TRT Ankara Radyosu’nda yıllarca Piyano Sanatçısı olarak görev yapan Orhan Ayaz, Haberes Dergisi’nin 51’nci sayısına konuk oldu.

Yazarımız Cem Aksu ile keyifli sohbet eden Ayaz; “TRT sanatçısı olmak, çok büyük bir sorumluluk sahibi olmaktır. İşimizi Doğru yapmak, sanatı hem sanat için hem de halk için yapmak zorundayız. Saygınlığı her alanda göstermek zorundayız” dedi.

 Orhan Ayaz’ı Haberes okuyucularına tanıtabilir miyiz? Nerede doğdunuz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Müziğe olan ilginiz nasıl başladı? Sizi yönlendiren oldu mu?

Değerli Haberes okuyucularına saygı ve sevgilerimle başlamak istiyorum. Kütahya Tavşanlı ilçesinde doğdum ve ilkokula başladığım zaman Mandolin ile tanıştım. Çok güzel ve sevdiğim bir enstrüman oldu benim için. Ablam Suzan ders alıyordu. Bende evde onun nasıl çalıştığını çok iyi gözlemliyordum. O okula gittiğinde ben çalıyordum. Tabii babam ve annem bunu fark ettiler. Tavşanlı’nın çok değerli Müzik öğretmeni Rahmetli Fethi Aküz Öğretmenime götürdüler. Öğretmenim ne çalarsa aynısını yapıyordum, şaşkınlık içimde babama; “ben Orhan’a ücretsiz ders vereceğim” dedi ve büyük bir sevinçle ilk müzik hayatıma başlamış oldum. İlkokul boyunca çok şeyler öğrendim. Tabii, bu arada Tavşanlı’nın Tunçbilek Kömür ve Elektrik üretim Beldesine taşındık.  Burada işçi ve memur aileleri yaşıyorlardı ve her türlü sosyal aktiviteler vardı. Çarşamba günleri kadınlara özel müzikli matineler yapılırdı. Orkestra Eskişehir’den gelirdi. Eskişehir’in müzik hayatıma nasıl etki ettiğini duygulanarak söylemek istiyorum.

Piyano eğitiminizden bahseder misiniz? Buna ilginiz nasıl gelişti? Piyanonun diğer müzik aletlerinden farkı nedir? Özellikle küçük yaşta eğitime başlamanın avantajları var mıdır? Neleri geliştirir?

Piyano eğitimim öncelikle melodika ile başladı. Tuşe çok kolaydı sanki daha sonra akordeon ile tanışmam biraz daha güven verdi. Bir sonrası org ile tanıştım. Müthiş güzellik. Tüm tuşlar gözümün önünde derken Gazi Eğitim’de piyanoyu ilk kez gördüğümde hayran olmuştum.
Piyanonun en güzel tarafı çalacağınız tuşlar gözünüzün önünde, çok rahat. Muhakkak ki küçük yaşlarda alınan her eğitim, başarıya çok çabuk ulaştırıyor. Kesinlikle 3,5 yaşlarında başlamalarını tavsiye ediyorum. Lise yıllarımda çok güzel bir orkestrada BOZOKLAR Adı altında, ilk sahne yaşamım başladı. Önce bateri çalmaya başladım Küçük de olsa para almaya başladım. Bu arada okulumu çok aksattım ve lisede iki sene üst üste kalarak okuldan atıldım.
Çok üzücüydü, ama müzik bana çok iyi geliyordu. Bu arada babam beni orada bulunan GLİ İşletmesine Çırak olarak işe aldırdı. Müziği bırakmıyordum ama gündüz tamirci çırağı idim. Çok sevdiğim Müzisyen Arkadaşım Rıdvan Yılmaz ve Oradaki Bölge Müdürümüzün oğlu Taci Atay ve Recep Akçın ile birlikte orkestra çalışmalarımız farklı bir şekilde devam etti. Bulunduğumuz yerde sosyal tesislerde tüm müzik aletleri vardı. Eskişehir den gelen gurup artık gelemiyordu ve bu müzik aletlerini yöremizin çocukları öğrensin diye bizlere tahsisi ettiler. O zaman ki Bölge Müdürümüz rahmetli Metin Atay ve Ertürk Okyay’a çok minnettarız
Ve ilk Madenciler Balosunda Tunçbilek Çocukları olarak büyük bir sınav vererek geceyi başarıyla tamamladık. Orkestra da artık org vardı ve merakla boş kaldığımda oturup çalıyordum. Bunu başarmalıyım dedim öğretecek hiç kimse maalesef yoktu. Kendi kendime bir şeyler çalıyor, ilerlemek için çabalıyordum ve baterist olmaktan vazgeçmeye başladım. Büyük bir güç ve heves ile lise de yeniden açılan sınavlara tekrar girerek çıraklığı bitirip, okula tekrar dönmem yeni bir hayata başlamamın mutluluğu anlatılmazdı ve bunun kıymetini bilmeliydim.
Liseyi bitirdim, üniversite sınavını Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünü kazandım. 3 yıl boyunca mutlu bir şekilde eğitimimi teorik ve pratik olarak aldım ve geceleri gazinolarda çalışmaya da başladım,

Müzik yolculuğunuzda sizi etkileyenler kimlerdir?

Öncelikle İlk Öğretmenim Rahmetli Fethi Aküz, Müzik Öğretmeni Orhan Kasap, TRT Sanatçısı Vedat Kaptan Yurdakul, Piyanist Ahmet Berker,(Gazi Eğitim’den okul arkadaşım).
Gazi’den mezun olduktan sonra 19 Mayıs Spor Akademisi’nde Müzik derslerine Öğretmen olarak bir yıl çalıştım. Öğretmenlik çok güzeldi ama ben hâlâ istediğime ulaşmak istiyordum. Nasıl oldu bilemedim, orkestralarda hem çalıp hem de  şarkı söylemeye başladım, derken ‘Piyanist Şantör’ diye tabir ettiğimiz kendi başıma çalıp söyleyen biri oldum. İsmim biraz daha duyulmaya başladı. Ankara’da.
Türk Sanat Müziği çalıp söylemek beni daha çok başarıya ve kazanmaya yönlendirdi. Ama bu arada bir arkadaşım ‘turizm ile de ilgilen sende batı formatı var güzel müzik yapabilirsin’ dedi. 7 Yıl Antalya, Gümüldür, Pamukkale, Kıbrıs ve Ayvalık gibi turistik yerlerde müzik çalışmaları yaptım. Artık biraz daha tecrübeliydim. Derken TRT Genel Müdürlüğü Sosyal Tesislerine benim gibi bir müzisyen arıyorlarmış. Ankara’daki tanıyan dostlarım benim ismimi vermişler. Birkaç kişiden benim ismim gelince, Müzik Daire Başkanı, Rahmetli Zihni Derçin beni TRT’ye davet etti. Merakla ne olacağını bekliyorum. Bir anda onların formatına uygun olduğumu söyleyerek bir sınavla sanatçı olarak işe başladım.  Artık farklı bir yeni hayat başladı. Kış dönemi Genel Müdürlük Lokalinde, yaz dönemi Antalya Kampında görev yapmaya başladım. Çok sanatçılar tanıdım. Onlara eşlik ettim. Hep olumlu sonuçlar aldım. Müzik Dairesi Beni Repertuarımı genişletmem için Ankara Radyosuna göndermeye başladı.
İşte burada her şey çok farklı olmaya başladı. Rahmetli Ziya Taşkent, Zekai Tunca, Kadri Şarman, Selçuk Ayhan, Ela Altın, Bilge Pakalınlar gibi TRT’nin en ünlü sanatçıları ile birlikte çalışmalara haftanın 5 günü bant kayıt, canlı yayında koroda söylemeye başladım. Ve bu yıllar boyunca devam ederken Gazi Üniversitesi’nden okul arkadaşım sanatçı  Vedat Kaptan Yurdakul beni piyano çalmaya davet etti. Çünkü okul yıllarında arka odalarda Türk müziği çalıyor ve söylüyorduk. İşte son 10 yılımı Sosyal tesislerden Ankara Radyosuna geçişim onaylanarak sorumluluk alan bir TRT Sanatçısı Orhan Ayaz olarak Radyo ve Televizyon birçok yayınlarda çaldım. 2018 de artık emekli olma zamanı geldi diyerek birçok arkadaşımız ile birlikte emekli oldum.


TRT Sanatçısı olmak nasıl bir duygu? Size neler kazandırdı TRT?

TRT sanatçısı olmak, çok büyük bir sorumluluk sahibi olmaktır.
İşimizi Doğru yapmak, sanatı hem sanat için hem de halk için yapmak zorundayız. Saygınlığı her alanda göstermek zorundayız, Çünkü Herkesin gözü sizin üzerinizde, konuşmanız, telaffuz etmeniz, bilgi birikimi sahibi olmak kıyafetinize kadar her alanda örnek olmak zorundayız. Şükürler olsun elimden geldiğince bunları yapmaya çalışıyorum halâ.

Piyanonun Türk Müziğinde kullanımı nasıldır? Uyumu nasıl yakalıyorsunuz?

Piyano Türk müziğinde çok makamda harika sesler çıkartıyor. Natürel seslerin olduğu makamlarda Rast, Nihavent, Kürdi, Kürdilihicazkâr, Hicaz, Suzinak, Hicazkâr, Acem Kürdi, Acemaşiran, Sultaniyegâh, Şedaraban, Mahur, Segâh vs. çok iyi oturuyor.
Diğer komalı makamlarda armonik olarak, kullanıyorum. Komalı bölümlerini araya koyup Yani piyanoda 1-3-5 armoni dizilişlerinde 1 ve 5’in arasına sıkıştırıp sesi diğer sazlara veriyorum.

Şimdilerde neler yapıyorsunuz? Genel anlamda yeni projeler var mı? Müzik yolculuğunuz nasıl devam ediyor?

Şimdi İstanbul da yaşıyorum. Torunuma bakıyoruz. Onu da piyano ile tanıştırdım ve çok iyi çalmaya başladı. Özel ders alıyor. Birazını benden aldı.TRT İstanbul Radyosu’nda programlara davet ediliyorum. Birde Ankara Devlet Opera ve Balesinde ‘Harem’ adlı temsilde piyano çalıyorum. Genel anlamda dersen müziğe devam. Hem Batı orkestra ile hem TSM. Küçük bir çalışmam var. Saz semailerini piyano ile çalıp bir yerde toplamaya çalışıyorum.

Eskişehir’e en son ne zaman geldiniz? Neler söylemek istersiniz şehrimiz için?

Tavşanlı’ya giderken; Eskişehir den ara ara yoldan geçiyorum. Birkaç sene evvel geldiğimde muhteşem bir Eskişehir ile karşılaştım. Avrupa kenti olmuş. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler ediyorum. Tabii ki öncelikle bu dergide büyük emeği olan sevgili kardeşim müzik aşığı, araştırmacı, sanatçı Cem Aksu’ya sonsuz teşekkür ediyorum. Beni unutmadığı için kendisine minnettarım, işlerinde başarılar diliyorum.

Sağlıklar mutluluklar dilerim. Eskişehir’e selamlar…