Aynı zamanda Coşkun Sabah ve Taşkın Sabah’ın abisi de olan Ünlü keman sanatçısı Bestekar Bülent Sabah, Haberes Dergisi’nin 52'nci sayısının konuğu oldu.

Yazarımız Cem Aksu ile keyifli bir sohbet eden Sabah; “Maalesef uzaklardan bakınca Türk Sanat Müziğinin bittiğini görüyorum. Eskisi gibi kaliteli yapıtlar çıkmıyor. Türk Sanat Müziği hak ettiği yerde değil” dedi. 

Bize kendinizden bahseder misiniz? Müziğe ilginiz ne zaman başladı? Sizi yönlendiren oldu mu?

Müziğe ilgim rahmetli babamın müziğe tutkunluğu amatörce de olsa cümbüş çalmasıyla başladı. 1957’de ben 8 yaşındayken Diyarbakır’daki evimizde gramofon vardı. O zaman taş plak devriydi. Ben o yaşta günde 10-12 saat büyük üstatları dinlerdim. Örneğin; Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Perihan Altındağ, yerel sanatçılardan Celâl Güzelses, Zehra Bilir dinlerdim. Babamın beni yönlendirdiğini söyleyebilirim.

 Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyorsunuz? Avustralya’ya gitme sebebiniz nedir? Oralarda neler yapıyorsunuz? Dönmeyi düşünüyor musunuz?

Avusturalya’ya 1983 yılında Bülent Ersoy’a kemanımla eşlik etmek üzere gelmiştim. Buraları çok beğendim ve buraya yerleşmeyi kafama koydum. 1991 yılının Ekim ayında ailecek göç ettik. TSM koroları yönettim. Müzik faaliyetlerim de devam ediyor. Dönmeyi düşünmüyorum.

Uzaklardan bakınca Türkiye’de yapılan müziği nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Türk Müziği açısından bakınca sizce kaliteli yapıtlar çıkıyor mu? Ya da hak ettiği yerde mi?

Maalesef uzaklardan bakınca Türk Sanat Müziğinin bittiğini görüyorum. Eskisi gibi kaliteli yapıtlar çıkmıyor. Türk Sanat Müziği hak ettiği yerde değil. 

Ülkemizin en önemli ut virtüözlerinden ve bestekâr ve de yorumcularından Coşkun Sabah’ın ve yine ülkemizin önemli müzik adamı, aranjör Taşkın Sabah’ın abisisiniz. Çocukluk yıllarından bizlere bahseder misiniz? Birlikte müzik yapıyor muydunuz? O yıllardan özlem duyduğunuz şeyler nelerdir? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

İstanbul’dan Diyarbakır’a göçümüz, ben 17, Coşkun 14 ve Taşkın 7 yaşındayken gerçekleşti. Diyarbakır’da evimizde üç kardeş sık sık meşk ederdik. Ben keman, Coşkun ut, Taşkın’da darbuka çalıyordu. Güzel günlerdi. Özlemini duyuyorum.

İstanbul’a geldikten sonra hayatınızda neler değişti?

İstanbul’a geldiğimizde hayatımızda çok şeyler değişti. Notayı öğrendik. Önemli solistlere sahnede eşlik ettik. Emel Sayın, Neşe Karaböcek, Muazzez Abacı, Bülent Ersoy, Zeki Müren, Mustafa Sağyaşar gibi sanatçılarla çalıştık. 1983 yılı sonunda artık bende udum ve kemanımla sahnelerde şarkı söylemeye başladım. Bunun akabinde birçok şehirde sahne aldım.

Avustralya’da Türk Müziğine ilgi nasıl? TSM koroları ya da buna benzer konserler oluyor mu?

Seyrekte olsa TSM faaliyetleri halen var. Düğün, nişan gibi organizasyonlarda oğlum Serkan Sabah ile sahne yapıyoruz.

Bize bestelerinizden bahseder misiniz? Şimdilerde yeni besteler var mı? Müzik adına yaptığınız çalışmalardan da bahseder misiniz?

Türkiye’de 26 bestem vardı. Avusturalya’da 35 yeni beste yaptım. Bir çoğu sosyal medyada var.

Eskişehir’e hiç geldiniz mi? Neler söylemek istersiniz şehrimizle ilgili?

Maalesef hiç gelmedim. Çok güzel bir şehir olduğunu biliyorum. Medyadan izliyorum. Birgün oralara gelmeyi çok isterim. Buradan tüm Eskişehirli sanatsever dostlara ve Haberes okuyucularına senin aracılığın ile çok selamlarımı iletiyorum.