Merhabalar,  

Bugün çalışma hayatının 25 yılını aralıksız özel sektörde geçirmiş biri olarak yazmak istiyorum. Özel sektörün çeşitli kademelerinde diplomamın ve mesleki tecrübemin yeterliliği oranında çalışan ve bu ülkeye hizmet eden biri olarak yazıyorum.

Hepimiz biliriz; eğitim öğretim hayatı fiili olarak bittikten sonra ve erkek çocuğu isen askerliğin sonrasında artık ekmeğini kazanmaya çalışırsın. Bir fabrika ya da devlet dairesi için başlarsın kapıları aşındırmaya ya da sınavları atlamaya.

Öncesinde de mutlaka çalışanlar vardır. Ama genel durum hep dediğim gibi değil midir?

İş görüşmelerin başlar okulun bittikten sonra. Mühendislik alanında çalışacaksanız mutlaka bir dört yıllık eğitim veren üniversitelerin mühendislik bölümlerinden mezun olmanız gerekir. Ya da üretim mühendisliği ile ilgili iş başvurusu açan bir firma ilgili birim için mühendislik fakültesi mezunu arar, buna göre ilan verir. Bir hastanede hekim olarak çalışacaksanız tıp fakültesi bitirmenizin gerektiğini sanırım söylememe gerek yok. Hiçbir hastane sen bu işi iyi yaparsın diye diplomasız olsan da hasta emanet etmez. Ya da oybirliği ile seni dahiliye doktoru kabul ettik demezler.

Dört yıllık fakülte mezunu olabilirsin ama o ilgili iş pozisyonu içinde yeterli olmayabilirsin. O zaman da insan kaynakları birimi işine son verir. Maalesef ki ülkemizde eğitim öğrencinin yetenek ve isteği doğrultusunda değil nereyi kazanırsa şeklinde olduğu için nitelikli mezunlarda bulmak bir o kadar zor oluyor. Firmalarda buna göre yıllık personel planlamasını yaparlar. İşe alım sürecinde kendi iç politikalarına göre bir kritik belirlerler. Personel istidamı bu yönde olur.

Ben şimdi tersten düşünmek istiyorum. Ülkemizin düzenli vergisini veren, bu ülke için çalışan, seven ve gönülden bağlı bir vatandaşı olarak farklı bir bakış açısından irdelemek istiyorum konuyu.

Ülkemizi büyük bir fabrikaya benzetirsek, bu fabrikanın yatırımcıları bizleriz yani Türk vatandaşları. Bu ülkenin yani fabrikanın üretim yapması için girdi sağlıyoruz. Bunlar ne peki? Elbette ki vergilerimiz. Yani finanse ediyoruz. Bu finansenin karşılığında ben şirket sahibi ya da ortağı olarak, yıl sonunda bilançoya bakıp kâr zarar hesabı yapmakta benim en doğal hakkımdır diye düşünüyorum. Örneğin şirketimizin sermayesi ne durumda, ilgili pazarda şirketin pozisyonu nedir ya da gelecekte nasıl bir plan değişikliği yapmak gibi. Binlerce km verimli toprak, yeraltı ve yerüstü kaynaklar ne şekilde kullanılmış ve fabrikaya girdi olmuş. Bunları sorgulamak gerekir. Yani ben patron olarak rahat edecek miyim?

Dünyadaki ve hatta ülkemizdeki büyük firmalara bakın, yatırımcılar artık CEO (Chief Executive Officer) ile çalışırlar. Bunlar o ilgili şirketin üst düzey yöneticileridir. Bu yöneticilere şirketini teslim edersin. O’nlar kendi ekibini kurarlar ve şirketin pazar payını genişletmek ve bir önceki yıla göre kâr oranını arttırmaya çalışırlar. Tabi ki bu pozisyona bir çalışan almak için sadece dört yıllık fakülte mezunu olmasını beklemezsin. Yüksek lisans hatta doktora bazında eğitim yapmış vizyonu ve konsepti olan kişileri tercih edersin. Bu arada yabancı dil konusuna girmiyorum bile. Bir müddet sonra eğer beklentilere cevap vermiyor ya da şirketi eksiye düşürüyorsa iş akdinin feshi kaçınılmazdır. Belki seneye daha iyi olur diye yönetim kurulu olarak görev süresini tekrar uzatmak asla kabul edilesi bir durum değildir. 

Şimdi ben finanse ettiğim şirketin CEO’sunun CV’sini incelemek istiyorum. Mesela nereden mezun? Kaç yılda bitirdi? Bitirme tezi neydi? Okuldayken nasıl bir öğrenciydi? Sosyal hayatı nasıldı? Kendisine sormak isterim, sizi bu pozisyona seçmemiz için diğer adaylardan farkınız ne? Ya da ileride bu şirkette kendinizi nerede görmek istiyorsunuz? Ben patron değil miyim? Bana hizmet edecek kişiyi ile iş görüşmesi yapmak isterim.

Biz bu şirketi çocuklarımıza bırakacağız. Sonra demezler mi bize batık şirketi verdiler diye? Borç içinde olan ülke, pardon şirket daha başka yatırımcılar için kolay av olur vallahi. Sonra başkaları kendi bünyesine KATAR! Anlamazsın satıldığının, dikkat edelim derim.

Ben bu ülkenin yani fabrikanın yatırımcısıyım bunu görmek ve bilmek en doğal hakkım.

Yoksa bizi kandırmaya mı çalıştı?

Saygılarımla...