TRT Sanatçısı Kemani Bestekar Talat Er, Haberes Dergisi Aralık 2022 sayısına konuk oldu.

Yazarımız Cem Aksu’nun sorularını yanıtlayan Talat Er; “Keman insan sesine en yakın enstrümandır. Perdesiz olması ve teknik açıdan icrası en zor enstrüman olarak kabul edilmektedir” dedi.

Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Adana’da doğdum. Balık burcu olduğum içindir çocukluğumda çok duygusal ve hassastım. Sevgi ve sohbet dolu bir ailede büyümekle birlikte en büyük şansım, rahmetli babamın askerlik vazifesi sırasında öğrendiği Trompet enstrümanı oldu. Bebekken ağladığım zaman bir reklam filmindeki trompet solosunu yaptığı zamanlar susarmışım. Sanırım müzikle ilk tanışmam bu şekilde oldu. Babam daha sonrası 2. Meslek olarak Trompet enstrümanını çaldı.

 Müziğe nasıl başladınız? Sizi yönlendiren ya da keşfeden oldu mu?

Pazar konserlerini dinlerken Kemanın sesinden büyülendim. Keman çalmaya karar verdim. Babam bu ricamı kırmayıp ilkokul bitirme hediyesi olarak ilk kemanımı hediye etmiştir. Bu konuda yetenekli olduğumu fark eden babam, özel dersler aldırmış ve musiki dernekleri ve Belediye Konservatuarı’na yollamıştır. Konservatuar yıllarında Avni Anıl Hocam, hem keman hem bestecilik konusunda yeteneğimi keşfetti. Beni TRT’ye girmem konusunda yönlendirdi. Beste yapmam konusunda da teşvik etti.

Keman sazını seçmenizin özel bir sebebi var mı? Nasıl bir sazdır keman? Türk Müziğindeki yeri nedir?

Keman enstrümanını seçtim sayılmaz! Dinlediğim anda ruhuma işledi. Hani derler ya, içimde kelebekler uçuştu. Benim kişilik yapıma çok uygun olması, duygularımı en güzel şekilde yansıtabilmem benim için kaçınılmaz oldu. Keman insan sesine en yakın enstrümandır. Perdesiz olması ve teknik açıdan icrası en zor enstrüman olarak kabul edilmektedir. 19.Yüzyıl öncesi Osmanlı döneminde saraylarda sine keman icra edilmekteydi. 19 Yüzyıl sonralarında Avrupa kemanı, daha modern ve evrensel olması sebebiyle saraya ve meşklere girmeye başlamasıyla birlikte, Sine kemanın yerini almıştır. Türk müziğimin vazgeçilmez bir enstrümanı olmakla birlikte, radyo, sahne ve farklı platformlarda Maestro rolünü üstlenmiştir.

Amatör korolarla müziğe başladınız. Amatör koroların müziğimize etkisi ne şekildedir? Neler söylemek istersiniz amatör korolar ile ilgili?

Amatör koroların Türk Sanat Müziğine çok büyük katkısı olduğunu söyleyebilirim. Son yıllarda ilgi giderek daha artıyor. Türk halkı, dinlemeyi sevdiği kadar öğrenmeyi ve eşlik etmeyi çok seviyor. Çok ciddi anlamda çalışan ve hizmet verdiğini düşündüğüm korolar var. Ancak bunun yanı sıra, giderek artan koro sayısıyla çok ciddi anlamda sıkıntılar da çıkmaya başlamıştır. Hocalık ve Şeflik vasfı olmayan korist ya da kişiler aniden koro kurup kendini Şef ilan etmeye başladı. Bu durumda kötü icralar yapılması müziğe faydadan çok zarar vermektedir. Mutlaka bir denetim mekanizması olması ve dinleyicimizin daha seçici olması gerekmektedir.

Ülkemizin önemli saz virtüözlerinden birsiniz. Bu kadar iyi bir saz sanatçısı olabilmenin en temeli elbette ki çalışmaktır ama nasıl bir çalışma yöntemi geliştirdiniz?

Çok teşekkür ederim. Keman zor bir enstrüman olduğu için, öncelikle yetenek ve çok çalışmak diyorum. Ancak herkesin çok çalışma anlayışı farklı olabiliyor. Ben TRT kurumuna girene kadar, çalışırken hiçbir zaman saat tutmadım. Benin çalışma anlayışım; başladığım ders ya da eser olana kadardır. Yeri geldi 12 saat çalışmışımdır.  Bunun yanı sıra, bolca iyi icracıları dinlemek çok önemli.

Enstrüman ile ilgilenen özellikle gençlere neler tavsiye edersiniz? 

Öncelikle çok kararlı olmalarını tavsiye ederim. Bazen enstrüman seçme konusunda kararsız kaldıklarını görüyorum. Bana sorduklarında ikisini de seçmeyin diyorum! Düşünerek ve seçimle olmaz! Enstrümanınıza âşık olmanız gerekir. Bu doğrultuda ve Avrupa’da ve Amerika’da olduğu gibi küçük yaşlarda o konuda eğitim almak ve amaç edinmek çok önemli. Çok çalışmak çok araştırmak gerekir. Bizim dönemimizden önceki üstatları mutlaka dinlemek ve feyz almaları gerekir. Ancak bu zamanında usta icracıların da mutlaka tekniklerinden faydalanmaları tavsiye ederim. Ayrıca bizler sadece keman icracılarını dinlemedik. Tanburi Cemil Bey, Şükrü Tunar, vb. ekol olmuş ustaları da dinledik.

 Beste yaparken güfte seçimini nasıl yapıyorsunuz? Melodi üzerine güfte yazdığınız da oluyor mu? Etkilendiğiniz bestekârlar kimlerdir?

Şiir konusunda çok titiz olduğumu söyleyebilirim. Zaman zaman şair dostlarıma sosyal konular ya da ilgimi çeken konular söylüyor. Özel şiirler de yazdırdığım oluyor. Kaliteli ve güzel olmakla birlikte benim yüreğime hitap etmeli ki, şarkı olursa kalplere dokunsun. Melodi üzerine şiir yazdırmadım; yazılmasını da son derece yanlış buluyorum. Bir bestekar gerçekten ustaysa, şiirin hecesine, hikâyesine ve duygusuna göre bestelemesi gerekmektedir. En çok etkilendiğim bestekarlar denince aklıma ilk gelen isimler: Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak ve son dönem bestecilerinden Merhum Hocam Avni Anıl diyebilirim.

 Ülkemizde Türk Müziğinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi?

Aslına bakarsanız ne acı ki, kendi ülkemizde kendi müziğimizin durumunu ve hak ettiği yerde olup olmadığını sorguluyoruz. Hiçbir ülke kendi müziğini bizdeki kadar tartışmıyordur sanırım. İncelediğiniz zaman, makam, repertuar, usul gibi bu kadar zenginliğin olduğu müzik türü çok azdır. Gönül ister ki, TRT Nağme gibi sadece Türk Sanat Müziği yayını yapan bir TV kanalımız olsun. Burada profesyonel sanatçılar dışında, emek veren amatör korolara hatta konserlerine bile yer verilebilir. Sanat ve sanatçılarla ilgili haber verilebilir. İcracılarımızı, enstrüman yapımcılarımız vb. tanıtılabilir. Hak ettiği yer kişilere göreceli. Eskiyle kıyaslarsak kesinlikle hak ettiği yerde değil. Gazinoların sayısını bilmezdik dolup taşardı. Plaklar yok satardı. As solistlerimiz vardı. Medya fazlasıyla değer de verirdi yer de verirdi.  Bu durum bizden bir eksiltmiyor. Hak ettiği yerde olması için mücadelemizi Radyodan, Televizyondan ve konser salonlarından vermeye devam edeceğiz.

 Albümlerinizden bahseder misiniz bizlere? Kaç albüm yaptınız? Beste ve güfteler size mi ait?

Projelerimde bestelerimin tamamı bana ait. Bir kısmının sözleri bana ait.

2015 Yılında dinleyicilerimizin teşvik ve ısrarlarıyla besteleri bana ait 12 şarkıdan oluşan HER DAİM AŞK adlı albümü kendi sesimle yorumladım. Doremint etiketiyle sevenlerimle buluştu. Okyanus şarkımı Ayşen Birgör ile birlikte klip çektik.

2020 Yılında enstrümantal bestem İŞTE BENİM HAYATIM hayatım adlı eserimi kemanımla yorumladım ve klip çektim. Doremint şirketinden çıktı.

2021 Yılında Ayşe Ekiz ile ‘’Sağlam Severim’’ şarkısını düet yapıp klip çektik.

2022 Yılında Engin Kafkas Güfteleri ve Talat Er Bestelerinden oluşan 12+1 Şarkıdan oluşan HEDİYEM OLSUN albümümüz Elonor plak etiketiyle dinleyicimizle buluştu.

‘Can Veririm Senin İçin’ şarkımızın klipini tiyatrocu ve dizi oyuncusu Wilma Elles ile çektik. Geniş kitlelere ulaşmakla birlikte beğeni topladı.

Türk Müziği dışında takip ettiğiniz farklı müzik türleri var mı? Farklı ülkelerin müziklerini dinliyor musunuz? Sizce kendinizi geliştirmeniz açısından etkisi var mıdır?

Türk Müziğini dinlediğim kadar diğer müzik türlerini ayırt etmeksizin dinliyorum. Yeter ki kaliteli ve güzel icra edilsin. Ülkemizdeki farklı müzik türleri dışında, dünya müziklerini sözlü ya da sözsüz dinlemeyi hatta kemanımla icra etmeyi çok seviyorum.

Şimdi neler yapıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?

TRT ve koro çalışmalarım yoğun bir şekilde devam ediyor. Yurt dışında yoğun konserlerim var. Şirketimiz Elonor Plakla, Hediyem Olsun albüm şarkımıza klip çekimi için araştırma ve çalışmalara başladık.

 Eskişehir’e en son ne zaman geldiniz? Neler söylemek istersiniz şehrimizle ilgili?

2013 Yılında konuk bestekar olarak davet edildim. Eskişehir Halkı konserimize büyük ilgi gösterdi. Sevgi dolu ve samimi bir etkinlik oldu. Musikiden anlayan seyirci topluluğu tarafından eserlerimin beğeni alması ve eşlik edilmesi beni son derece mutlu etti. Konserle başlayan tanışmalar, dostluklara dönüştü ve hala görüşüyoruz. Eskişehir’imize gelince, öncelikle şehir halkı, son derece sıcak ve kibar. Avrupa şehirlerini aratmayacak modernlikte. Genç ve dinamik bir nüfus olması şehrin enerjisini çok yükseltmiş. Doğal güzelliklere ve özellikle çok merak ettiğim Porsuk Çayına hayran kaldım. Kısacası birbirinden güzel anılarla döndüm. Sevgili Cem Bey, bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim. Tüm okurlarımıza sevgi ve selamlarımı yolluyorum.