Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı  “Beyin Göçü” verileri, ülkede eğitim almış bireylerin yurt dışına göç oranlarında ciddi bir artış olduğunu ortaya koydu.

Doktorlar, mühendisler derken, yurt dışına gidenler sırasına lise mezunlarının da girmesi oldukça düşündürücü. Aralarında yabancı özel liseler ile devlet okullarının da yer aldığı Türkiye’nin en köklü, en yüksek puanla girilen  “nitelikli” liselerinden mezun olan gençler artık Türkiye'de kalmıyor ve yükseköğretim için yurtdışını tercih ediyor. Hatta bazı okul mezunlarının neredeyse tamamı üniversite eğitimi için yurt dışına gidiyor.
EĞİTİM GÖÇÜ !..
Araştırma verileri, LGS'de tüm soruları doğru yanıtlayarak yüzde 1'lik dilimde yer alan öğrencilerin eğitim aldığı İstanbul Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, Alman Lisesi, Robert Lisesi gibi asırlık okulları kazanan öğrencilerin büyük bir bölümünün liseden sonra yurtdışına yöneldiğini gösteriyor.

1868'de kurulan Galatasaray Lisesi’nin 2007 mezunlarından sadece 1 öğrenci yurtdışına giderken, 2018'de üniversite sınavına giren 141 öğrenciden 16'sı yani %23’ü yurtdışını tercih etti. 2019 mezunu 142 öğrencinin 23’ü yurt dışına gitti.

Son iki yılda Galatasaray Lisesi mezunlarından yurt dışında okumayı tercih edenlerin oranı ise %30’a kadar yükseldi.

1884'de kurulan İstanbul Erkek Lisesi’nin 2019 mezunu 167 öğrencisinden

 % 53’ü Almanya, Fransa, Kanada, ABD, Avusturya hatta Macaristan gibi ülkelere lisans programlarına gitti. Bu okuldan üniversite okumak için yurt dışına giden öğrenci sayısı, Türkiye'de kalanları geçti. Bu oran 2024 yılı sonunda %90’ a kadar yükseldi. 2024 yılında mezun olan 156 öğrencinin 140’ı Almanya’yı tercih etti.

Alman Lisesi’nin 2010 yılı mezunlarından 42’si üniversiteyi yurt dışında okurken, 87’si eğitimine Türkiye’de devam etmişti.  Oysaki son dönemde Alman Lisesi’nden mezun olan öğrencilerden 115’i eğitimine yurt dışındaki üniversitelerde devam ederken, sadece 2 öğrenci Türkiye’de üniversite tercihi yaptı.

Robert Lisesi’nden son dönemde mezun olanların yaklaşık %60’ı yurt dışında üniversite okumayı tercih etti.  Kabataş Erkek Lisesi ve Kadıköy Anadolu Lisesi gibi liselerimizin mezunlarında da benzer tercih sonuçları var.
Türkiye genelinde, LGS’de yüzdelik dilimi 0,3 ile 5 arası değişen diğer liselerin mezunları için de durum farklı değil.

NEDEN GİDİYORLAR?
Bugün, Türkiye'den başka ülkelere doğru hızla artan ve lise mezunlarına kadar inen  “beyin göçü” nün en önemli nedenleri arasında, yetenekli ve nitelikli insanların kendi alanlarında iş bulamaması, liyakat yerine ötekileştirici, dışlayıcı siyasi yandaşlık ve kayırmacılığın öne çıkması, niteliksiz eğitim, düşük maaş koşulları, laik eğitimden uzaklaşma eğilimlerinin etkili olduğu düşünülüyor.
Gitgide derinleşen ekonomik kriz ve bunun beceriksizce yönetimi gençlerde derin bir kaygı yaratıyor ve onları umutsuzluğa düşürüyor.
Türkiye'de kendileri için başarılı ve mutlu bir gelecek göremeyen öğrenciler yurtdışına göçmek istiyorlar. Bunun da en kolay yolu olarak üniversite eğitimlerini yurtdışında almayı seçiyorlar.
ÜNİVERSİTELER DÜŞÜŞTE!..
Akademik Özgürlük Endeksi 2023 Raporuna göre; Türkiye 179 ülke arasında akademik özgürlük endeksi sıralamasında oldukça gerilerde yer alıyor.

Üst düzey nitelikli liselerin mezunları düşünce ve ifade özgürlüğüne daha fazla önem veriyorlar. Bu öğrencilerin büyük bir bölümü, özgür ve özerk olmayan bir üniversitede okumayı kabul etmediklerini ifade ediyorlar.
Örneğin; Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi gibi lise mezunlarının büyük bir bölümünün ilk tercihlerinden biri her zaman Boğaziçi Üniversitesi olmuştur. Ancak son yıllarda bu liselerden mezun olanların tercihlerinin giderek değiştiğini görüyoruz.
ÇOK ŞEY KAYBEDİYORUZ?
Dünya nüfusunun her geçen yıl yaşlandığı bir süreçte; genç ve eğitimli insan kaynağı, ülkelerin geleceğinde daha fazla önem kazanıyor.

Yaşlı nüfusa sahip gelişmiş batı ülkelerinin, eğitimli genç nüfus açığını, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerden sağlama yoluna gittiği bilinen bir gerçektir.

Beyin göçü, ülkenin geleceğini çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracak iyi eğitimli, nitelikli gücün kaybedilmesidir. Ancak, bu gücü kaybederken beraberinde demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük, akılcılık, bilimsellik gibi temel kavramların ve değerlerin taşıyıcısı olan aydınlık bir kesimi kaybettiğimizi de unutmayalım…