Mutluluğun tanımı herkes için farklıdır.
Bir dilek dilerken doğum günlerimizde mum üflerken tuttuğumuz dileklerin kaynağında hep mutluluk vardır. Peki mutluluk senin için nedir? Hiç düşündün mü? Çoğu zaman mutluluğu zevk veren deneyimler veya kazançların getirdiği geçici keyiflerle tanımlarız. İnsanlar büyük bir kazanç veya hazzın mutluluğa uzun vadede katkı sağlayacağını düşünür ve bekler. Oysa insanlar büyük bir haz ve başarıya da çok çabuk alışır ve bunları normalleştirmeye başlar. Geçici deneyimlerle kalıcı mutluluklar bekleriz. Çoğu zamanda hayal kırıklığı yaşarız. Çünkü isteklerimizi elde ettiğimizde, akıl ve beyin bir süre sonra onları dışlar ve anlamını yitirir. Tekrar boşluğa düşer, yeni istekler yaratmak için çırpınır durur. Çünkü daha fazlasına sahip olmak bir alışkanlık haline dönüşmüş olur. Daha hırslı bir hale gelir ve bizi mutlu edecek birçok şeyleri de kaçırmış oluruz… Bu uğraş içerisinde yıllar geçer ve bu arada yaptıklarımızın bizi mutlu edip etmediğini sorgulama fırsatı dahi bulamayız. Kendimizi sürekli bir yolculuk halinde buluruz.
Peki insanoğlunun kaderi mi doyumsuz bir yaşam sürmek? Yoksa kendi seçimimiz mi?
Bazen gereksiz yük ve aktivitelerle kendimizi yoruyor ve bitkin düşüyoruz. Etrafımıza ve kendimize karşı tahammülsüzleşiyoruz. Bu durumda artan duygusal stresimiz, enerjimizi yanlış yerlere yönelttiğimizi mi anlatmaya çalışıyor?
Bunların neler olduğunu bulabilir miyiz?
Şimdi kendimize biraz zaman ayıralım… Gözlerimizi kapatalım ve hayatımızda bizi nelerin yorduğunu, dibe çektiğini ve iyi hissettirmediğini bulmaya çalışalım. Kendimizi izleyelim. Bulduğumuz cevaplarla kendimizi, olur olmaz şeyler için heba etmeyi bırakabilir miyiz? Bunları taşımak zorunda mıyız? Bizi iyi hissettirmeyen şeyleri hayatımızdan çıkarttığımızı hayal edelim ve kendimizi tekrar izleyelim. Hissettiklerimiz şimdi ne yönde değişti? Neleri kaybettik, neleri kazandık? Seçim sizin! … Mutluluğu aradığımız yer ve metot da yanlış sanki? Sorunda bu galiba! Mutluluk tek bir kaynaktan değil birçok kaynaktan dağılıyor. Bence mutluluk; hayatın bütün güzelliklerini yaşamak, tadını çıkarmak ve aynı zamanda da sorumluluklarına sahip çıkmaktır. Bir nevi hayat cambazı olmak ve dengeyi kurabilmektir. Olumlu duyguların farkına varmak, bu duyguları pekiştirmek, hayata katılmak ve bizim için anlam içeren eylemler yaratmaktır. Olumlu ve yapıcı ilişkiler kurmak, aile ve dostlarımıza vakit ayırmak, kendimiz dışında birileri için de güzel şeyler yapmak ve katkıda bulunmaktır. Yani mutluluk dış koşulların rastgele yarattığı bir duygu değil, bizim tavır ve seçimlerimizle şekillenen bir haldir. Rufus Wainwright’ın dediği gibi: “Mutlu olmak için uğraş vermelisin. Mutluluğa; iş, para ya da aşkla ulaşılmaz. Mutluluk sizinle kendi aranızda bir meseledir.”
Her gün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız var. Her şeyin kendi seçimimiz olduğunu düşünmemiz lazım. Hayat seçimlerimizden ibarettir. Her durumda seçenekler ve seçimlerimiz vardır. Biz nasıl davranacağımızı, hangi tavrı takınacağımızı kendimiz seçeriz. Dikkatimizi mevcut bulunduğumuz anda iyi ve olumlu olana getirmeyi öğrendikçe mutluluğumuzu pekiştiririz. Hatta çevremizdeki insanların tavrımızdan nasıl etkileneceğini de yine biz seçeriz. Yani biz hayatı nasıl yaşayacağımızı seçeriz! Günlük yaşam rutinlerimizde bu seçimlerimizin bir parçası. Bildiğimiz ve kimi zamanda uygulamayı unuttuğumuz şeyler. Mesela; insanlara teşekkür etmek, nazik eylemlerde bulunmak, birine destek vermek ve birini içtenlikle dinlemek. Bu basit gibi görünen eylemler gün içerisinde birçok olumlu değişimleri de beraberinde getirir. Göstermiş olduğumuz bu davranış karşısında memnuniyeti hissettiğimizde, aldığımız güzel enerji bizi de mutlu eder, motivasyonumuz arttırır ve çevremize de olumlu enerji iletiriz. Bu şekilde davranarak hem sosyal hayatımıza hem de çalışma hayatımıza katkı sağlarız. İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyal alanda tehdit, gerginlik ve endişe içerisinde olmadığında kendini rahat hisseder. Güven ve uyum dolu sosyal ilişkiler yaşamak, özen göstermek, ilişkilere zaman ayırmak, emek vermek ve bunları beslemek aynı sosyal çevre içerisinde herkesin mutluluk düzeyini arttırır. Düşünün! Kimle olmak, kime destek vermek seni mutlu hissettirir? Hangi sosyal gruplar içerisinde kendini daha mutlu, daha verimli ve daha güvenli hissedersin? Özen gösterdiğin hangi ilişkiler seni daha mutlu kılar? Mutluluğun üzerinde en büyük engellerden biri de sürekli mutluluk ve iyi hissetme beklentisi. Her zaman iyi hissetmeyi beklemek çok yanıltıcı bir ideal. Hayatın içerisinde öfke, kızgınlık, kırgınlık üzüntü gibi birçok duygularda var. Bunlarda hayatımızın bir parçası. Önemli olan bizim bu duyguları nasıl yönettiğimiz ve nasıl uğurladığımız. Hayatta zorlu durumlarda olacak ve bunlardan kaçamayız. Sorunlar bazen kendiliğinden ortaya çıkar ve kontrolümüz dışında oluverir. Ancak bu durumda nasıl cevap ve tepki vereceğimiz üzerinde ciddi bir etkimiz oluşur. Hayatın içerisinde başarısızlık, çatışma, kayıp ve sorunlar daima olacak. Elimizden gelenin en iyisini yapsak da bazen nasıl gideceği ve nasıl sonuçlanacağı üzerinde bir kontrolümüz olmuyor. Bu durumlarda da olaylara bakış açımız, kendimizi dibe çekmememiz üzerinde çok etkili bir duruma geçiyor. Olayları kötü ya da olumsuz olarak tanımladığımızda onlardan kaçınmak isteriz. Oysa hayatta değiştiremeyeceğimiz gerçekler de var. Bu durum istemesek de gerçekleşiyorsa eğer, durumu kabul edip “Hayatın içerisinde hala olumlu olan neler var?” sorusunu kendimize yönelterek, dikkati buraya getirmek iyi bir seçim. Eğer sürekli ve kesintisiz bir mutluluk idealinin peşinden koşarsak bu yüksek standartların altında eziliriz. Zaman zaman zorlu durumların ve duyguların olacağını, geçici bir süre bu duyguların bizimle olduğunu, zamanı geldiğinde akıp gideceğini kabul etmek ve dikkati olumluya çevirmek bizi rahatlatır. Hayatı bir bütün olarak algılar ve sürekli olayların bizim mutlu olabileceğimiz şekilde sonuçlanacağı beklentisini bırakırsak eğer, iyi hissetmediğimiz dönemlerde kendimize nazik davranır ve halen güzel olan şeylerin varlığını fark edebiliriz. Unutmamak gerekir ki hayat; olumlu ya da olumsuz olarak adlandırdığımız bir akıştan ibarettir. Sen hayatını nasıl tanımlarsan o yönde hissedersin. Hayatın akışı içerisinde; karşılaşacağınız seçenekler arasından doğru seçimleri yaparak, duygularınızı dengeli yaşayabileceğiniz ve mutluluğu önceleyerek ruhunuzu besleyeceğiniz doğru adımlar atabilmeniz dileklerimle. Mutlu kalın…