Eskişehir’de girişimcilik, akademik, markalaşma ve bilişim konularında hayata geçirdiği projelerle öne çıkan Av. Barış Günaydın Haberes Dergisi’nin 34’ncü sayısına konuk oldu.

Haberes Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Aydıner’in sorularını yanıtlayan Günaydın; “Girişimcilik pes etmemeyi, farklı düşünmeyi, bir sorunu görüp ona çözüm üretmek için girişilen bir çabayı ifade etmektedir” dedi.

Türkiye Bilişim Derneği Eskişehir Şubesi Başkanısınız. Marka konusunda uzman bir avukatsınız. Dil Kursunuz var. Üniversitede dersler ve farklı eğitimler veriyorsunuz. Yurtdışında da yatırımlarınız var. ‘10 parmağında 10 marifet derler’ ya. Öyle bir insansınız. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Enerjinizin kaynağı ne? Bu konularda yaptığınız çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Gerçekten de birçok işi bir arada yapmaya çalışıyorum. Hayata bakış açım keyif alarak yapabileceğim işleri gerçekleştirmek bu nedenle de hevesim hep daim ve enerjim bunu gerçekleştirmekten geçiyor. Tabi burada gerçekten doğduğum, büyüdüğüm kent olan Eskişehirli olmak da birçok ilkin yaşandığı bir kentte olmanın avantajlarını yaşayarak birçok işi bir arada yapabilmemi sağlıyor açıkçası.

Başarılı bir girişimci olarak sizce Eskişehir’in en önemli sorunu nedir? Kentin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Eskişehir kültürüyle, eğitimiyle sosyal hayat imkanları ile bence Türkiye’den de ziyade dünyanın sayılı kentlerinden biri. Tabi bu güzel olanaklarının yanı sıra özellikle şehir merkezinde ulaşım, otopark sorunu yine çevre yolunun organize sanayiye ulaşımı da düşünüldüğünde yetersiz kalması sorunların başında gelmektedir. Makro ölçekte bir ulaşım sorununun çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye’de siyaset ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizi ileriki süreçte Eskişehir siyasetinde görecek miyiz?

Siyaset bilimi ve kamu yönetimi ortaokul öğrencisiyken ilgi alanıma girmiş ve hayallerimi süslemişti. Hatta üniversite tercihlerimde Bilkent Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin bölümlerini yazmıştım. Tabi sınav sonucu Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım, tabi Ankara Hukuk mezunu olmaktan ayrıca çok mutluyum tabi… Maalesef günümüzde siyasetin çok iyi bir noktada olduğunu söylemek mümkün değil. Kutuplaşmaların ve görüş ayrılıklarındaki yarıkların çok fazla olduğu bir ortamda ortak akıl ile saygı çerçevesinde yürütülmediğini düşünmekteyim. Sivil toplum örgütlerinde birçok görevler üstlendim. Dönem dönem farklı siyasi partilerden de birlikte çalışma konusunda çeşitli talepler de iletildi. Deneyimlerim, çalışma alanımdaki birikimlerimi aktarma ve topluma faydalı olabileceğim noktalarda bir görev almam gerekirse elbette siyaseti de değerlendirmek isterim.

Kent merkezindeki üç belediyenin hizmetlerini nasıl buluyorsunuz?

Tepebaşı ilçesinde yaşayan bir Eskişehirli olarak açıkçası ilçe belediye başkanlarının ve Büyükşehir Belediyesi çalışmaları ve hizmetlerinden memnun olduğumu söyleyebilirim. Belediyelerin yasal mevzuat çerçevesinde yapabileceği hizmetler belirli. Ülkede genel sorun iktidar partisinden olmayan belediyelerin bir takım zorluklar yaşadığı da bilinen bir gerçek buna rağmen, üç belediyenin de elinden geldiği kadar güzel işler yapmak için çabaladığını görüyorum.

STK’ların kent yönetiminde etkin rol oynadığını düşünüyor musunuz?

Sivil toplum örgütleri beşinci güç olarak çok önemli bir etkinliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Gönüllülük ile yürüyen STK’lar özellikle birlikten nasıl güçlerin doğacağını gösteren en önemli dinamik yapılar. Yürütme Kurulu üyesi olmaktan büyük onur duyduğum Eskişehir Kent Konseyi’nin özellikle Başkanı Nuray Akçasoy’un birleştirici yapıcı anlayışı ile birçok STK’nın görüşleri ne olursa olsun ESKİŞEHİR paydaşlığında bir araya gelerek ortak akıl ile çözümlerin hızla üretebileceğini gösteren önemli bir örnek bence.

Türkiye Bilişim Derneği Eskişehir Şubesi Başkanı olarak gerçekten de düzenleyeceğimiz etkinlerde paydaş olarak kentin diğer STK’ların desteklerini görmek kent yönetimine yol verecek çalışmalara birlikte yön verme ve çözüm üretmek çabalarımızın gerçekten de sonuç alabileceğini gördük. 6 Şubatta maalesef ülkemizde yaşanan deprem felaketi gösterdi ki dayanışma ve yardımlaşmayı yine örgütlü STK’lar aracılığıyla tek yürek olup çözüm üretme noktasında ne kadar etkili olduğunu gördük. TBD Eskişehir olarak da Bilişim’in özellikle afet ve acil durumlarda etkin kullanılması için bir çalıştay planımıza kentimizdeki tüm STK’lar katılımı ile arama planımız mevcut.

 Türkiye ve Eskişehir’in markalaşma konusundaki durumu hakkındaki görüşleriniz neler?

Eskişehir kent olarak marka şehirlerarasında yerini almaktadır. Dünya çapında da marka bilinirliğine ulaşmış olan birçok markamız mevcut olduğu gibi markalaşma yolunda da birçok adayın olduğunu görüyoruz. Marka oluşturmak kolay değil. Sunduğunuz mal ve hizmetleri rakiplerinizden ayırt edici özelliklerini belirlemek bunu da korumak zorundasınız.  Ama marka, patent, tasarım gibi Sınai Mülkiyet alanları çok önemli. Bunu şöyle ifade etmek istiyorum, alın teri çok önemli. Çalışıp alın teri dökmek ama daha da önemli bir şey var ben ona Akıl Teri diyorum. Yaratıcı beynin ürünü olarak oluşturduğunuz marka, patent gibi entelektüel sermaye ürünlerini yaratmak çok önemli. Eskişehir’in de Akıl Teri konusunda hak ettiği yerlere ulaşmasını arzu ediyorum. Bu anlamda kurucusu olduğum İpek Patent şirketimizde Eskişehirli birçok firmaya danışmanlık hizmetlerini sunmaya devam ediyoruz.

Bir hukukçu olarak Türkiye’deki yargı bağımsızlığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Hukuk Fakültesinde Anayasa Hukuku dersinde öğrendiğimiz ilk kavramlar arasında Yasama, Yürütme ve Yargı erkinin ayrı olduğu Yargı Bağımsızlığının esas olduğu öğretilmişti. Maalesef günümüzde birçok alanda olduğu gibi bu kavramaların da birbiri içine girdiğini görüyoruz. Yargıda çok ciddi sorunlar var. Yargının bağımsızlığı esas olmalı, Anayasada teminat altına alınmış evrensel insan hak ve özgürlükleri değerlerinin sağlanması gerektiği Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerde açıkça taahhüt edilmesine rağmen yaşadıklarımız bu bağımsızlık konusunda hala sorunlar olduğunu göstermektedir.

 

Eskişehir’deki gençlere girişimcilik konusunda hangi tavsiyelerde bulunursunuz?

Kendimi girişimci olarak tanımlamaktayım. Girişimcilik pes etmemeyi, farklı düşünmeyi, bir sorunu görüp ona çözüm üretmek için girişilen bir çabayı ifade etmektedir. Bu nedenle girişimcilik ruhunun yaşatılması çok önemli, önce kendine inanmak ve güvenmek, teknolojiyi takip etmek ve iyi kullanmak gerekmektedir. Sanayi devrimini kaçırdık ama teknoloji devrimini kaçırmadan dijital çözümler üreten girişimciliklerin daha etkili olacağını düşünüyorum. Bunu yaparken iyi bir araştırma yapıp, başkasının fikri ve sınai haklarını ihlal etmeden özgün ürün ve hizmetler üretmek hedeflenmeli. Çok teşekkür ederim.