Eskişehir’de Müzik Öğretmeni ve Yurtdışı Eğitim Danışmanı olarak başarılı çalışmalara imza atan Begüm Işıklar, Yazarımız Cem Aksu ile müzik dolu sohbet etti.
Begüm Işıklar; “Sadece okul döneminde değil hayatın akışında da müzik eğitimi olmalı. Anne karnında keman eğitimine başlatılan Japonlara ait Suzuki metodu diye bir eğitim metodu var. Geleneksel Türk Aile yapısı için oldukça ütopik bir eğitim modülü tabi ki :) Ancak özelikle Asya ülkelerinde oldukça tercih edilen bir eğitim metodu diyebilirim” dedi.
Begüm Hanım bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Nasıl bir ailede yetiştiniz?
1995 yılında Balıkesir’de doğdum. Annem ve babamın görevleri sebebiyle Türkiye’de gezmediğim şehir yok diyebilirim. Türkiye’nin çok kültürlü yapısı ile çok erken ve yakından tanıştım. Sürekli şehir değiştirmek çok fazla arkadaş edinmemi sağladı. Bir yandan geride çok fazla arkadaşta bırakmış oldum. Ama bunun avantajını su anda yaşıyorum diyebilirim. Yeni olduğum ortamlarda herhangi bir uyum problemi yaşamıyorum. İnanılmaz eğlenceli bir o kadarda kendi kuralları olan bir ailede yetiştim. Annem ve babam her zaman bize karşılı nazik ve sabırlıydı. Kız kardeşim ve ben kendi fikirlerimizi açıkça paylaşabildiğimiz destek gören çocuklardık.
Müziğe olan ilginiz ne zaman başladı? Sizi yönlendiren oldu mu?
Dedem amatör olarak Ut ve Cümbüş çalardı. Annem müzik konusunda ilgili ve yeteneklidir. Şarkı söylemekten oldukça keyif alır. Sesi de oldukça güzeldir. Özellikle Türk Sanat Müziği’ne ait olan ilgim küçük yaşta maruz kaldığım bu şahane seslere borçluyum diyebilirim. İlk keman ile tanışmam ve ilk keman dersim ilkokul 4. Sınıfta Türk Müziği ezgileri ile başladı. Ailem her zaman sanatın herhangi bir alanı için beni destekledi. Ortaokulda Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Yaylı Sazlar Keman Bölümünü kazandım. Burası Batı Müziği ile ilk tanışmamız diyebilirim. Çok değerli hocalar ile müzik yolculuğumun başında tanışmak benim için çok büyük bir şans oldu. Daha sonra Eskişehir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde Keman-Piyano Eğitimime devam ettim. İlk koro ve orkestra tecrübemi burada yaşadım. Yurt içinde ve yurt dışında okulumuzu ve ülkemizi tanıtma şansı yakaladığımız birçok konser verdik. Hocalarım ve şimdilerde meslektaş olduğum arkadaşlarım ile hem unutulmayacak anılar hem de inanılmaz deneyimler yaşadık. Müzik disiplini ve kültürünü çok küçük yaşta deneyimlendik. O yüzden lise zamanlarımın yeri bende çok ayrıdır.
2014 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik Öğretmenliğini bölümüne başladım. Burada ‘Troy Oda Orkestrası’nda 1.keman, Konrul Vocal Ensemble’da Korist olarak görev aldım. Etkinlikler, çalıştaylar, seminerler ve konser organizasyonunda ve aktif katılımcı olarak bulundum. Bir yandan küçük öğrencilerim ile bireysel enstrüman derslerime devam ettim. Üniversite eğitimim sırasında ‘Müzik Terapi’ Eğitimi aldım. Bu eğitimi daha sonrasında öğretmenlik yaptığım okullarda psikolojik danışmanlar ile birlikte ebeveyn grupları üzerinde çalıştım. Olumlu etkisini çok geçimden de görmüş oldum. Öğrenci ve öğretmenin doğrusu iletişim kurması çok önemli ancak ebeveyn ile öğretmeninde doğru ve etkili iletişim görmesi gerektiğini düşüyorum.
Çocukların eğitiminde müziğin önemi nedir? Her okul döneminde müzik dersleri olmalı mı sizce?
Çocuklar için müzik eğitimi aslında anne karnında başlar. Ancak Türkiye’de temel müzik eğitimi süreci öğrencinin sadece piyano çalması ya da okul korosuna katılması gibi algılanıyor. Bunlar tabi ki çok önemli. Ancak çocuk temel bilgisi olmadan basamak atlayarak devam etmeye çalışıyor. Çocuk ‘Neden Öğreniyorum?’ ‘Niçin notaya ihtiyacım var? gibi basit sorularının sınıflarında cevaplanması gerekiyor. Daha etkili bir öğrenci süreci içi modern ve donanımlı müfredatlar ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Birçok okulun farklı kademelerinde müzik dersleri sadece 1 ders saat ve genellikle verimli geçmediği biliyoruz. Burada müzik öğretmenleri çok iş düşüyor ancak idarenin ve ebeveynlerin desteği her zaman çok önemli.
Sadece okul döneminde değil hayatın akışında müzik eğitimi olmalı. Anne karnında keman eğitimine başlatılan Japonlara ait Suzuki metodu diye bir eğitim metodu var. Geleneksel Türk Aile yapısı için oldukça ütopik bir eğitim modülü tabi ki :) Ancak özelikle Asya ülkelerinde oldukça tercih edilen bir eğitim metodu diyebilirim. Okul öncesinden lisans eğitiminizde dahil sadece müzik değil öğrencinin ilgisinin yoğun olduğu bir sanat dalında eğitim alması gerektiğini düşünüyorum. Kişinin illa müzisyen, sanatçı, tiyatrocu ya da sanatın farklı bir dalından meslek sahibi olmasına gerek yok. Farkındalığını attıracak bu eğitimlerin sosyal hayatlarında, iş hayatlarına katkısı gerçekten azımsanmayacak kadar fazla oluğu ile ilgili pek çok makaleye ulaşabiliyoruz ve kesinlikle bu teze katılıyorum.
Aynı zamanda yurt dışı eğitim danışmanlığı yapıyorsunuz bildiğim kadarıyla. Bundan bahseder misiniz bize? Müzik bölümü ya da konservatuvar mezunları için de yurt dışı eğitim programlarınız var mı?
Evet şu anda Eğitim Danışmanıyım. Aklımda olmayan ancak kesinlikle içinde olmaktan çok memnun olduğum bir meslek dalı. Öğrencinin hangi eğitime ihtiyacı olduğunu anlamak ve öğrenciyi yönlendirmek mesleki acıdan oldukça önemli. Bu süreç benim için oldukça kolay geçiyor öğretmenlik tecrübemin olmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Tabi ki yurtdışında müzik alanında birçok farklı program mevcut. Türkiye’den giden öğrenciler müzik eğitimleri için genellikle lisans ve yüksek lisans programları için yurt dışını tercih ediyorlar. Müzik bölümleri ve konservatuarlar için öğrencinin mutlaka jüri karşısında performans sergilemesi gerekiyor, ayrıca seçtikleri ülkenin ana dilinde eğitim alacakları için dil yeterliliğinde oldukça önemli bir konu.
Son dönemde yurt dışı eğitim programlarına ilgi nasıl? Özellikle genç kitlenin ilgisini paylaşır mısınız?
Oldukça yoğun diyebilirim. Özellikle pandemi sonrasında ülkeler tekrardan kapılarını açtı ve yaklaşık 2 yıllık bekleyiş sonrasında yurt dışına eğitim almak ya da eğitimlerine orada devam etmek isteyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok.
Hangi ülkeler de ne tür eğitim programları var? Özellikle alan olarak düşünürsek hangi ülke hangi eğitim alanında en iyi?
Çok geniş bir pazar diyebilirim. Dil okulları, lisans ve yüksek lisans programları, sertifika diploma programları gibi eğitim programları ile birlikte, work and travel ve yaz okulları gibi kültürel değişim programları birçok ülkede mevcut. Spesifik olarak Mühendislik bölümü okumak isteyen bir öğrenci için Almanya, Yazılım alanında yetkinlik kazanmak isteyen öğrenciler için İrlanda ilk seçenek olabilir. En iyi eğitimden ziyade öğrencin profili, eğitim seviyesi, istek beklentilerine göre uygun olan bir programın seçilmesi kendi gelişimi ve kariyeri için daha uygun olacaktır diyebilirim.
Haberes okuyucularına neler söylemek istersiniz?
İster erken müzik eğitimi olsun ister kolej programları olsun ebeveynin çocuğunu ilgi alanlarının ve yeteneğinin farkında olması gerekiyor. Birçok ebeveyn kendi çocukluk döneminde yapamadıkları her şeyi kendi çocuklarından bekliyor. Bu da öğrenci için bir görev haline geliyor ve sanattan zevk almamaya başlıyor. Her çocuk piyano çalmak zorunda değil. İyi bir dinleyici olmakta çocuğun entelektüel gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır.