hakkında hiçbir şey bilmediğiniz insanlarla kısa sürede iletişim kurup onları güldürmeniz pek akıl karı bir iş değil çünkü. Bu yolculukta çoğu zaman olumludan çok olumsuz eleştirilerle de karşılaşabiliyorsunuz. Mühim olan, olumsuzlukları olgunlukla göğüsleyip ders çıkarmak ve kendini geliştirmek.
Eskişehir'e en son ne zaman geldiniz? Neler söylemek istersiniz şehrimizle ilgili?
Eskişehir’e en son 2023’ün Mayıs ayında geldim ve bu ilk ziyaretimdi. Öncesinde hakkında çokça olumlu bilgiye sahiptim ama açıkçası beklediğimden de kat ve kat güzel bir şehirle karşılaştım. Oldukça yeşil bir şehir, nehir kenarında kısa bir yürüyüş yapma imkanı buldum ve çok keyif aldım. Şehrin beni en mutlu eden yanlarından birisi de sanata, edebiyata ve müzeciliğe oldukça önem vermiş olması. Cam işçiliğine merakı olan biri olarak “Cam Müzesi’nde” uzun vakit geçirdim. Aynı günün akşamı da gülmeye gelen dünya tatlısı seyircilerle güzel bir stand-up gösterisi yaptık. Umarım Eskişehir bu yeşil doğasını ve sanatçı ruhunu korur ve ben de en kısa zamanda tekrar gelebilirim.