Ülkemizin önde gelen keman sanatçılarından Ebru Taşdemir Öğüt Haberes Dergisi’nin 29’uncu sayısına konuk oldu.
Yazarımız Cem Aksu’nun sorularını yanıtlayan Öğüt; “Keman nahif, zarif ve çok içli bir enstrümandır. Her iyi kulağa sahip olabilen çalamaz bu sazı o yüzden dişil bir saz olarak anılabilir” diye konuştu.
Ebru hanım hoş geldiniz dergimize. Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Ailenizden bahseder misiniz bizlere?
Gaziantep doğumluyum. Annemin memleketi Gaziantep. Toprağını, coğrafyasını, insanlarını ve tabii ki yemeklerini çok severim. Annem ve babam şu anki adı ‘’İş-Kur’’ olan ‘’İş ve İşçi Bulma Kurumu’’ nda üst düzey yöneticiydi. Her ikisinin de müzik kulağı çok iyidir. İyi birer musikişinas aynı zamanda da sıkı birer takipçidirler. Bir de mali müşavir ağabeyim var. O’da dünya da ve ülkemizde nadir bulunan albümlerin arşivine sahip iyi bir müzik takipçisidir. Oğlum Asilkan TRT Çok Sesli Koro üyesi. Aynı zamanda da çok değerli Gökçen Koray ve Seval Irmak ile İstanbul Senfoni Korosu Çocuk Korosu üyesidir. A takımı profesyonel yelkencidir aynı zamanda. Eşim Hüseyin Öğüt cemiyetimizin solisti aynı zamanda da yönetimindedir. Bir yazılım şirketinin üst düzey yöneticisidir.
Müziğe ilginiz ne zaman başladı? Sizi keşfeden ya da yönlendiren oldu mu?
Ortaokul yıllarında yetenekli olduğum fark edildi. Müzik öğretmenim Yunus Arıca bana piyano kursu vermişti. Bale ve tiyatro eğitimi hayal ederken müzikte karar kıldım.
Üsküdar Musiki Cemiyeti gibi köklü bir müzik okulunda da eğitim aldınız. Size neler kattı bu cemiyet? Kimlerden ders aldınız?
1992’de Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne girer girmez koronun yanında Cavit Cenkoğlu ile kemana başladım. Orada Hüsnü Anıl, Cüneyt Kosal, Nafiz Anarat, Varujan Zilciyan, Şeref Çakar, Alaaddin Pakyüz, Doğan Dikmen, Atilla Gündüz ile çalışma şansım oldu. İTÜ Devlet Konservatuarını bitirdim. Orada iken Şef Rıza Rit korosunda Recep Birgit, Nurettin Çelik, Gönül Paçacı, Ayşe Sağyaşar gibi isimlerle çalıştım.
Şimdi aynı cemiyette öğretim görevlisi olarak çalışıyorsunuz. Nasıl bir duygu bu?
Cemiyetimiz prensip olarak kendi içinde yetiştirdiği öğrenciler içinden hocalarını tayin ediyor. Çünkü cemiyetin eğitimini ve işleyişini, gelenekçi tavrını, vefa ve özverili olunması gerekliliğini sindirmiş olmak gerekiyor. Ben de bundan onur duyuyorum. Yaklaşık 22 yıldır keman hocalığı, batı müziği solfej hocalığı, saz heyeti üyeliği ve farklı yönetim görevlerinde bulundum. Ve halen de devam etmekteyim.
Keman nasıl bir enstrümandır? Türk müziğindeki yeri nedir? Bir kadın saz sanatçısı olarak söylerseniz keman dişil bir enstrüman mıdır sizce?
Kemanın sanıyorum 17.yy. da müziğimize girmiş. 14.yy. da Kuzey İtalya’da kullanılmaya başlanmış. Klasik musikiye giremediği söylenir. Sultan Mahmut döneminde üst düzey saz olarak değerlendirilmiş bir sazdır. Ben solak bir kemaniyim. Bildiğim kadarıyla başka bir solak kadın kemani yok. Aynen olduğu gibi çalıyorum. Tellerin ve yayın yönünü değiştirmedim. Hatta solak olmanın avantajını bile yaşadım. Solaklara tavsiyem asla gözünüz korkmasın. Düzeneği değiştirmeden çalmayı öğrensinler. Nahif, zarif ve çok içli bir enstrümandır keman. Her iyi kulağa sahip olabilen çalamaz bu sazı o yüzden dişil bir saz olarak anılabilir.
Şimdi neler yapıyorsunuz? Yeni sezonda yeni projeler var mı?
Özel Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi’nde önceden 4 yıl keman, solfej ve nazariyat derslerine girdim. Bu sezon yine başlıyorum. Tiyatro, müzik, sinema ve resim anasanat dallarında sanatçı adaylarımızı yetiştiriyorum. Ayrıca İstanbul Senfoni korosunda Sopranoyum. Değerli Şeflerim Gökçen Koray ve Seval Irmak’ın öğrencisi olmak beni çok şanslı hissettiriyor.
Amatör koroların Türk Müziğine etkisi nedir sizce? Siz bir koro çalıştırıyor musunuz?
Türk Müziğinin yaşaması genç kuşaklara sevdirilme ve aktarılması açısından amatör koroları destekliyorum. Fakat işin ehli kişilerin hocalık şeflik yapmasının çok önemli olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Türk Müziğinin şimdiki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Klasik üsluptan uzaklaşıldı mı? Saz eserleri mi yoksa sözlü eserler mi daha ileride sizce?
Aslının devam olan çok güzel eserler besteleniyor. Hem saz eserleri hem de sözlü eserler olarak güzel besteler var. Ayrıca çok yetenekli genç saz sanatçıları bizlere umut veriyor. Türk Müziği adına onlara güveniyorum. Daha da güzel olacağına inanıyorum.
Eskişehir’e hiç geldiniz mi? Neler söylemek istersiniz Eskişehir ile ilgili?
İnanın hiç fırsat bulamadım gelmek için. Belki Aralık ayındaki konserinizde bulunabilirim. Eskişehir’i hep merak etmişimdir. Porsuk Çayının o güzelliğini, sakin yaşantısını, müzeleri ve parkları ile bir Avrupa kenti olduğunu duyuyorum. Üniversite kenti olduğunu ve kültürel olarak çok gelişmiş bir şehir olduğunu da biliyorum. Ayrıca Haberes ’in konuğu olmak benim için inanılmaz keyifli oldu. İstanbul Üsküdar’dan Eskişehir’de ki tüm dostlara kucak dolusu sevgi ve selamlarımı iletiyorum.