Türk Müziğinin Efsane Bestekarlarından Zekai Tunca Haberes Dergisi'nin 38’nci sayısına konuk oldu.

Yazarımız Cem Aksu ile keyifli sohbet eden Tunca; “Geleneksel müziklerimiz amatör korolarda yaşıyor. Sayısız müzik yayın aracının bu müziklere uzak durmasının sonucudur bu. Abur-cubur yayın araçlarına inat, Devlet radyolarının tattırdığı tatlar halkın gönüllü katılımıyla yaşatılmakta”

 Zekai Bey dergimize hoş geldiniz. Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Nasıl bir ailede yetiştiniz?

Ankara Altındağ İlçesi, Tatlar Mahallesi’nde (Köyü) 23 Haziran 1944 de (O zamanki kayıtların sağlamlığına bağlı) doğmuşum. 3-4 yaşımda 4 yaş büyüğüm ağabeyim.1 yaş küçüğüm kız kardeşim olmak üzere şehre taşınmışız. Bir yıl kadar sonra annem vefat ediyor. Babamın tekrar evlenmesinden olan 4 kardeşimle 7 çocuklu, 2 oda+1 hol bir evde büyüdüm. Babam inşaat işlerinde çalışırdı.

Müziğe olan ilginizi kim keşfetti? Sizi yönlendiren oldu mu? Nasıl bir eğitim aldınız müzik adına?

Çevremde kahvehanenin gramofonundan. Daha sonra tek- tük evlere giren lambalı radyolardan, istem dışı duyduğumuzdan başka müzik yoktu.4 yaş büyüğüm ağabeyim (CELADET) neyi dinler ve söylerse ben de onu izlerdim. Öyle izlemişim ki, mahalle arasında teyzeler şarkı söyletirlerdi, öksüz çocuğa ayrı bir ilgiyle. İlk sahnede seslenmem İlkokul mezuniyet töreninde (Hem okudum, hem de yazdım) iledir.

Sizin etkilendiğiniz ve örnek aldığınız ses sanatçısı ve bestekârlar kimlerdir? Klasik üslupta kimlerin tarzını beğenip örnek aldınız?

İlk ilgi duyduğum sesler Müzeyyen Senar. Ahmet Üstün, parladığı yıllarda Zeki Müren. Daha sonraları coğrafi konum itibariyle ve okul niteliğiyle Ankara Radyosu, İstanbul Radyosu sesleri, Münir Nurettin Selçuk, Alaeddin Yavaşca, Bekir Sıtkı Sezgin iyi örneklerdir bence. 

Beste yaparken güfte seçimini nasıl yapıyorsunuz? Nasıl bir uygulama ya da teknik ile çalışıyorsunuz? Beste aniden oluşan bir duygu bileşimi mi? Yoksa güfteye günlerdir belki de haftalardır verdiğiniz bir enerjinin şekil alması mı?

Beste yapayım diye güfte seçmem. Güfte beni seçer. Ya da içimden kopup gelir kendime ait sözler. Hiç sipariş yapmadım. 2004 deki TRT Beste Yarışmasına ön denetimden muaf tutulanlardan olduğumdan, son günü bir şarkı teslim edebildim. Birinci olan ( Aşka merakım ezelden)

Günümüzde yapılan şarkıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanat ve estetik açıdan sizce yeterli mi? Sanattan uzaklaşıldı mı?

Günümüzdeki şarkıların onca ses (gürültü) arasında zamanla anlaşılma şansı yok. Yayıncılar tanıdık bildik şarkılarla, ya da kolay anlaşılacak şarkılarla reyting yarışında. İki yüz yıldan bu güne kalmış şarkılar dar bir çevre içinde, daha sonra devletin 3 radyosu, 1 televizyonuyla dede-nine, anne-baba ve çoluk çocuk hafızalarımıza kazınmıştı. Şimdi yapılanların bu şansı yok. Bir iki dinlemede benimsenmesi gerek. Sonuç: yüzeysellik.

Siz klasik üsluptan gelen bir ses sanatçısısınız. Bu bağlamda Türk Müziği okuyan ses sanatçılarını nasıl buluyorsunuz? Yorum ve tavır olarak değerlendirirsek solistlik hangi seviyede sizce?

Gençleri dinlerken hocalarının nefesinin enselerinde olduğunu. Kimden ders aldığını tahmin edebiliyorum. Kısaca (MIŞ) gibi yapıyorlar. POP’a, arabeske gelince sular seller gibiler.     

Siz aynı zamanda bir öğretmensiniz. Branşınız neydi? Eğitimci olarak çalıştınız mı? 

El işlerine merakımdan o zaman sınavla alınan Yıldırım Bayezid Erkek Sanat Okulunu, devamla Enstitüsünü 1960 da bitirdim. Devamında 2 sene sınavlar serüvenim sonrası Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu (Şimdiki Gazi Ün. Tek. Eğ. Fak.)nu bitirdim ama aklım hep müzikte. Ordu Endüstri Meslek Lisesi’nde 1967-1971 arası Tesviye öğretmenliği yaptım. (1966 TRT Stajyer sanatçı sınavı başarısı 1966) Devamı biraz karışık Zorunlu Hizmetle öğretmenlik, TRT Çok Sesli Korosu, askerlik ve Ankara Radyosu Türk Sanat Müziği solistliği sınav başarısı.

Amatör koroların Türk Müziğine etkisi ne şekildedir? Ülkemizde sayıları bir hayli çok olan amatör korolar var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geleneksel müziklerimiz amatör korolarda yaşıyor. Sayısız müzik yayın aracının bu müziklere uzak durmasının sonucudur bu. Abur-cubur yayın araçlarına inat, Devlet radyolarının tattırdığı tatlar halkın gönüllü katılımıyla yaşatılmakta. Çoğalmasını da hayırlı buluyorum.

Dinleyicilerin gönlünde yer etmiş çok güzel ve etkileyici besteleriniz var. Gönüllere girebilmenin sırrı nedir?

Teşekkür ederim. Gönüllere girebilmişsem halkın her katmanında yaşamış olmamdandır derim

Eskişehir’e en son ne zaman geldiniz? Neler söylemek istersiniz şehrimiz için?

Adı Eski, kendi hep Yenilenen Eskişehir’e ilk gelişim 1964 yazı Ana jet bakım üssünde staj içindir. Daha sonraları 1980 den buyana onlarca kez müzikle ilgili. Allah tekrarına erdirsin.