Türk Pop Müziğinin Dev İsmi Coşkun Demir Haberes Dergisi’nin Mart 2023 sayısına konuk oldu. Yazarımız Cem Aksu’ya konuşan Demir; “Hala dinlendiğimi hissettiğim sürece şarkı söyleyeceğim” dedi.

Coşkun bey bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir ailede yetiştiniz? Çocukluğunuz nasıl geçti?

Tekirdağ’ın şirin bir nahiyesi olan Mürefte’de doğdum. İlkokul öğretmeni olan annem ve babam Mürefte’de çalışıyorlardı. Bir yaşına bastığımda Mürefte’nin hemen 15 km yakınındaki Şarköy’e tayin oldular. Şarköy’deki çocukluğum son derece eğlenceli geçti. Mahalle arkadaşlarımla birlikte sık sık deniz kıyısında vakit geçirir, bol bol yüzerdik. 5 kardeştik. Babamın mesleğinden dolayı biraz disiplinli bir çocukluk yaşadık.

Müziğe olan ilginiz ne zaman başladı? Sizi yönlendiren biri oldu mu?

İlkokul yıllarında evde ailecek dinlediğimiz bir radyomuz vardı. Sürekli açıktı. Hep Türk Sanat müziği dinlerdik. Müziğe olan ilgim radyodan duyduğum ezgilerle başladı. O yılların favori müziği Türk Sanat müziğiydi. Ailede müziğe karşı herhangi bir şekilde yönlendirme olmadı. Kalabalık bir aile olduğumuz için anne ve babamın bizimle ilgilenecek zamanı kısıtlıydı. Radyodan dinlediğim şarkıların etkisinde kalarak kendimi şarkıları mırıldanırken buldum.

 “Arı Dörtlüsü” grubu nasıl kuruldu? Ne tür müzik yaptınız?

Lise yıllarında müzik zevkim birden değişiverdi. O yıllar ünlü yabancı şarkıcılar (Elvis Presley, Cliff Richard, Beatles, Adriano Celentano, Al Bano) gibi şarkıcıların ülkemizde de sevilen şarkılarını ezberleyip seslendirmeye başlamıştım. İTÜ Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümünde okurken diğer bölümlerde okuyan ve müzikle ilgilenen arkadaşlarla; gitar, basgitar, davul ve klavyeden oluşan “Arı Dörtlüsü” grubunu kurduk. Ayrıca repertuvarımıza birkaç tane de Türkçe parça “Cem Karaca’dan, Resimdeki Gözyaşları, Berkant’tan Samanyolu” şarkılarını ilave ettik.

Mühendislik eğitimi aldınız ama müziği seçtiniz. Bunun sebebi neydi? Mühendislik ve müziğin ortak yönü var mıdır?

Beni mühendislik mesleğine lisedeki Fen bölümü hocalarım ve ailem yönlendirmişti. O yıllarda tercih edilen belli başlı 3 meslek grubu vardı. Bunlar; Doktorluk, Mühendislik ve Avukatlık-Hakimlik idi. Bende bu meslek grupları içerisinde mühendisliği seçtim. Keşke Elektrik Mühendisliği eğitimi yerine konservatuvarda Batı Müziği eğitimi almış olsaydım. Mühendislik eğitimi almamın en büyük faydası bana analitik düşünmeyi öğretmesiydi. Bu düşünme tarzının hem müzik mesleğimde hem de yaşamımın diğer alanlarında çok faydasını gördüm.

1970'li yıllardan günümüze Pop Müzikte neler değişti? O yılların müzikleri daha mı kaliteliydi sizce? Günümüzde yapılan Pop müzik şarkılarını nasıl buluyorsunuz? Dejenerasyon var mı?

Pop müzikteki en büyük değişim 70’li yılların şarkılarını üreten ve söyleyenler çoğunlukla dinlence müziği yaparlardı. Yaşadığımız yıllarda benim de içinde bulunduğum “dinlence müziği” zamanımızda çoğunlukla “eğlence müziğine” evrildi. Bütün bunlara rağmen günümüzde “dinlence müziği” ve şarkılarında güzel mesajlar veren bazı genç kardeşlerimi ayrı tutuyorum. Şimdilerde yapılan müzik, daha çok ilerleyen teknolojinin ürettiği elektronik müzik. Bu durum gerek üretenlere gerekse prodüktörlere ve şarkıcılara daha ekonomik geldiği için çok daha tercih edilir oldu. Oysa 70’li yılların müziğinde Akustik Sound yer alıyordu. O yıllar - Bu yıllar diye bir sınıflandırma yanlış olur. Dünyadaki müzik gelişimi de bu yolu takip etmektedir. Genelde güncel şarkıları takip etmemekle birlikte yeni kuşağın üretmiş olduğu bazı nitelikli şarkıları dinliyor takip ediyor ve keyif alıyorum. Müzik zevkindeki farklılıkları müzikte bir dejenerasyon olarak nitelendirme yapılmasını uygun bulmuyorum.

 Ülkemizde sanata ve sanatçıya verilen değer gerçekten hak ettiği değerinde mi?

Ülkemizde sanata ve sanatçıya verilen değer bana göre çok yetersiz. Sanat denilen olgu bir üst yapı kurumudur. Alt yapısını tamamen oluşturmuş ülkelerin insanları hem çok öne çıkan sanatsal ürünler çıkarmış, hem de dünya genelinde büyük sanatçılar yetiştirmişlerdir. Bizim ülkemizde günlük sorunlarını düşünen insanımız ne sanatla uğraşacak birikime sahip olmuş ne de buna imkân bulabilmiştir.

Türk Sanat Müziği şarkıları da seslendirdiğiniz albümleriniz var. Pop Müzik sanatçısı olmanıza rağmen TSM alanında albüm yapmanızın sebebi neydi?

Müzik bir bütündür. Ben de bir müzik sanatçısıyım. Genlerimizde doğuştan kazandığımız Türk Sanat Müziği motifleri, makamları ve ezgileri vardır. Bunlar da şarkılarda az ya da çok kendini gösterir. Söylemiş olduğum Türk Sanat müziği şarkıları çok seslendirmeye müsait makamlardır. (Nihavent, Kürdi, Kürdili Hicazkar, Hüzzam, Hicaz gibi) Dolayısıyla bu makamlardan oluşan ve çocukluğumdan beri benimsediğim şarkıları icra etmem kadar doğal bir şey olamaz. Bu şarkılarda popüler müziğin içindeki şarkılardır.

Şimdilerde neler yapıyorsunuz? Yeni şarkı ya da albüm hazırlığı var mı?

Albümler eskisi kadar çok sayıda üretilmiyor. Neden derseniz, albüm içindeki 10 şarkıdan biri ya da ikisi ön plana çıkıyor, diğerleri pek dikkat çekmiyor. O yüzden bütün sanatçı arkadaşlar, birer ikişer şarkı yapıp, dijital müzik platformlarında sergiliyorlar. Ben de geçen sene çok severek seslendirdiğim 2 şarkı yapıp dijital platformlarda sergiledim. Bu şarkılardan ilki sözleri Ahmet Selçuk İlkan’a, müziği Mehmet Özkaya’ya ait “Unutmaktan Geliyorum”, diğeri de bir sosyal sorumluluk projesi olan sözleri Levent Artüz’e, müziği Cenk Taşkan’a ait “Marmara Denizi’ne Ağıt.”  2023 yılının Ocak ayında söz ve müziği Erdener Koyutürk’e ait yine bizim makamlarımızdan esinlenip yapılan “Yağ Yağmur” adlı şarkımızı yaptık. Ayrıca önümüzdeki aylarda dinleyeceğiniz ve keyif alacağınızı umduğum bir şarkıyı henüz bitirdim.

Hayal ettiğiniz yerde misiniz müzik adına? Gelecek yılların planı ne şekilde?

Hayal ettiğim yerde miyim, değil miyim? Bu önemli değil benim için. Önemli olan, beni dinleyen ve bana çok güzel dönüşler yapan oldukça büyük bir kitlenin olması. Bu durumu sosyal medyada (Facebook, Instagram) insanların bana yönelttikleri ilgiyle gayet yakinen hissediyorum ve bu da beni çok mutlu ediyor. Şarkı söyleyerek insanlara bir şeyler verdiğim, insanların hayatlarına dokunduğumu görmek, onların mutlu olduğunu hissetmek de beni dinç tutuyor. Sanırım yaşamın gerçek mutluluğu da bu. İnsanın kendi hemcinslerine yararlı olma tutkusu. O kadar güzel dönüşler geliyor ki, bu beni müthiş mutlu ve beni aynı zamanda motive ediyor.  “Hala dinlendiğimi hissettiğim sürece şarkı söyleyeceğim.”  Sadece sevdiğim işi yaparak insanlara yararlı olma tutkusu bizi bu günlere getirdi, umuyorum ki daha da ileri ileriye götürecektir.

Eskişehir’e en son ne zaman geldiniz? Şehrimizi nasıl buluyorsunuz?  

Eskişehir’e seksenlerin ortasında gitmiştim. Orada bir kaç mekanda program yaptım. Eskişehir'de şehrin yaşadığı sosyal gelişme, yerleşim merkezi açısından ve şehrin coğrafi yapısı açısından yaşadığı olumlu gelişme daima ilgimi çekmiştir. Değerli ve büyük başkan Yılmaz Büyükerşen olağanüstü katkıları ile Eskişehir'i, Orta Anadolu'nun Paris'i yapmıştır. Mükemmel bir Belediye Başkanı, mükemmel bir eğitimcidir. Eskişehir'e tekrar gelmek isterim, umarım imkân olur da bir çağrı alırsam seve seve ve koşa koşa gelirim.