1974-1976 yılları arasında fırtına gibi esen ‘Cici Kızlar’ın üyesi Türk Pop Müziğinin önemli ismi Bilgen Bengü Haberes Dergisi'nin 34’ncü sayısına konuk oldu.
Bengü, hayat gibi müziğin de değişim içinde olduğunu belirterek; “Güzel olanları arayıp bulup dinlemek en güzeli” dedi.
Bilgen Hanım merhaba. Dergimize hoşgeldiniz. Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Merhabalar. Bir kış günü İstanbul’da bahçeli bir evde dünyaya geldim. 3 yaşından beri müziğe ilgim vardı. Bir pikabım vardı. Plaklar alıp dinlerdim. Özellikle Erol Büyükburç ve Behiye Aksoy hayranıydım. Masanın altına girip bu plakları dinliyordum. Sesim o yaşlarda çok kartmış ki komşumuz bu kız ne kart sesli bu kız derdi. Eğlenceli bir çocukluk geçirdim aslında.
Müziğe olan ilginiz nasıl başladı? Sizi keşfeden ya da yönlendiren biri oldu mu?
Bendeki yeteneği ilk annem keşfetti. Bu konuda eğitim almam için Ankara’da konservatuvara yazdıracaktı ama yatılı olduğu için vazgeçti. Bende lise yıllarında orkestrada solist olarak çalışmalara başladım. Okullarda konserler veriyorduk. 1. Sınıfta sınıf arkadaşımın annesi Sönmez Dağbaşar’ın bestelerini seslendirmek için yolumuz Nino Varon’la kesişti. Kendisi ile tanışmam benim hayatımın dönüm noktası oldu. Olaylar çok hızlı gelişti. Bana İtalyanca plaklar verirdi. Ben onları dinler kendisine okurdum.
“Cici Kızlar” grubuna nasıl katıldınız? Bu grup nasıl oluştu, neden dağıldı ve sonrasında sizin müzik hayatınızda neler değişti?
Nino ile çalışmalarımızdan birinde bir gün Şanar Yurdatapan geldi. Beni okul önlüğümle ve kıvır kıvır saçlarımla görünce “Cici Kızlar” adlı bir projesi olduğunu ve bu gruba benim dahil olmamı istedi. Nino ’da bunu prodüksiyonların ODEON’da çıkması şartıyla kabul etti. Çalışmalar başladı. Şebnem Aksu ve Sibel Egemen ile orada tanıştım. Fakat bir süre sonra Sibel Egemen gruptan ayrıldı. Birnur Bilginoğlu gruba katıldı. Ve ilk plağımız “Olmaz ki” ismiyle piyasaya çıktı.
Eurovision’ a katılmanızdan bahseder misiniz? Sonrasında hayatınızda neler değişti?
İlk plağımız piyasaya çıktıktan hemen sonra dediler ki Eurovision Türkiye şarkı elemeleri açılmış. Oraya şarkı göndereceğiz. Rahmetli Atilla Özdemiroğlu’nun o unutulmaz bestesi “Delisin” ile tanıştık. Cıvıl cıvıl bir şarkıydı. İki ay koreografi ile uğraştık. Ama sonuçta güzel bir şeyler oluyordu. Yarışma günü bir anda iki birinci, iki ikinci, iki üçüncü gibi bir durum oluştu. Kimin katılacağını belirlemek için kura çekildi. Kurayı da ben çektim. Ama boş zarfı çektim. Şans bizden yana değildi, üzülmüştük hepimiz. Daha sonrasında şarkı o kadar çok sevildi ve halktan o kadar güzel tepkiler aldık ki, bu üzüntümüz bir daha aklımıza gelmedi. Daha sonra çok güzel şarkılar yapıldı. Hepsi de halk tarafından çok sevildi. Cici Kızlar olarak konserler ve turneler yaptık. Hatta film de yapıldı. ‘Delisin’ filmini sevgili Tarık Akan ve Necla Nazır ile çektik. Hala oynar bu film. İyi ki bu film yapılmış. Çünkü Delisin şarkısının koreografisi hiçbir yerde kayıtlı değil. Sadece bu filmde var. Daha sonra arkadaşlarım müziğe profesyonel devam etmek istemediler ayrıldık hepimiz. Ben de Nino Varon ile çalışmaya başladım. ‘Söyle Kimdi O’ ilk şarkımızda. O dönemde HEY dergisinde liste başı olduk. Uzun bir dönem 45’likler çıkardık. Daha sonra kasetler çıkmaya başladı. Bende kendi imkanlarımla ‘KIVIRCIK’ isimli bir kaset yaptım. O arada ailem özellikle eğitimimi tamamlamamı istiyordu. Ben de İTÜ Türk Müziği konservatuvarına girdim. Temel Bilimler bölümünden mezun oldum.
İTÜ Türk Müziği bölümü mezunusunuz. Türk Sanat Müziği ile ilgili bir çalışma yapmayı düşündünüz mü?
Türk Müziğini seviyorum. Okulda sanat müziği, halk müziği ve batı müziği bölümleri vardı. Benim içim hep pop müzikle dolu olduğu için hiç Türk Müziği sanatçısı olmak istemedim. Sahnede zaman zaman Türk Müziği seslendirmiş olsam da benim gönlüm hep poptu.
Günümüzdeki yapılan müziği nasıl buluyorsunuz? Geçmişten bugüne kalite olarak ne fark var sizce?
Günümüzde çok güzel şeylerde var. Aslında bu dinleyicilerin müzik zevkine bağlı. Beğendiklerimiz var beğenmediklerimizde. Gerçekten benim de çok beğendiğim solistler ve gruplar var. Ama geçmiş şarkıların güzelliği de onların melodik zenginliklerine bağlı diye düşünüyorum. Özellikle alt yapıyı çektiğiniz zaman şarkıyı mırıldanmanız mümkün. Şarkının çok zengin melodisi var. Hayat bir değişim müzikte değişim içinde. Güzel olanları arayıp bulup dinlemek en güzeli.
“Kıvırcık” albümünden sonra müziğe ara verdiniz? Bunun sebebi neydi? Neler yaptınız o zaman zarfında?
Evet ara verdim. Özel hayatımdaki gelişmelerden dolayı ara verdim aslında. Çocuklarımı kendim büyütmek, yetiştirmek istedim. Onlarla ilgilendim. Onlar okul hayatına başlayınca ben tekrar müziğe döndüm. İlk ‘Canım Çekti’ diye bir şarkı yaptım. Sonra yolum Hakan Eren ile kesişti. Hakan Eren biliyorsunuz büyük bir arşivci. Türk Pop Müziğine hizmetleri olmuş birisi. Bizim o dönene ait bütün plakları ve kayıtları yok olmaktan kurtarıp dijital ortama aktaran kişidir. Çok büyük emekleri var. Ben de ‘Şarabi’ ve ‘Emirgan’ diye iki yeni şarkı yaptım. Hakan Eren ile yaptığım bütün şarkıları bunlar 21 adettir. ‘En iyileri ile Bilgen Bengü’ olarak bir CD olarak müzik dünyasına hatıra olarak bıraktık.
Şimdilerde neler yapıyorsunuz? Dinleyicilere sürpriz olabilir mi?
Pandemi döneminde hepimiz etkilendik. Çok bir şey yapmadık aslında. Sadece annemin bakımıyla ilgilendim. Sadece dinleyici olarak müzikle ilgilendim. POPSAV ‘da ve onların organizasyonlarında birkaç konser yaptık. İnşallah bir sürpriz olur. Yeni bir şeyler yapma şansım olur.
Eskişehir’e en son ne zaman geldiniz? Neler söylemek istersiniz Eskişehir ile ilgili?
Eskişehir’e çok geldim. Konserler için, zaman zaman çalışmak için çok geldim. Hemen hemen her kış döneminde 15-20 günlük programlar yaptım. Güzel anılar var. Umarım tekrar turist olarak Eskişehir’i gezme imkânım olur. Bu söyleşi için çok teşekkür ederim. Hatırlanmak çok güzel. Sevgili Haberes okuyucularına ve Eskişehir’e çok selamlar…