İngiltere'de yapılan uluslararası J. S. Bach Yarışmasında 1’nci olan Eskişehirli Yan Flüt Sanatçısı Ece Alara Sarıgöl, Haberes Dergisi’nin 53’ncu (Eylül 2024) sayısına konuk oldu.

Yazarımız Cem Aksu ile sohbet eden Sarıgöl; “Maalesef ülkemizde sanatçıların gördüğü değer çok az. Ülkemde önümü göremezken Avrupa’da bana açılan her zaman bir kapı oldu. Her zaman destekleyen birileri var” dedi.

Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Öncelikle Merhaba, ben 16 Temmuz 2003’te Eskişehir’de doğdum. Lise ’yi Eskişehir Atatürk Güzel Sanatlar Lisesinde bitirdim. Ünlü Flütist-Besteci Prof. Dr. Hakan Halit Turgay’ın her yıl düzenlediği flüt yaz okullarında beni keşfetmesi ile onun öğrencisi olarak flütü profesyonel anlamda öğrenmeye ve başarılar elde etmeye başladım. Şu an olduğum yeri ve bütün başarılarımı benim kıymetli hocama borçluyum. Bilginin gücüne inanmamı o sağladı. Bana verdiği her değerli bilgi, her yaklaşım ve kültürel değer şuan olduğum yerde başım dik boynum uzun durmamı sağlıyor. Bir çok değerli Flütist sanatçılar ile çalışma imkânım oldu. Ankara’da lisans 1 eğitimimi tamamladım. Ama bu süreçte ‘Ecole Normale De Musique De Paris’e kabul edildiğim için lisans 1’den sonra okulumu dondurup eğitimime yurt dışında devam etmek için 2023’te Fransa/Paris’e yerleştim ve hâlen eğitimime École Normale De Musique de Paris’te Jean Ferrandis’in öğrencisi olarak devam etmekteyim.

Çocukluğum uzun bir hikâyedir. Küçük yaşta annem ve babam ayrıldı ve 2015’te babamı kanserden dolayı kaybettik. Babamın vefatından sonra bir sürü borç ile ben, abim ve annem yalnız bırakıldık. 18 yaşımıza geldiğimizde adımıza hiç bir şey alamıyorduk. yani 21 yaşındayım ve benim Telefonum, bilgisayarım, flütüm, piyanom hiç bir eşyam benim adıma değil aksi takdirde elimden alacaklar. Ama şanslıyım ki benim annem çok güçlü bir kadın. Düşünsenize bekâr bir anne, 2 çocuk ve çocukların üstlerinde milyarlarca borç. Yıllarca avukatlar ve davalarla savaş, arabanı evini çocuklar için her şeyini sat ve onların eğitimi için en ufak bir kuruşu bile esirgeme, emekliliğinin geçip gitmesini ve arkadaşlarının emekli olmasını umursama ve çocuklarının üniversitesi bitene kadar hastanede 24 saat art arda nöbetler tut. Bu kadar fedakârlığı başarılarım ile ödemem gerekiyor.

Müziğe olan ilginiz nasıl başladı? Sizi keşfeden veya yönlendiren biri oldu mu?

Müziğe olan ilgim şu anda da olduğu gibi animasyonlara, filmlere duyduğum çok yoğun ilgiden geliyor. 6 yıl önce Flüt ile tanışmam da bu şekilde oldu. Filmde sesini duyduğum an flüt sesi beni o kadar çok büyüledi ki hemen anneme koştum ve bu enstrümanı çalmak istediğimi söyledim.

Beni bu alanda profesyonel olarak keşfeden ve yetiştiren ise Londra’da William Bennet’ın öğrencisi ve daha birçok büyük usta ile çalışmış ülkemiz adına Dünya genelinde büyük başarılar elde edip ödüller kazanan Prof. Dr. Hakan Halit Turgay’dır. Onun öğrencisi olduğum için çok şanslıyım bu kadar değerli bir sanatçının öğrencisi olmak çok büyük bir gururdur.

Enstrüman olarak ‘Flüt’ seçmenizin özel bir nedeni var mı? Flüt nasıl bir enstrümandır? Bizlere biraz tanıtır mısınız?

Dediğim gibi ilk duyduğumda ben bu enstrümanın sesine âşık oldum. Dünya’da birçok flüt çeşidi vardır. En eski enstrümanlardan birisidir. Hatta Yunan mitolojisinde Athena’nın bu enstrümanı çaldığı söylenir ki daha birçok hikâye vardır bunun gibi. Mesela ülkemiz topraklarında yaşanan “Apollo ve Marsyas” hikâyesi. Prof. Dr. H. Halit Turgay’ın bu hikâye için yazdığı büyüleyici bir Solo Flüt eseri vardır.  Hikâye ile birlikte bu Solo Flüt eseri dinlemenizi çok tavsiye ederim eminim ki sizler de büyüleneceksiniz. Flütün günümüze kadar birçok evrim süreci vardır daha 45.000 yıl kadar önce hayvan kemiklerinden yapılmış üzeri delik bir çalgı olurken, günümüze geldiğimizde ise elimizdeki modern flütler “Boehm sistemi” adı verdiğimiz inanılmaz bir sisteme sahiptir. Teobald Boehm, Alman Flüt Virtüözü ve çalgı yapımcısı olan bir mucittir. Flüte bugünkü Boehm sistem dediğimiz mekanizmasını kazandırmış ve çalgının daha yüksel bir ses aralığına ve estetikliğe sahip olmasını sağlamış ayrıca çalan kişinin daha kolay ve hızlı çalabilme ihtiyacını karşılamıştır. Bu yüzden günümüzde kullandığımız modern Flütler Boehm Flüttür.

Fransa’nın saygın müzik üniversitesi “Ecole Normale De Musique De Paris” süreci nasıl başladı? Bu okula nasıl kabul edildiniz?

Bu okula kabulüm hocalarımın yani Prof. Dr. H. Halit Turgay ve öğrencisi Ece Selin Yüksel’in üstümdeki emekleri sayesindedir. Ece Selin Yüksel dünya genelinde birçok yarışmalarda birinci olmuş ve çok değerli orkestralar ile solist olarak harika eserler seslendirmiş, Dünya’da birçok ünlü isimle çalışıp kendini onlara hayran bırakıp ayakta alkışlanmıştır. Aynı zamanda hem H. Halit Turgay’ın hem de Jean Ferrandis’in asistanıdır. Şuan Paris’in en önemli konservatuarında okuyor. Bu okula girerken bana Fransız ekolünü öğreten ki zor bir ekoldür, okula girdiğimde karşıma çıkabilecek her şeyi bana anlatan bana yol gösteren ve düştüğümde kaldıran en önemli rol modelim Ece Selin Yüksel’dir. Ece Selin Yüksel ile derslerimize başladığımızda bana “sen orada ne yapıyorsun buraya Paris’e gelmelisin” dediğinde Paris serüvenim işte böyle başladı. Ortada değerli hocalarım Prof. Dr. H. Halit Turgay ve Ece Selin Yüksel’in çok emeği var beni bütün bu sürece onlar hazırladı ve yetiştirdiler.

Avrupa’da sanata ve sanatçıya verilen destek ne şekildedir? Size bunun yansıması var mı?

Tabii ki bunun farkını çok büyük şekilde kendim de deneyimleyerek gördüm. Size bunu hem güldüğüm hem de üzüldüğüm bir örnek ile anlatacağım.

Yakın bir zamanda Londra/Birleşik Krallık’ta düzenlenen, (Bach International Music Competition) Bach Uluslararası Müzik Yarışmasında Barok Kategorisinde Flüt ile 1. Oldum. Şöyle bir durum var ki Londra’da 1. olduğum eser ile kendi ülkemde eğitim desteği aradım.  Burs ve destek için başvuru yaptığım hiç bir kurumdan destek alamadım. Hatta ilk aşamayı bile geçemedim. Hala bir desteğim yok. Yine de ben pes etmiyorum çünkü ben bir Türk genciyim. Aradığım kudret damarlarımdaki asil kandadır.

Gelecek ile ilgili planlarınız nedir? Okul bitiminde geri dönecek misiniz?

Gelecek ile ilgili açıkçası çok büyük hedeflerim var en üst zirveyi zorlayıp Avrupa ve Dünya genelinde adımı duyurmak istiyorum ama bunları tabii ki bir anda yapmam mümkün değil. Eğer zamanla benden güzel haberler alabiliyorsanız, hedeflerime yavaş yavaş ulaşıyorum demektir.

Şu an okul bitiminde bir dönüş söz konusu değil. Dönmeyi düşünmüyorum, hedeflerimi ülkemin şartlarında gerçekleştirebileceğimi sanmıyorum. Maalesef ülkemizde sanatçıların gördüğü değer çok az. Bunu değerli kılan çabalayan sanatçı ve sanatsever insanlar dışında. Önümü göremezken Avrupa’da bana açılan her zaman bir kapı oldu her zaman destekleyen birileri var.

Ama Ülkemde bize bırakılan bir miras var bunu görmezden gelemeyiz.

“Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum. Gür alevler halinde dönmelisiniz.” Atatürk’ün dediği gibi.

Gür bir alev olduğumda yön göstermek ve öğrendiklerimi aktarmak için hatta onlara bir ışık olmak için bu alanda ihtiyacı olan her sanatçı ruhlu Türk gencine yardım edeceğim. Tıpkı değerli hocalarımın bana tuttuğu ışık gibi.